Yaz ekranına kısa bakış!

Yaz ekranına kısa bakış!
Yaz ekranı, kışın donan ellerin de kalbin de çözülme zamanıdır. Silkeleniriz ve üstümüzde biriken karlar yere dökülür. Gözler güneşin yakıcı ışığına zorlukla alışır. Tatile çıkanlar; denizin, eğlencenin ve dondurmanın kenarından bir ısırık aldı. Peki ya o şansa erişemeyenler? Benim gibi ekranın nabzını tutmakla meşgul olabilirler. Size kötü bir haberim var. Nabız alamıyorum... Tatile çıkın ya da çıkmayın, tv ekranının kıyısından köşesinden geçmişsinizdir. Ama ben bu yaz ekrana baktığımda, içinden çıkılamaz bir şekilde kendime dolanıyorum. Neden mi?

Klişeyle hiçbir sorunum yok. Hatta söz konusu yaz dizileri olunca epey ilkel iştaha sahip bir seyirciyim. Esas kızın çatıdan düşerken esas oğlanın kanguru gibi onu yakalamasına, efendime söyleyeyim yarım saat bakışmalarına filan hep tavım. Dedim ya, yaz ekranı ilkel iştahımı kabartır. Hem yaşamak da klişe değil midir? Nefes al, ver, al, ver, sonra yine... Milyarlarca insanın, binlerce yıldır yaptığı şeyleri tekrarlamaktan ibaret işte.

Klişe Tanrısı'nın selamı var...
Ama klişe, öykülerde karakterlerin ayağını çarptığı taşı bile aynı renge boyamak mıdır? Mesela asansörde kalma sahneleri... Bu yaz; Seviyor Sevmiyor, Aşk Laftan Anlamaz ve Tatlı İntikam gibi pek çok işte buna rastladık. Sıkışıyoruz, bunalıyoruz, şekil veremediğimiz asansörlerin şeklini alıyoruz. Fena şekilde klostrofobiye tutulduk, biri elimizi tutsun!

Çok güzelsin, yazayım sana bi' kuple aşk...
Geçmişte nitelikli rol için kapışan oyuncular olurdu. Ama bu yaz görüyoruz ki, karakter dediğin bedene özel dikim... Ağlayamayacak gibi misin? Dur biz seni sakar ve neşeli yaratalım. Çok mu güzelsin? Hemmmen bir asistan rolü iliştirelim. Çünkü ekranlar cast ajansına dönmeli ve oyunculuk kavramı tiyatro sahnelerinin ışıkları altında sönüp gitmeli.

Sen zekisin, bizimle oturamazsın...
Bu madde bu yaza özel değil. Hemen hemen her dönemde zeki kadının 'kötü kadın' olduğu işlere maruz kaldık. Ama sanki bu giderek yoğunlaşmaya başladı. Başarılı, zeki ve ayakları üstünde durabilen bütün kadınlar kötüdür algısı giderek yayılıyor. Duran arabanın altında kalabilecek kadar sakar ve sarsak kadın karakterler ise kitleleri peşinden sürüklüyor.

Yaz ekranının salaşlığına ve gençliğine hayran biri olarak bu yaz aradığım kanı bulamadım. Denk geldikçe izlediğim ve parça parça çok keyifli tatlar içeren işler var. Ama resmin tamamına baktığımızda, işler bir hayli zorlaşıyor. Bazen oyunculuklar, bazen senaryo, ama en çok da birbirine benzeme kaygısı her şeyi çıkmaza sokuyor. Ne demiştik? Klişeyle hiçbir sorunum yok. Herkes nefes alıp veriyor. Fakat asıl mesele, iki nefes arasına nasıl bir yaşam sığdırabildiğinizdir.

Güzel günler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER