Fail-Safe ve Dr. Strangelove: Nükleer savaşa çeyrek kala

Fail-Safe ve Dr. Strangelove: Nükleer savaşa çeyrek kala
1964 senesi sinema açısından etkileyici bir seneydi. Çünkü tesadüf eseri aynı konuyu işleyen iki başyapıt daha sinemaya kazandırılmıştı. Bu iki film, Sidney Lumet'in yönettiği Fail-Safe ile Stanley Kubrick'in yönettiği Dr. Strangelove. Hızla klasikleşen, aldığı övgüleri sonuna dek hak eden bu iki film dönemin Soğuk Savaş atmosferinden beslenir. Bu iki başyapıt, Amerika ile Rusya arasında devam eden Soğuk Savaş'tan, daha çok da Soğuk Savaşı ısıtıp nükleer savaşa çevirebilecek Küba Füze Krizi'nden beslenir. '62'de Rusya'nın Küba'ya, ABD'nin ise Türkiye'ye nükleer silahları yerleştirmesiyle patlak veren bu krizin önüne bir süre sonra geçilebilmişti. Sonrasında Soğuk Savaş'ın şiddeti azalarak bitmişti.

Sadece dört mekânda geçen Fail-Safe makinenin arızalanması sonucunda Moskova'yı gözleyen askeri pilota "vur emri"nin yanlışlıkla gönderilmesinden sonra gelişen olayları işler. Pilot, "vur emri"ni alınca Moskova'ya doğru ilerlerken ABD cenahında gerilimli saatler yaşanır. ABD başkanı, Moskova'yı yok edecek güçteki bu saldırıların önüne geçmek için her şeyi yapmaya çalışır. Lumet'in filmi tırnakları kemirtecek denli gerilimlidir. Muazzam, son derece gerçekçi diyaloglar kaleme alan Lumet ve senaristleri, Soğuk Savaş'ın iki tarafta yarattığı paranoyaları, güven problemini, devlet sırlarını düşman ülkeye açıklamanın ve kendi askerlerini öldürmenin dayanılmaz ama nükleer savaştan kaçınmak için gerekli oluşunun yarattığı zorlukları başarıyla işler.

Filmin tagline'ı olabilecek denli kuvvetli şu cümleyi de anmak gerekir: "Makineler karmaşıklaştıkça arıza çıkarmamaları mümkün değildir ve bu arızaları çözebilmek de zordur". İki düşman ülkenin karşı karşıya gelmesinin nedeni de makinenin bir an arızalanmasından başka bir şey değildir. Lumet filminde savaşı, toplu yok oluşu arzulayan, düşmana (Rusya'ya) hemen saldırılmasını isteyen, gaddar olup bir nükleer patlamadan sonra insanların değil de şirketlerin dökümanlarının kurtarılmasını isteyen karakterlere de (Walter Matthau'nın başarıyla kotardığı Prof. Groeteschele), nükleer savaşın önüne geçmeye çalışan karakterlere de yer verir. Ama nükleer saldırılara Groeteschele gibi kötü insanlar sebep olmaz. Hatta yaptığı onca savaş propagandasından sonra Groeteschele filmde çok az görünür. Saldırı tehlikesinin fitilini bir makine/sistem arızası ateşler. Lumet'in sorunu da birbirini nükleerle vurabilecek kadar gözü dönen iki düşman tarafın bu çok da güvenilmemesi gerekli makinelerdir.
 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER