Black Mirror: Eksik bir şey mi var?

Black Mirror: Eksik bir şey mi var?
Black Mirror, son yıllarda en sevdiğim, en şaşırdığım dizilerden. Sezonları arasında aylar yıllar olmasına rağmen izlemeyince unutmak şöyle dursun, yokluğunda çok kitap okuyup yolunu gözlediklerimden. Üçüncü sezonuna da nihayet kavuştuk ve hatta izleyip bitirdik. Bu kadar ara verdikten sonra üstümüze tüm sezonu birden atma uygulamasını seviyorum aslında ama bir yerde de akla zarar. En son bu kadar üst üste Narcos izledikten sonra Escobar’ın arkasından gözyaşı dökecek kadar şuurumu kaybetmiştim misal.

Black Mirror yine çok güzel diyeceğim ama güzel kelimesi bu dizi için çok sakil durur. Dizi yine çok şaşırtıcı, dizi yine distopya ve ötesi ancak itiraf etmek isterim ki bu sezon geçmiş sezonlar kadar etkilemedi beni. Black Mirror kadar şahane bir dizi bile kendini tekrar edebiliyor, nedenlerden biri bu olabilir. İlk izlediğimizde aklımızın ucuna gelmeyen mevzular varken ekranda, şimdi zaten şaşırtma çıtasını çok yükseklere koyduk ve ne izlesek ‘Şerefsizim benim aklıma gelmişti’ diyoruz. Yıllar önce Nip Tuck’ta olmuştu aynısı. Gelmiş geçmiş en iyi dizinin Nip Tuck olduğuna inancım hiç geçmez ama elbette sonlara doğru dizinin eski havasından çok uzağa geldiği net bir gerçektir. Mesela dördüncü sezonda köpeğinin kendisini ısırdığını söyleyen kadının aslında köpekle sevişmeye çalıştığı ortaya çıkınca şok oluruz, iki saat başka bir şey izlemeden boşluğa bakarız. Gelgelelim altıncı sezonda artık yan yana yürüyen bir kadın ve bir köpek görsek bile ‘Tamam kadın garanti sapık’ diyecek raddeye gelmişizdir ve bunun aşağısında hiçbir konu bizi şaşırtmaz. Black Mirror’da da biraz böyle oldu. Evet, teknoloji gelip beynimizi silecek, bir ara robotlar gelecek ve evet beğenilme tutkumuz sonunda bizi delirtecek veya öldürecek.

Dizinin daha önce olduğu kadar etkileyici gelmemesinin bir diğer sebebi de bahsi geçen olayların eskisi kadar uzak görünmemesi olabilir diye düşünüyorum. Özellikle açılış bölümü zaten neredeyse tamamen gerçek, bir de Kaleci Saçlı Adam ve Sarı Bıyık gelse Gerçek Kesit izlediğimize inanabilirdik. Çok da eski bir dizi olmamasına (ilk bölüm Aralık 2011’de yayınlandı) ve son derece uçuk mevzularla yola çıkmasına rağmen artık orada olanlar bile gerçeğe bu kadar yakın ve ihtimal dâhilinde görünüyorsa bundan korkmalıyız belki de. Dünyanın gittiği yere ve hayatın kendisine şaşırmaktan, Black Mirror’a eski heyecanımızı gösteremesek de yine de çok güzel dizi, zaten azıcık da bölümü var. Hiç durmayın, izleyin derim. İyi seyirler. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER