İnsanlara bu filmden o kadar çok bahsettim ki galiba biraz bıktırdım. Kişisel tarihimin en güzel aşk filmi bu. Yine bir roman uyarlaması; gerçi Graham Green’in kelimeleri perdede izlediklerimizden farklı biraz ama romanın gücü filme de kesinlikle yansımış. Pek sevdiğimiz yönetmen Neil Jordan’ın filmografisinin es geçilen filmlerinden biri bu. Julianne Moore, Ralph Fiennes ve Stephen Rea inanılmaz performanslar sergiliyorlar başrollerde.

Aldatıldığını düşünen huzursuz bir koca, kıskançlıktan deliye dönmüş bir âşık ve değerleriyle aşkı arasında kalan bir kadının yaşadığı aşk üçgeni filmin konusu. İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde yaşanan bu aşkın kahramanları savaş bitmese de sığınaklara sığınıp sevişmeye devam edebilsek diye dua ediyorlar. Aşkları varken bombalardan neden korksunlar ki hem! İlk yarısını kıskanç aşığın, ikinci yarısını âşık olunan kadının gözünden izliyoruz filmin. Bir insanı ondan vazgeçebilecek kadar çok sevmek, ölümü göze almak hatta hiçe saymak mümkün. En azından filmlerde mümkün. Michael Nyman’ın bu hüzünlü aşka eşlik eden notaları günlerce aklınızdan çıkmayacak. “Nefretin Günlüğü” nü okuyacaksınız; içiniz yanacak ama buna değecek.