İlişki
Durumu: Karışık dizisinin başladığı ilk günden bu yana Elif’i
sevdim. Murat’a âşıkken de, Can’a âşıkken de, entrika yaparken de… Peki, tamam,
Elif’i neden seviyordum, ama neden? Mutlaka mantıklı bir sebebi olmalıydı…
Biraz bölümleri taradım, biraz kendi kendime düşündüm ve (kendimce) çok
mantıklı nedenler buldum!
Hikâyenin en başında karşımızda cool, kendine güvenen,
akıllı ve Murat’a âşık bir Elif Güvener vardı. Buraya kadar her şey normal! Ne
zaman ki Murat’a olan aşkını itiraf etti sonrasında olaylar olaylar işte… Biliyorsunuz!
Hiçbir şey, uzay boşluğunda sebepsiz ve başıboş
gezmiyor. Tıpkı Elif’in hırsı gibi. Geçmişten devam edelim… Elif, Murat için
yanarken böyle bir sahne izlemiştik:
Ardından Murat, sanki hiçbir şey olmamış gibi gelip
Elif’i öpmemiş miydi? Hatırlamayanlar için:
Murat, kontrolsüz bir şekilde direksiyonunu Ayşegül’e
doğru kırarken Elif, yanındaki iki adamı da kaybetmenin üzüntüsü ve kızgınlığı
içindeydi. Sadece bu durumun kurgu değil; gerçek olduğunu düşünüp kendimi Elif’in
yerine koyuyorum. En yakın iki arkadaşım, ki bir tanesine aşığım, daha dün
hayatımıza giren bir kızın peşinden gidiyor. Grubun çiçeği iken; ikisi de aynı
kızın peşinden gittiği için unutuluyorum. Gerçekte de, kurguda da zor bir
psikoloji.
Elif, böyle bir ruh halindeyken yaptığı hiçbir şeyi
yadırgamadım. Yalanlar söyledi, tehditler etti… Aslında Elif Güvener’den nefret
etmek için çok nedenimiz vardı. Eden, etti; ama ben edemedim! Hani belki,
ucundan azıcık biraz gıcık olmuş olabilirim. (Özellikle hamilelik oyununda.)
Kapı-duvarlar mahvetti bu kızı!
İnanmayacaksınız belki ama hamilelik oyununda da tek
suçlunun Elif ya da Elif-Mediha ikilisinin olduğunu asla düşünmedim. Can, o akşam,
Ayşegül’e kızıp kendisini Elif’in kollarına atmasaydı Elif’in elinde de böyle
bir koz olmayacaktı. Can’ı seviyoruz, o ayrı ama oğlum insan azıcık yarınını
düşünmez mi? Tamam, Can kendini düşünmedi peki ya Elif’in hisleri? Ohh ne güzel
dünya ya! Gelen Elif’i öpsün, giden Elif’i öpsün! Pardon da beyler Elif sizin
oyuncağınız mı?
Var mı Elif'i böyle ağlatıp kaçmak?!
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya da baş, derler.
Gönülsüz yenen aş, sadece Elif’in değil tüm ahalinin karnını ya da başını
ağrıtmaya başladığında Elif’e olan kızgınlıklar tavan yaptı. Elif’in, arkalarda
bir yerlerde bir kalp taşıdığını biliyordum ve ısrarla Elif’i savunuyordum. En
azından Elif, kendi içinde tutarlıydı! (Evet, tutarlı olması kötü olmasından daha önemli. Benim için. ^.^ )
Her zaman "peyniiiir":) Hamilelik oyunu dışında Elif’e gelen ortak tepkilerin
bir diğer nedeni ise sürekli Mediha ve/veya Murat ile işbirliği halinde
olmasıydı. Daha önce de bölüm yorumlarından söylediğim gibi büyük entrikalar
pek Elif’in kalemi işler değildi. Kaldı ki Elif, öyle bir kız da değildi!
İnsanlar için, Elif’in üzüntüsü fırsat bilip kendi oyunlarına alet etmek, belki de
cesaret edemedikleri durumlarda Elif’i maşa olarak kullanmak en basitiydi. Bazen
yeter diyorduk Elif’e yeter, uyma şunlara! Herkes gider, sen ortada “kötü”
olarak kalırsın!
Nitekim öyle de oldu:
İzlediğim tüm İlişki Durumu: Karışık bölümlerine baktığımda bu görüntü, Elif için, hırsla yaptığı tüm
aşırılıkların kefaretini yalnız kalarak fazlasıyla ödediğinin resmidir.
Sadece Elif Güvener'e de baktığımda ise, hiç kimsenin durduk yere kötü olmadığını görüyorum. Şartlar, olaylar, kişiler... İstesek de istemesek de bizim hayata ve insanlığa karşı olan duruşumuzu etkliyor. Elif Güvener de doğrusuyla yanlışıyla bu durumun kurgu dünya da hayat bulmuş hali!
Bugüne kadar doğrusuyla yanlışıyla ben Elif Güvener'i çok sevdim. Bundan sonrası için ise gönlüm Elif’in de
mutlu olmasından yana. Çok amin. ^.^
*
Sadece Elif için bu yazıyı yazdırabilen Eda Ece’ye de
selamlar, sevgiler. : )