Orphan Black: Bilimi takip edince, tavşan deliğinde

MK
Bu sezon aramıza yeni bir klon katıldı. MK ya da Mika ya da Veera Suominen. Geçtiğimiz yıl bahsi geçen Helsinki olayının kurbanı olmaktan son anda kurtulan ve gözlerden tamamen uzak kız kardeşlerini izlemeye başlayan yeni sestramız. MK, Beth’i kaybettikten sonra bir başka kardeşiyle daha bağ kurmak istemiyor ve bu gayet anlaşılabilir bi ruh hali. Mika’yı bunca sene hayatta tutan şey, onun da söylediği gibi ölü bilinmesiydi. Gerçeği öğrenen Ferdinand bunu en azından Rachel’a duyurdu mu bilinmez ama Mika’nın kardeşlerinden uzak durması onun için en iyisi. Gelecek sezon görsek de görmesek de tedaviyi ilk alanlardan biri olması lazım çünkü semptomları göstermeye başladı bile.
MK Niki’nin ve diğer Helsinki kurbanlarının intikamını alıyor. Charlotte’ın son monitörü/koruyucu annesi Marion Bowles’u onun öldürdüğünü varsayarsak, Neolution bu işin peşini bu kadar kolay mı bıraktı yani. Kronolojik olarak da tutarsızlık var. Charlotte Marion’un ölümünden çok önce Susan Duncan’a verilmiş oluyor o zaman. Marion’unda değilim de son düzlüğe girdiğimize göre bütün bu soru işaretlerinin kaldırılması lazım.

Beth
Her şeyi başlatan, yani en azından Sarah ve dolayısıyla bizim için her şeyi başlatan Beth’in hikâyesini öğrenebildiğimiz için ne kadar mutluyum anlatamam. O gün istasyonda onu o trenin altına iten nedenleri bir bir öğrendik. Sebebinin kız kardeşlerini korumak istemesi olması dizinin ruhuyla o kadar paralel ki. Birbirlerinden çok farklı insanlar birdenbire kendileriyle, hayatlarıyla ilgili oldukça rahatsız edici bir gerçeği öğreniyorlar ve hayatta kalmak istemek gibi çok temel bir dürtüyle bu karışıklığın içinden çıkmaya çalışıyorlar. Üstelik bunu birlikte yapıyorlar.

Beth’in önceki/sonraki hayatını ayıran o çizgi neredeydi onu da görmek isterdim. Paul’la olan yalan hayatı, Mika’nın resme girmesiyle şüphelenmeye başlaması, Alison ve Cosima’yı nasıl bulduğu gibi şeyler. Orphan Black izleyicilerine tv dışında da cömert davranan bir dizi, belki Beth’in klon-öncesi hayatının bir çizgi romanı çıkar. 

Krystal
Bu sezonun en büyük teşekkürleri Krystal’a gidiyor. O olmasaydı Delphine’i nasıl bulurlardı bilmiyorum. Kendince yaptığı garip soruşturmasında Delphine’in öldürülmediğini teyit etmesi onu ilk günden bebeğim yapacakken bir de son dakikada aslında ciddi ciddi Delphine’in hayatını kurtardığını öğrendik. Telefon melodine sağlık Krystal. Leda’yı bir kozmetik markası sanmasıyla, klon oyununa Estee Lauder’i dahil etmesiyle dizinin komedi tarafını fazlasıyla karşılayıp bir de diğer klonlar gibi güçlü ve kendine yetebilen biri. Sarah’nın klonu olduğuna inanmaması en iyisi çünkü kozmetik ürünleri komplo teorisini bile herkese anlatan Krystal, gerçek olayı da anlatır ve bu hiç iyi olmaz. O yüzden şimdilik kendi dünyasında, görece güvende.


Yazı devam ediyor…


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER