Güneşin Kızları’nda kadın olmak

Güneşin Kızları’nda kadın olmak
Gençlere 'kötü örnek' teşkil eden birçok hikaye mevcut türk dizi sektöründe. Diziler toplumun aynasıdır, entrika, aldatılma ve adam öldürme/yaralama gibi konuların reyting kazandırdığı gerçeği göz ardı edilecek gibi değil. Dolayısıyla insanların bu tür aksiyonları izlemek istediğini düşünerek, senaryolar bu gibi konular ve bu döngü üzerinden 'süslüyor' televizyonları.
 
'Kötü örnek’ dediğimiz zaman nedense akıllara istemsizce öpüşme/sevişme, evlenmeden önce birlikte olma gibi konular geliyor, kısacası 'masum' olmayan aşk sahneleri geliyor. Örf ve adetlerimize uymuyor, gençleri kötü yola teşfik ediyor düşüncesinden yola çıkarak toplumumuzda böyle bir algı mevcut. Kabul edin, topluma kötü örnek dendiği zaman bir çoğunuzun aklına seksizm gelmez mesela. Ülkemizde kadın olmak bu kadar zorken dizilerdeki seksizmi bir çoğumuz farkedemiyor bile. Çocukluğumuzdan beri öyle beynimize işlenmiş ki bazı şeyler, öyle sosyalleşmişiz ki bir şeyin seksist olup olmadığını dahi algılayamıyoruz. Son zamanlarda popüler diziler arasında olan Güneşin Kızları dizisi bu sorunu güzel bir şekilde gösteriyor aslında.
 
Güneşin Kızları üç kız çocuğuyla terkedilmiş, 20 yıl önce ona tecavüz eden adamla gerçek kimliğini bilmeden evlenmiş bir kadının ve kızlarının hikayesi. Tecavüz, cinsel şiddet toplumumuzun malesef gerçekleri arasından, dizilerde gösterilip üzerinde düşünülmesi gerekilen ciddi konular. Peki tecavüzü işleyen kişinin başrolde olması ne kadar doğru? Onu geçelim.. Tecavüzü işleyenin hasta ve psikolojik sorunlarının olduğunu göstermek ne kadar doğru? Annesinin intiharına şahit olup kadınlarla problemi olduğu için mi tecavüz etti Güneş'e? Her tecavüz edenin ‘hasta’ olmamasıyla birlikte, toplumumuzdaki ‘aman bu konular hakkında konuşmayalım, ayıptır’ baskısından dolayı cinselliğin tabu olduğu bir ülke haline geldik. Haluk karakterinin acındırılmaya çalışılması işte bu yüzden yanlış. Maalesef acımaya razı birçok insan var..
 
Son bölümde tecavüze anlam yüklemeye çalışan bir Haluk Mertoğlu izledik, yıllarca bedelini ödediğini dile getiren, her seferinde Güneş'e aşık olduğunu söyleyen.. İşin kötüsü de hala Haluk ve Güneş ‘aşkını’ sevenlerin olması. Haluk’u sempatik bulanlardan bahsetmiyorum bile. İtiraf edelim, Emre Kınay’ın muazzam oyunculuğuyla ruh bulmuş Haluk Mertoğlu’nu seviyoruz aslında, bedellerini, ‘psikopatlığını’.. Bir kadının hayatını mahvetmesi bunu değiştirdi mi? Bu konuda senaristlerin büyük sorumluluğu var. Elbette bu sadece bir dizi ama bir konu işleniyorsa, topluma da gerekilen mesajın verilmesidir doğru olan.
 

 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER