● Bize biraz kendinden bahseder misin Gökçe?
Gökçe: Iıı sebep?
● Hani mülakattayız ya?
Gökçe: Aaa tabii! Ben Gökçe Şenkal. 30 yaşındayım, resmen evde kaldım. Şey yani pardon, bekârım ve hiç evlenmedim. Neyse, bunun konuyla alakası yok. Aslında var ya, konu tam olarak bu. Patronum Demir'e aşığım. Her şey arkadaşımın düğününde -11 yaşında- bir çocukla dans etmek zorunda kalmamla başladı. Yani o zaman başlamadı tabii, ben öyle idrak ettim.
Demir bu arada çok yakışıklı bir adam… Eh ben de fena değilim şimdi, Hande Doğandemir'e çok benzetirler beni, sizce de öyle değil mi? Neyse, Demir beni seviyor biliyorum, yani açılacak diye bekliyorum ama sanırım biraz utangaç çıktı. Hâlbuki bu modeller böyle değildir de neyse. Her şey Muharrem Efendi'nin suçu aslında! Muharrem Efendi bizim ofisin çaycısı. Ne zaman bayılsam, düşsem, başıma bir şey gelse beni hep Muharrem Efendi kucaklayıp taşıyor. Bir kere de Demir'e bırak be kardeşim di mi ama? Ama yoook illa taşıyacak, kahraman ya o, yapar.
Tabii dertler bununla da bitmiyor, cins bir abim var benim, Bartu... Kendisi dünyanın en asalak adamıdır. Hiçbir işe yaramadığı gibi, her sağlam işi de batırır. Tabii bunlar annem ve babamın suçu, potasyumunu eksik koymuşlar. He evet annem ve babam... Birlikte yaşıyoruz ama tam da birlikte yaşamıyoruz aslında. Babam bizim karşı dairemizde oturuyor. Çünkü annem ve babam, şiddetli geçimsizlikle gül gibi geçinip gidiyorlar. Takip mesafesini koruyan babam, benimle kafayı bozmuş annem ve kız kardeşlerim ile kocaman bir aileyiz... İşte ne yazık ki, Bartu da bu ailenin bir parçası... Ah, bir de evlere şenlik bir teyzem var. Kendisine teyze dediğimi duysa, çıldırır. O yüzden, Yonca Evcimik'in teyzem olduğunu söylemeyeceğim.
Hayatım, ailemden ibaret değil elbette. Seda, en yakın arkadaşımdır. Koku almamam için, burnuma kafa atacak kadar yakındır hatta kader ortağım, can dostumdur. Kafayı, beni evlendirmeye takmış durumda, herkes gibi. Ama şimdi hakkını yemeyeyim, Seda sayesinde Kaan'la tanıştım. Siz şimdi Kaan'la evleneceğimi zannetmeyin diye açıklayayım durumu; Kaan benim best friend forever'ım... Gerçi 'BFF' dememek lazım, belli de olmaz yani, hoş çocuk. Yani gideri var. Ay ne diyorum ben? İnsan bir uyarır, aşk olsun... Yaa sahi aşk olsa ya artık. Yabancılar ne dilediğine dikkat et de derler aslında ama neyse. Yanacaksak, aşktan yanalım. Bu arada, Ajans 237'de çalışıyorum, halklailişkiler ve reklamcılık mezunuyum.
● Sence, sahip olduğun en iyi/en kötü özellikler neler?
Gökçe: Saf olmam...
● Bu hangisi için? En iyi mi, en kötü mü?
Gökçe: Her ikisi için de... Hayatım boyunca ne kazandıysam, saf olduğum için kazandım. Aynı zamanda ne kaybettiysem de saf olduğum için kaybettim. Ama hayat benden yanadır ya, başıma kötü ne gelirse gelsin, sıyrılmanın bir yolunu buluyorum, saflık işte...
● Bu yaz kendini nerede görüyorsun?
Gökçe: Bu soru böyle miydi ya? Herkes beş on sene sonrasını görmez mi? Hoş ben 30 senedir, nereden bakarsak bakalım, aynı yerdeyim ama... Ben, kendimi bu yaz, Demir'in 5+1 salon salomanje omuzlarında görüyorum.
Yazı devam ediyor...