Reklam aralarında Poyraz Karayel tanıtımlarının dönmeye başlamasının üzerinden iki yıl, bizim kendilerine ikinci defa kısa süreli veda edişimizin üzerinden iki aydan uzun zaman geçmiş. Bir çırpıda altmış iki bölümden söz etmek kolay geliyor şimdi; oysa Poyraz Karayel’in, yayına girmesi planlanan 2014 Eylül’ünden birinci bölümün yayın tarihi olan 2015 Ocak’ına kadar tozlu raflarda sessizce beklemesi bugünden bir hayli uzakta. Bizim sıradan hayatlarımız bile türlü değişikliklere uğradı bu süre zarfında. O pek sevdiğimiz karakterlerin yaşamlarıysa, bizimkilerle kıyaslanamayacak şekilde hepimizin gözleri önünde bambaşka boyutlara ulaştı.
Set üçüncü sezon çekimleri için geçtiğimiz hafta toplandı. Geçen yazın aksine, bu yaz, yeni sezon öncesi önümüze düşen pek bir şey yok. Gidişine üzüldüğümüz oyuncular, kadroya dahil olacağını öğrendiğimiz iki yeni kadın oyuncu, 63. Bölüm senaryosunun kapak sayfası, bir de Ayşegül’ün yağan karlar altında, bankta oturan fotoğrafı… Bu paylaşım azlığı ekibin eski samimiyetini yitirmiş olmasından mı kaynaklanıyor, yoksa olası spoiler’lara karşı bir önlem mi bilemiyorum. Yeni ekiple hikaye nasıl bir hal alır, teaser ne zaman çıkar, yeni sezon ne zaman başlar, Ethem Özışık nasıl bir twist’le Poyraz’ı hayata döndürür (^^), bekleyip göreceğiz.
(Edit: Ben yazıyı yayına gönderdikten bir saat sonra yeni sezon
teaser’ı çıkmış bulundu. Kulaklarım bir Sarabande aramış olsa da, Poyraz Ev’in malum duvarını bir mucize olacağı idrakiyle görmek güzeldi. Ters köşeyi ve yeni antagonistimizi merakla beklerken, en büyük hazinemizin aklımız olduğunu hatırlamanın da keyfini yaşıyorum.)
O zamana kadar, Poyraz Karayel’i ‘ortalama’ bir yerli diziden ayırdığını düşündüğüm, her biri ayrı birer edebi eser niteliğinde olan, üstü tozlanmasın, unutulup gitmesin dediğimiz replikleri hatırlayalım istedim.
Her bölüm için bir tane. Lütfen derin bir nefes alıp sindirerek okuyunuz.