İşin güzel tarafı bu sahne ilk mesajları değildi. Önceki bölümlerde sokak hayvanlarını hatırlatmışlardı bize. “Çöplere cam vs. kırığı atmayın, hayvanların ağzı kesilmesin.” dediler naif bir şekilde. Çünkü bu dünya sadece bizim değil, bizimle beraber yok olmayacak. Kendimize biçilen süreyi yaşayacağız ve sonsuzluğa uzanacağız. Çevremize zarar veremeyiz, hayvanlara zarar veremeyiz, bitkilere zarar veremeyiz, insanlara zarar veremeyiz...
Bazı diziler sadece akşam eğlencesi değildir. Bazı diziler, iki saatten çok fazlasıdır. Bir kişi bile Kerim’in çevre duyarlılığından etkilenir, elindeki çöpü yere değil çöp tenekesine atmaya başlarsa bu bir kazanımdır. Bir kişi bile elindeki cam şişeyi yola fırlatmazsa bu bir kazanımdır.
Eleştirmeyi çok seviyoruz; ben de seviyorum, herkes sever. Ama güzel şeylere gözümüzü kapatmakta da üzerimize yok. Hüseyin tam tersi bir tavır takınsaydı, “İnsanlara nasıl örnek oluyorlar?” diye kıyamet kopardı. “Hayat Şarkısı dizisi yayından kaldırılsın.” diye imza kampanyaları düzenlenirdi. Ee, Hüseyin birçok dizide göremeyeceğimiz kadar cesurca dile getirdi hislerini. “Çevreye zarar vermeyelim, insanlar da zarar görmesin, bu dünya bizimle beraber yok olmayacak.” dedi, neden görmezden geliyoruz?
Dizilerden konuşurken, hep olumsuz şeyleri görüyoruz. Neden iyi şeyler dikkat çekmiyor? İyi şeylerden bahsedersek daha da artmaz mı? Toplumumuza ne kadar uygun olduğunu tartışmaktan, reytinglerinin kötü(!) olduğunu konuşmaktan zaman bulamadık mı? Peki.
Toplum dizileri örnek alıyor, alsın. Ceylan’ın sokak hayvanlarına olan hassasiyetini örnek alsın. Kerim’in çevre duyarlılığını örnek alsın. Hüseyin’in hukuksuzluklara karşı haykırışını örnek alsın. Örnek alınacak bir sürü güzellik var. Örnek alınsın, yazılsın, konuşulsun ki artsın.
Güzel yürekli Hayat Şarkısı ekibi de var olsun! Sosyal meselelere değinmeyi aklından geçiren, yazan, çeken, oynayan, yayınlayan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Biliyorum, sayenizde nicelerini izleyeceğiz.