Süheyla Cevher, misafirperverdir, gönlü geniştir. Neler
neler hazırlamıştır şimdi bana. El açması baklava, tel tel kadayıf, yaprak
sarması, su böreği, daha sayamadığım ne lezzetler. İşte bunun heyecanıyla eve
ayakkabılarımla girivermişim. Hemen bir kaş göz işaretiyle kendime geldim ve
ayakkabılarımı çıkararak kapının kenarında beni bekleyen terlikleri giydim.
Misafir terliği, 38 numara. Nasıl da biliyor benim ayak numaramı, canım
Süliş’im.
Ev misss gibi kokuyor. Eee bayram temizliği yapılmış,
normal. Yorulmuştur Süheyla Hanım ama olsun misafirleri gelecek sonuçta. Evin
bir köşesinde ufacık bir toz kalsa içi rahat etmez. Bu düşüncelerle usul usul
oturuyorum koltuklardan birine. Hemen Ceylan geliyor, elinde Süheyla Hanım’ın
yurt dışından getirttiği özel kolonya ve yemeye doyamadığım bayram çikolataları
ile.
Hal hatır sorduktan sonra ikrama geçmek istiyorlar.
Düşünceli kadın Süheyla Cevher, “Aç mısın?” diye soruyor. Eğer açsam yemek
sofrası kurulacak. Aç olmadığımı söyleyince bir ikram tabağı geliyor ki önüme,
sormayın…
Zeytinyağlı yaprak sarmasını Hülya’yla beraber sarmışlar.
“Benim küçük gelin.” diyor. “Çok güzel ama mutfak işlerinden pek anlamıyor.”
Böreği ise büyük gelin Zeynep ve Bayram Bey’in kızı Bade dans ederken açmışlar.
“İçim kıpır kıpır oldu, gidip onlarla beraber dans etmek istedim ama börek de
çok önemli. Hafif hafif yerimde kıvırıp böreğimi açtım.”diyor. Çıtır çıtır,
yeme de yanında yat. Böreğin hemen yanında el açması baklava var. O “Bayram
Bey’den kaçıracağım diye canım çıkıyor. Doktor yasak etti, hala baklava
derdinde bu adam. Koca adama laf anlatamıyorum canım.” derken ben baklavadan
bir çatal alıyorum. Bayram Bey haklı, insan böyle bir baklavayı yemeden nasıl
dursun.
Çaylar doluyor, boşalıyor; sohbet ilerliyor. Sonra kapıdan
Ceylan görünüyor. Elinde bol köpüklü Türk kahveleri. Yanında fıstıklı lokumlar.
Kahvemi içip kalkmak istiyorum. “Akşam yemeğine kalmadan hayatta bırakmam!”
diyor Süliş, “Anneannem bekler.” diyorum. “Bir dahaki sefere onu da getir.”
diyor.
Kapının yanında 38 numara misafir terliklerimi çıkarıp
ayakkabılarımı giyiyorum. Süheyla Hanım bahçe kapısına kadar geçiriyor beni.
Elini öpüp vedalaşıyorum.
Süheyla Cevher, tam bir Türk kadını. Yedirsin, içirsin,
kalabalık sofralarda kahkahalar atılsın. Çoluk çocuk, torun torba bir arada
geçsin tüm bayramlar.
Yazı devam ediyor...