Kalbimin kızıl saçlı bacısı: Elçin Sangu

Kalbimin kızıl saçlı bacısı: Elçin Sangu
Yaşadığımız şu zor günlerde, birbirimizin yüzüne bakamadığımız, yüreğimize uzun zamandır kamp kuran umutsuzluğun nirvanaya ulaştığı şu günlerde tek ilacımızın yine birbirimize sarılmak olduğu gerçeği hepimizin malumu.

Ruhum sıkıldığında, daha derin nefes alma ihtiyacı hissettiğim zamanlarda -ki bu ihtiyaç son günlerde bir hayli çoğaldı-, gökyüzünü seyrederim. "Dünya bu kadar güzelken, biz niye hayatı bu kadar zorlaştırıyoruz ki?" derim kendi kendime. Yapmamız gereken tek şeyin, birbirimizi sevmek olduğunu düşünürüm. Dünya daha yaşanılır bir yer haline gelecekse sevgiyle olacak o. Ne de güzel söylüyor Zülfü Livaneli, ‘Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.’ diye.

Sevmenin sevilmenin kıymetini, değerini daha bir anladığım şu günlerde tanışmadığım ve yüz yüze oturup sohbet dahi edemeyeceğim bir kadını, benim varlığımdan bile haberi olmayan bir insanı, sevdiğim bir insanı anlatmak istedim. Aslında hep hafife alınan, benim de bir zamanlar hafife aldığım o ‘fangirl’ sevgisinin aslında çok masum ve tatlı bir duygu olduğunu, -tabii sınırlarını bildiğin sürece- gerçekten fark ettiren kalbimin kızıl saçlı bacısı (Nazım Hikmet :)) Elçin Sangu’yu anlatmak için bilgisayar başına oturdum.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER