Evlat kontenjanından seyirci olmak

Melike! Sonunda biri iç sesimizi duydu, ekrana bak...

Gözardı edilemeyecek diğer bir ortak nokta ise tüm bu yapımlarda var olan gerçeklik duygusu. Sizin yumurcak da benimki gibi süper kahramanlar yerine sıradan karakterleri izlemeyi tercih ediyorsa buyurun, elimizde insan üstü olmayan, normal tavırlı karakterler var. Herkesin başına gelebilecek durumlar, insanlık hali dediğimiz, sonradan güzellikle düzeltilebilen küçük hatalar her bölümde mevcut. Olağan yanlış anlaşılmalar, kusursuz olmayan hayatlar senaryoların temelini oluşturuyor. Sinyor İplikçi fanlarının 'kusursuz' ve 'sıradan' sıfatları üzerine düşündüklerini görür gibiyim. O konuya hiç girmeyin, okul öncesi içerikli bir yazı okuyoruz şu an. ;) 

Bu olağan ve sıradan hayatlar, çocukların gerçek hayatlarındaki gerçek insanlarla özleştirilebilir özelliklerinden dolayı izlenmeye değer bulunuyor olabilir. Nasıl ki Rafadan Tayfa'nın Hayrisi'nin oburluğunu okuldan bir arkadaşa benzetebiliyorsak, Zeynep ile Ozan'ın ikizlerini de yeni doğan kuzenimize benzetiyoruz belki. Belki de baba olmayı öğrenen Ozan, tam da amcamız ya da dayımız gibi davranıyordur. Kim bilir belki bizim ailemizde de oyuncak dükkanındaki Pofu gibi çabucak sinirleniveren biri vardır ya da komşu ablamız, Kiralık Aşk'ın Nihan'ı gibi bıcır bıcır konuşuyordur. Bilirsiniz, derler ki en çok çocuklar samimiyeti anlarmış, tertemiz yürekleriyle gerçek olanın hakkını hak ettiği kadar verebilirlermiş. Tüm bu gerçeğe yakın ögeler ortak bir saflığı işaret ediyordur belki de ne dersiniz? 

 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER