Evlat kontenjanından seyirci olmak
11 Haziran 2016
Okumak üzere olduğunuz bu garip temalı yazının müsebbibi @raninimanini'dir. Zira olay tam olarak şöyle gelişmiştir.
Kendisinin "Evlat kontenjanından seyirci olanlar." tabiriyle, "Okumak isterim." diyerek ifade ettiği, ebeveynlerin gözünden yorumlanmış çizgi filmler yüreklendirmesi yaptığı tweetlerini gördüğümde, 6 yaşında bir kız çocuğu annesi olarak, kızımın izlemekten keyif aldığı TV işlerini düşündüm ve farkettim ki Top 4 listesinde çizgi dizilerin yanı sıra iki yetişkin yapımı da var. Ben bu çeşitlilik ne şekilde kaleme dökülür diye düşünürken, Ranini, takipçilerine "Siz yazın okunmaya değer olup olmadığına ben karar vereyim." şeklinde cesaret vermeye devam ediyordu. "Yaw konuşacağınıza yazın." dediğinde ise ben artık kıvama gelmiştim. ;)
Edebi değeri olmasa da, beyin jimnastiği olur diyerek, ilerleyen yaşlarım için Alzheimer'a önlem niyetine, en çok da bir bilenin lafını dinlemeyi sevdiğimden, aldım kalemi elime.
Cevap aradığım soru şu ki; içinde bulunduğumuz zaman gereği, dijital dünyanın renkli ışıklı animasyon ürünleri, Annalar, Elsalar, Spidermanler ve daha niceleri beyaz camdan hepimize göz kırpıyorken, bir çocuk, benimki ve belki sizlerinkiler de, hangi sebeple birtakım yetişkin izlenceliklerine merak salar? Bu izlenceliklerin diğer yetişkin yapımlarından ne farkı var? Ve asıl konu, bunları miniklerin en sevdikleri, bayıldıkları çizgi filmlerle yarışabilir kılan büyü nedir?
İlk bakışta çizgi filmlerle hiç de benzerliği olmayan, sadece yapım tekniği olarak değil, dokusu, fikri, zikri, deseni, kurgusu bambaşka görünen, hedef kitlesinde çocuk izleyici olmamasına rağmen, çabasızca çocukları fetheden bu işlerin, özel olarak, küçük yaş gurupları için binbir emekle, çokça parayla, üst düzey bilgisayar teknolojileriyle üretilen çizgi dizilerin etki ettikleri enterese noktasına aynı etkiyle ulaşabilmeleri sizce de ilginç değil mi? Nedir bu işin sırrı?
Bizim evin çocuk izleyici kategorisinde 2016 yılı kazananları, Rafadan Tayfa ve Mutlu Oyuncak Dükkanı. Ve bizim evdeki miniğin bunlara muadil bulduğu diğer iki yetişkin dizisi ise Kiralık Aşk ve Bir Erkek Bir Kadın İki Çocuk. İkincisi şu an yayında olmamakla birlikte, ilki de diğeri gibi -haydi çocuklar uykuya- saatleri gereği internet ortamından izleniyor, ki bu da sakıncalı bölümler müdahalesine imkan verdiği için şanslı bir durum.
Bizim favori iki çizgi dizimizin, diğer fovorilerimiz olan ''Ben artık büyüdüm.'' dizilerimize benzerlikleri şöyle:
Daha doğrusu, bir annenin gözünden tahminler...
İlk akla gelen benzerlik renk ve müzik çünkü çocuklar en çok bu ikisinden etkileniyorlar.
Kiralık Aşk'ın, izleyicisi olmayanların bile aşina oldukları, kolayca ezberleniveren naranirinaranaaaay şeklinde, tekerleme gibi kıpır kıpır bir jenerik müziği ve cıvıl cıvıl rengarenk, resimli, yazılı, hareketli bir girizgah kısmı var.
Aynı girizgah Rafadan Tayfa'da da göze çarpıyor. "İstanbul'un bir yakasındaaaa oynar mahalle ortasındaaaa..." diye başlayan, mutlu bir anınıza denk gelirse yerinizden kalkıp oynama isteği verecek kadar hayat dolu bir melodiyle sahne alıyor. Gerçekten de jenerikte zikredildiği gibi, "Mutluuuu, neşeliiii hem de heyecanlııı..." hissetmenizi sağlıyor. Enerji dolu çocukların oradan oraya koşuşturdukları görüntüler ise kadayıfın üzerindeki kaymak. En iyi çizgi film müziği ödülleri dalında oy hakkım olsa Rafadan Tayfa'ya benden "Evet."
Mutlu Oyuncak Dükkanı'nın jeneriği daha naif, huzurlu fakat metalik ve ritmik seslerle ilgi çekici hale getirilmiş çan ve flüt sesleriyle yaratılmış.
İlginçtir ki Bir Erkek Bir Kadın İki Çocuk'ta da sahnelerin arasına giriveren kısa fakat uyarıcı bir melodi ve konsantrasyonu sağlayan çok benzer bir çınlama sesi var. Tesadüf mü? Elbette ki öyle. Elde var bir.
Bir diğer benzerlik, ismi geçen bu yapımların mekanlarıyla ilgili. Küçük gözlerin ve sınırlı algı becerisinin tahammül gösterebildiğini düşündüğüm mevzu, çekim mekanlarının çeşitliliğinin az oluşu. Zeynep ve Ozan'ın evi, Defne'nin mahallesi, Ömer'in ofisi, Ayşe Usta'nın oyuncak tamir atölyesi, tayfanın ip atladığı top oynadığı sokak... Bu mekanların sabitliği, olayların takibini kolay hale getiriyor. Aşina olunan fon, ilgi dağıtan görsel kalabalık yerine, süregiden hikayeye odaklanmayı sağlıyor olsa gerek.