HÜLYA: Hiç Büyümeyen
Bir Kız Çocuğunun Anne Olma/ Olamama Hikâyesi
Onu ilk kez gördüğümde yani onu ilk kez kendiyle baş başa,
sadece kendisi olarak gördüğümde bir akarsu kenarında sessizce yürüyordu. Kim
bilir, kafasında hangi sesler vardı. Sanki her bir sesi özenle dinliyor ama
kendisi sonsuza kadar susmak istiyor gibiydi. Havanın soğuğu, ağaçların upuzun
boyu, gölün sarı-yeşil rengi sanki yüzyıllardır orada konuşmadan duran kadına
eşlik ediyordu. Sonra yere uzandı ve bence daha derinindeki sesleri duyabilmek
için gözlerini kapattı. Ve aniden gözlerini ağlayan bir bebeğin sesiyle açtı.
Nereden geldiği belli olmayan bir bebek! Dehşetle gökyüzüne doğru bağırdı: “Kimin
bu bebek? Kim bıraktı bunu buraya! Ben bakamam ki buna!”

Kâbus gibi kâbus!
Ve bebek birden - aynı şaşkınlık ve hüznü yaratarak- ortadan
kayboldu. Geriye kadının çığlıkları kaldı:
“Geri getirin bebeği! Kim aldı bebeği? Geri verin onu bana!”
O kısa kâbus Hülya’nın kızı Bahar’la olan hikâyesinin kısa
bir özeti idi sanki. Bir bebek aniden girmişti Hülya’nın hayatına. Gelişi
beklenmedik, sarsıcı ve endişe verici olmuştu. Gidişi de bir o kadar sancılı.
Zamanın geri döndürülemezliği gibi, tende açılan her bıçak yarasının muhakkak
bir izi kaldığı gibi, Bahar’ın varlığı ile - ister istemez- doldurduğu alan,
gidişi ile Hülya’da yeri başka bir şeyle doldurulamaz bir boşluğa dönüşmüştü.
Bahar’dan sonra Hülya’nın bir daha biyolojik olarak bebek
sahibi olamayacak oluşu da bu boşluğu adeta balmumuyla kaplanmış gibi
sabitlemişti Hülya’nın ruhunda.

Boşluk.
Hülya, eski Hülya’nın –Cem ve arkadaşları tarafından-
öldürülüp yeni bir Hülya’nın doğduğunu söylese de o boşluk Hülya’yı hiç
bırakmadı. Sonra yeni Hülya kendine hayalindeki hayatı kurmak için yeniden
kollarını sıvadı. İşte biz bu Hülya ile karşılaştık önce. Hesaplamadığı birçok
şey çıktı karşısına. En zor görünenleri bile aştı. Ta ki karşısında kocasının
sevgilisini bulana kadar. Üstelik o kadın bir bebek bekliyordu. Biz o an için
bilmesek de Hülya’nın içindeki o boşluğun her bir zerresi sızladı muhtemelen.
Hülya isteseydi çok rahat ikna edebilirdi Filiz’i bebeği
aldırmaya. Şimdikinden çok daha kesin bir çözüm olurdu ayrıca. Ama O, bir
bebeği olsun istedi. Evet, Kerim’den bir bebek sahibi olması görüntüde de olsa
kısa vadede amacına çok uygundu. Ama Hülya’nın o bebeği istemesinin sebebi bu
değildi. Hülya o bebek olmadan da kendini kabul ettirirdi Cevher ailesine. Er
ya da geç. Hülya o bebeğin annesi olmak istedi. Karşısında bebek sahibi olmak
istemediğini söyleyen bir adam ve çaresiz, hamile bir kadın vardı. Ve tabi
masum bir bebek. Belki de hiç kucağına almadığı bebeğinin açtığı boşluk sızladı
Hülya’nın ruhunda.
Yazı devam ediyor..