"Elif kaşların çatar, hüznü sinemize batar"

Çok az diziyi soluksuz ve heyecan içinde takibe almışımdır. Kara Para Aşk da bunlardan biri. Diziyi zevkle ve bölüm kaçırmaktan korkarak izlememin en önemli nedeni kadın karakterlerin hikayenin merkezinde olmasıdır. Hikâyenin bütün kadın karakterleri nev-i şahsına münhasır ama kişisel olarak içlerinde en çok Elif’i önemsiyorum. Bu nedenle de size bendeki Elif'i anlatmak istiyorum. Bakalım sevecek misiniz?

Huzur şimdilerde Elif için çok uzak bir hayal belki de...


Zerrin ve Ahmet Denizer çiftinin ortanca kızıdır, biricik Elif. Roma'da tek başına yaşayan, ailesinin ekonomik gücünü ve fırsatlarını sonuna kadar sömürmek yerine makul miktarda yardım ve azimle çalışıp kendi adına bir marka oluşturabilmiş bir kadın. Tasarladığı takılar, ondaki yaşama aşkı ve yaratıcılığının da göstergesi. Yeni takılar tasarlarken dünya onun için duruyor ve sadece o işe odaklanıyor. Renklerle şenlendirip taşlara şekil verirken insanların hayatına da dokunabilecek olmanın umudu gözlerinden taşıyor. Tasarladığı bir kolyenin bilmem kaçıncı evlilik yıl dönümünü kutlayan bir çiftin aşklarının mühürü olacağını bilmekten mutlu oluyor. Ya da tasarladığı bir yüzüğün bir genç kızın parmağına, beyaz atlı prensi tarafından takılıp yeni bir aşkı başlatacağının hayalini kurmak kocaman yansıyor gülümsemesine...

Babalar hiç ölmese keşke ama en çok da o an doğum günümüze denk gelmese.


Elif, işine gönülden bağlı olmasına rağmen, ailesini de hayatının merkezine alan bir kadın. Roma'da kendi hayatını kurmaya çalışırken, aile özlemi ile yanıyor. Roma'daki evi ailesinin resimleri ile dolu: Aslı ile gittikleri İsveç'teki kamp, Nilüfer ile karaoke halleri, anneciği ve babacığı ille de Bahar ile sıkı sıkı sarılmışlarken. Evet, Bahar da aileden çünkü Elif için arkadaş demek ailenin bir parçası demek. Arada kilometreler bile olsa, Elif için bütün sevdikleri bir gölge uzaklıkta.

Herkes bir yana, babası bir yanaydı Elif için... Babası yalnızca hayatındaki en önemli kişi değil, hayatındaki en önemli erkek de aynı zamanda. Nilüfer'den farklı olarak, Elif için babası bir masal kahramanı değil. Gerçek hayatla mücadele edebilen, çok çalışılırsa ve sabredilirse her şeyin güzel olacağının canlı kanlı kanıtı. Elif hırslı ve inatçı olmasını babasına borçlu. Ama ne inat! Elif'deki inat ile Ferhat dağları Şirin için iki kere delerdi, biz Viyana'yı ilk kuşatmada işgal ederdik. Elif'in inadı bazen gözünü de kör ediyor ama, aslına bakarsanız babasının ölümüyle başlayan kabus zamanlarına direnebilmesini de bu inadına borçlu biraz da. 

Aradığım koşulsuz sevgi sen olabilir misin?

Erkekleri babasıyla kıyasladığı için hayatına çok fazla erkek girmemiş. Aşkın o kadar farklı halleri var ki (işine aşık, babasına aşık, ailesine aşık, arkadaşlarına aşık, Roma'ya aşık, taşlara aşık..) gerçek aşka yer bırakamamış. Gerçek aşka özlem duyduğunu sırtındaki dövmeden de anlıyoruz çünkü istediği "koşulsuz sevgi."

Elif mücadeleci bir kadın olmasına rağmen içinde küçük bir de çocuk saklıyor ve bu çocuğun bazen çok korktuğu zamanlar oluyor. Böyle zamanlarda içindeki o küçük çocuk yüksek sesle ve biteviye ağlayıp, tüm direncini yerle bir etmesin diye şekerle kandırıyor, onu tatlılara boğuyor. Neyse ki çok genç ve metabolizması hızlı çalışıyor da kilo sorunu yaşamıyor. En büyük keyfi ise kahve. Çayı da seviyor ama kahve zihnini açıyor. Kendine geliyor.

Elif'in önce hayatına etki eden sonra da karakterini yeniden şekillendiren ve doğum tarihi ile çakışan o tarih yani 12 Mart miladı oldu. Artık Elif Denizer için 12 Mart öncesi ve sonrası var.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER