Ömer’in hayatının aydınlık tarafı: Defne!

Geçen bölümü bir adamın sevdiği kadına söyleyebileceği en dokunaklı, en güzel cümleleri söylediği sahneyi izleyerek bitirmiştik. O konuşmadan aklımda kalan, beni en etkileyen cümle "Sen benim hayatımın aydınlık tarafısın Defne"ydi. Bu bölümü de bir kadının sevdiği adama söyleyebileceği en güzel cümlelerle, şahane bir şekilde bitirdik.

Geçen hafta demiştim ki: "Kiralık Aşk'taki her karakter ayrı bir renk. Kimi koyu, kimi ise açık… Bu renklerin karışımı resmin bütününe ulaştıracak bizi. O yüzden her renk olmalı. Olmazsa resmi bitmiş olarak görmek de mümkün olmaz. Yine de bazı renkler biraz daha fazla olsa bizde daha mutlu oluruz." Bu haftaki bölüm tam da böyleydi. Son zamanlarda izlediğim en iyi bölümlerden biriydi. Her şey kararında ve dengeliydi. Her karakter olması gerektiği gibi, olması gerektiği kadar tat kattı.

Bölümün kaldığı yerden başlaması çok iyi oldu. Tam tahmin ettiğim gibi Ömer, Deniz’i dinlemedi ve tuttu sevdiceğinin elini yıktı geçti. Evdeki sahneler nefisti de Ömer’in Defne’ye söylediği “Seni sevicez biraz” da kaldım ben. Çok güzel oldu bunlar değil mi ya? Evdeki o keyifli sahnelere değinmeden olmaz tabii ki^^ Defne’nin masumiyeti, heyecanı… Ömer’in muzipliğiyle sevdiceğiyle şakalaşması… Diyeceksiniz ki "nerede o elma gönderen gözü kara kız?" ama asıl Defne tam da bu izlediğimiz işte. Saf, masum mahalle kızı…

Bunu şuradan bile anlayabilirsiniz aslında. Kendisine yemek hazırlamak isteyen sevgilisine “olur mu canım ben varken” diyen Defne, gerçek Defne işte! Ömer’in aşık olduğu Defne de bu Defne. O yüzdendir ki her ne kadar başka şeyler hayal etse de Ömer onu hep yanağından öpüyor (son sahneye geleceğim). Defne’sini ürkütmek istemiyor çünkü. Onlar, bizim çoktan unuttuğumuz, şimdilerde rutin hale gelen ilişkilerden çok daha başka bir şey yaşıyorlar. Adını siz koyun!

Dizimiz bu bölümde de harka bir kitabın tanınmasına öncülük etti. Kafka’nın Milena’ya duyduğu büyük aşkı ve o aşkı anlatan mektupların yer aldığı o büyülü kitabı okumanızı öneririm. Defne’nin “aşıklar mı birbirlerine” sorusuna Ömer’in verdiği cevabın tonlamasına da dikkatinizi çekerim. Bir daha izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Deniz Tranba'ya can veren Devrim Yalçın o kadar iyi oynuyor ki hepimiz nefret ediyoruz Deniz'den. Kendisinin Defne'nin sırrını henüz öğrenmemiş olmasına sevindim. Sırrı öğrenebileceğini de pek sanmıyorum açıkçası. Defne'yi hayatındaki kadın gibi görmesi, göstermesi de  rahatsız ediyor beni. Bu tehditleriyle konuyu daha ileri götürebilir mi? Defne'yi kendisiyle bir ilişki yaşamaya mecbur edebilir mi? Asla! Defne Ömer'e her şeyi anlatır, ama Deniz'le bir ilişki yaşamaz! Bu arada, Defne gerçekten de avucunun içinde mi Deniz? Bence bir daha düşün^^

Sude'nin derdini de bu bölüm iyice öğrendik. Bütün derdi Ömer'miş meğer. Ömer'i kıskandığı için tüm oklarını Defne'ye çevirmiş. Ömer'in aslında ona ağabeylik yaptığını anladığında umarım çok geç olmaz. Bu arada hala ve hala Sude'nin iyileşeceğine inanıyorum.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER