Filmle ilgili haberler gelmeye başladığı ve konusunun netleştiği andan itibaren inanılmaz bir ön yargı duvarı geliştirdim İkimizin Yerine için. Hadsizliğimi mazur görün ama izleyeceğimiz şeyden öyle emindim yani!
Yapım şirketinden, uzun bir aradan sonra sinemaya geri dönen yönetmenden, başrollerden, kadrodan o kadar umudu kesip takip ettim ki haberleri… Gözlerime inanamayarak okudum. "Gündem bunca karışıkken, gencecik bir kız, öğretmeninin tacizinden kendi canına kıymışken böyle bıçak sırtı bir konuyu nasıl işleyebilirler?" diye sorup durdum, iç sesimle hararetli tartışmalar içine girdim.
Yok olmuyordu!
Basın bültenleri ve fragmanlar da kendi kendime girdiğim bu sorgulama savaşında aleyhime sonuçlar çıkarttı önüme. Artık belli olmuştu. Büyük bir hayal kırıklığı ile çıkacaktım o salondan.
Filme gitmek için evden çıktığımda inanılmaz sıkıntılı bir hava vardı. Bak, dedim kendi kendime. Hava bile dertlendi, yıkılacaksın filmden sonra. Dövünüp duracaksın nasıl diye diye, belli oldu. Kuyruğa girdim, biletimi aldım ve salona girip filmi izlemeye koyuldum.
Filmi izlememdeki en önemli sebep, eğer film düşündüğüm gibi bir aşk hikayesi üzerine kuruluysa eleştireceğim yerleri bulmaktı. Beğendiğim oyuncuların performanslarını izlemekten çok daha önde duruyordu bu eleştirme isteği. Yanlış gördüğüm her nokta için sıfırcı bir öğretmen gibi “Şu, şu, şu.” diyerek, örnekler vererek açıklayacaktım. Hayal kırıklığımın gerçekliğini anlatacak somut bir dayanağım olacaktı.
İzledim. İzledikçe şaşırdım. Filmin içinde verilen küçük ipuçlarından sona yaklaşmadan önce kendimce minik bir “Evreka!” anı yaşadım ve ördüğüm o koca önyargı duvarının altına dinamiti yerleştirip fitilini ateşledim. Kendisini tam anlamıyla çözememiş genç bir kızın, ondan yirmi yaş büyük öğretmenine ya da -birine- âşık olmasını kafamda koymam gereken yeri bulamıyorum ancak onun dışında filme karşı söyleyebileceğim kötü bir sözüm yok.
"İnsanlar mutsuz olsun", "koca adam yahu "gibi bir düşünceye de çıkmıyor kafamdakilerden. Ancak mevzu bahis konu için uzunca ve başka başka paragraflar yazmam gerekir. Kısacası herkes kiminle mutluysa onunla olsun ama artısını ve eksisini görebilecek, tartabilecek bir kafa yapısına sahipken olsun gibi bir yere çıkıyor bendeki düşüncelerin ucu. Ancak hikâye tamamen bu aşkın üzerine kurulu değil. İşte tam da bu sebeple dikkatle izlenmesi, didiklenmesi hatta üzerine uzun uzun sohbet edilmesi gereken bir film. İçinde o kadar başka detaylar ve güzellikler var ki…
Yine de “İzlemem için bana daha başka nedenler ver!” diyorsanız, sizler için kendimce önemli gördüğüm 5 neden buldum. Bakalım sizi ikna edebilecek miyim?
Yazı devam ediyor...