Bununla sınırlı
değil tabii sorunlar. Dizinin kadın karakterlerini analiz edelim bir de...
İkizlerden Selin
Yılmaz. Okulun en güzeli, en popüleri, 'şımarık', oyuncu olma hayali kuran bir
genç kız. Her erkeğin peşinden koştuğu, hayatı 'lay lay lom' yaşayan bir karakter olarak karşımıza çıktı.
Babasının terk edişiyle kendini erkeklerin kalbini kırmaya adayan bir liseli kız.
Klasik karakter, ilk bölümlerdeki şımarık halinden derin bir karakter yapılmaya
çalışılmış olsa da hala aynı Selin aslında, fazla bir değişim geçirmedi. 18
yaşında evlenmiş olması da kötü örnek olarak görülmez toplumumuzda, zira küçük
çocukların bile evlendirildiği bir toplumuz.. Çocuklarında severek izlediği
dizide başrolün 18 yaşında evlenmesi ne derece doğru?
Birde kitap
okuyan, toplumdaki kız/kadın algısına inat eder gibi yazılan nadir dizi
karakterlerinden Nazlı Yılmaz var. Kalp kırmak yerine ‘ayak kırmayı’
tercih eden, insanlarımızın ‘erkek Fatma’ diye adlandırdığı kız tipi. Toplum
alışık değil ya susmayan, her şeyi olduğu gibi söyleyen ve bir şeylere karşı
çıkan kızlara, Nazlı karakterine yapılan çoğu eleştiri bu yüzden olsa gerek.
Kız dediğin bağırmaz, sesini yükseltmez, oturur aşagı! Son bölümler Yiğit
yüzünden biraz itici bir karaktere bürünmüş olsa bile şüphesiz dizinin en derin
karakterlerindendir.
Gelelim Sevilay
karakterine. Hayatı boyunca Haluk Mertoğlu’na tutunmuş, hastalıklı şekilde
‘seven’ bir karakter. Onu döven, aşağılayan bir adama saplantılı ‘aşık’ ve
ondan kopamayan bir kadın izliyoruz aylardır. Maalesef ülkemizde böyle
kadınlar da çok, dizide işlenilmesi güzel ama 36 bölümdür hiçbir ilerleme yok,
topluma bir mesaj dahi yok. Dramanın yolculuğu içinde ilk kurallardan biri karakterlerdeki 'değişim'dir; Sevilay
gittikçe daha da geriliyor ve aşağılanıyor.
Başka bir
karakter: İnci. Hayatı boyunca aşık olduğu adam ile evli olmasına rağmen tek
taraflı aşk yaşamış ve her dediğini yapan, onun için kul köle olan bir kadın..
Bir de Tuğçe’miz
var. Klasik zengin kızı, hayatı parti ve 'erkekler'den oluşan bir liseli karakter her
dizide bulunur. Sevgilisi Emre onu aldatmış üstelik, aldatmayı affettirmeye
çalışıyor. Ama merak etmeyin, EmTuğ çifti aldatılma ile başa çıkar, zira
dizide aldatan aldatana. Erkektir, hormonlarına yenik düşebilir değil mi? Verilen mesaj bundan ibaret mi olmalıdır?
Gelelim dizinin en savunulamayacak kadın
karakterleri arasında Sevilay ile dahi kapışabilecek olan Melisa’ya.
Her dizide kötü karakter
olur, çiftlerin arasına giren, onları ayıran. Melisa başta iddialı görünen,
sırlarla kaybolan biriyken, şu anda kendini hastalıklı şekilde birine bağlayan, sayamadığım
kadar reddedilmesine rağmen ısrarla Savaş’ın peşinden koşan
bir liseli kızdan ötesi değil. Yılbaşı bölümünde Savaş'ı ona yakınlaşarak
kandırmaya çalışıp SavNaz çiftinin masumiyetini adeta yok eden ve güven üzerine
kurulu bu çifte aldatma lekesini süren Melisa'nın dizide başka bir işlevi de yok. Sahiden,
senaristlere göre aldatma mıydı o sahne? Dudak dudağa değince mi aldatır bir
insan? Nefes nefese gelmek aldatılma sayılmıyor mu? Savnaz’cılar bu sahne
yüzünden sosyal medyayı sallamasaydı sevgili Deniz Dargı acaba Savaş’a ‘seni
aldattım’ repliğini yazar mıydı hala merak ediyorum.
Melisa ile devam
edelim. Yaptıkları onca şeyin, aşağılanmanın, intihar şovların hiç biri
işlenmemiş olmasıyla beraber, Melisa karakteri de en az 20 bölümdür bir ilerleme
kaydetmedi. Ne yaptıklarından pişmanlık duydu, ne kendini düzeltebildi. İki
bölümde bir gelir, kurbağa gibi yapışır, rezil olur ve gider. Derken iki bölüm
sonra yine gelir ve aynı prosedür işlenir.
Diziler toplumun
aynasıdır demiştim. Bu gibi karakterler gerçek hayatta yok mu? Elbette var,
sürüsüyle var üstelik. Ama senarist olarak işlediğin konuları, karakterleri
güzel mesajla topluma anlatmak zorundasın. Dizide aşağılanmamış bir kadın
karakteri var mı acaba? Dizinin adı Güneşin Kızları, sözde dört kadının
hikayesini anlatıyor, işlenilen o kadar toplumsal önemli konuları bulunduran
bir senaryoya sahip ama topluma bir mesaj içeriği yok, yazık.
Ancak RTÜK
korkusuyla öpüşmeler kesilir gençlere kötü örnek olur diye, ama seksizmi
sorgulamak, sorgulatmaya makas gerekmez zira toplum bunun farkında bile değil.
Cinsel tabuların yıkıldığı bir toplumda yaşamak dileğiyle..