Poyraz
yine Poyrazlığını yaparak eğlenceli bir şekilde Eda’yla tanışma hikâyelerini
anlatıyor herkese, bu esnada Ayşegül’e ne hissettirmeye çalıştığını büyük
ihtimalle kendisi de bilmiyor. Vallahi anlamıyorum Poyraz, derdin ne senin?
Öldüğünü zanneden kıza iki yıl sonra ortaya çıkıp neden evlendin diye tripler
atıyorsun. Üstelik en başında kendi gözlerinle gördün, bal gibi biliyorsun ne
kadar acı çektiğini. Sinan her şeyden haberdar, sen arkanda nasıl bir enkaz
bıraktığının farkındasın. Sadece Poyraz’ın cenazede çığlıklarını duyup hiçbir şey
yapmamış olmadığını düşünmesi bile Ayşegül’ü kendi açısından göğe kadar haklı
çıkarır. Anlamıyorum, bütün erkekler benzer bir tepki mi verirdi yani? Sonra
Ayşegül “Benim arabam takla atmıştı.” dediğinde şaşırıyorsun. Benim bildiğim
Poyraz, bunu öğrendikten sonra Ayşegül’ün ölme ihtimalini aklına getirip
kendini suçlar, yer bitirirdi. Hayır, evli olmasa koşup boynuna mı atlayacaktı
sanki hiçbir şey olmamış gibi, bunu mu bekliyor?
Poyraz
hatasını anlasın ve sürünsün istiyorum biraz, Ayşegül öyle hemen yumuşarsa
bozulurum. Daha fazla trajedi, daha çok gözyaşı istiyorum sayın senaristler! Ve
evet Poyrazcım, kendine sorman gereken asıl soru, bu kızın hâlâ bir kalbi olup
olmadığı. (spoiler: var).
Olaylar
iyice birbirine girmişken haftaya ne olacağını gerçekten merak ediyorum. Zira tankıyla
eve gelip gazeteciyi öldüren Çınar değil, hatta her şeyden habersiz olan saf
küçük kardeş şu an. Ama Poyraz, üzerine kalması muhtemel ‘iftiracı’ yaftasından
nasıl kurtulacak bilmiyorum. Sadık Sayguner cinayetinin aydınlanması biraz
vakit alacak, o esnada evin içindeki karmaşa da artacak belli ki. Ayşegül-Çınar
evliliğinin sonu da sanırım bu yolla gelecek. Ailede kim iyiyi kim kötüyü
oynuyor henüz kesin yargılara varamıyoruz. Uyuz Melis karakterine kıl olan tek
insan olmadığımı umarak yeni bölümde görüşmek üzere diyorum, Karayelci. Kendine
iyi bak.
Unutmadan,
gelenek yerini bulsun da üzülmeyelim: Allah belanı versin Mümtaz!
“…Doğru dürüst bir tahsil
göremeyen ve kendi kendini yetiştiren insanlık hiç evlenmemişti. Küçük yaşta
öksüz kalan insanlığa doğru dürüst bir miras da kalmamıştı; bu yüzden
sıkıntılarla geçen hayatı boyunca insanlık, başkalarının yardımıyla geçinmeye
çalışmıştı. İnsanlığın ölümüyle ülkemiz, boşluğu doldurulması mümkün olmayan
bir değerini kaybetmiştir. Gazetemiz, insanlığın yakınlarına baş sağlığı ve
sonsuz sabırlar diler.
Not: Merhumun cenazesi, önce,
uzun yıllar yaşamış olduğu Hürriyet Caddesi’nden geçirilecek ve ölümüne kadar
içinde barındığı Ümit Apartmanı bodrum katında yapılacak kısa ve sade törenden
sonra toprağa verilecektir.”
Oğuz Atay - Tehlikeli Oyunlar