Poyraz Karayel: Depresyon kazağı ve kelebek metaforu

Lady Macbeth
Evet, gelelim asıl meselemize. Tüm bu kötülüklerin yaşanmasının nedeni elbette ki hikayemizin çözülme aşamasına gelmiş bulunmamız. Yani, başından beri olması planlanan, Poyrazcım Karayel’in karanlık tarafa geçişi için gereken ahval ve şeraitin sağlanması. Sen o adam mısın, değil misin Poyraz? Bu bölüm, doktor hakkında vereceğin karar bize bunu gösterecekti. O adamı öldürmen, senin deyiminle miladın olacaktı. 3. Poyraz Devri’ni Ayşegül’ün gözleri önünde şarjörü doktora boşaltarak başlatmış bulundun. Hayırlı, uğurlu olsun...

Bu noktada da bana pek mantıklı gelmeyen şeyler var. Hikayenin gidişatı açısından Poyraz’ın büyük bir intikam peşine düşmesi gerektiği gayet anlaşılır. Fakat, bu ölümü diğerlerinden daha özel yapan ne? Mesela, Ufuk’un Ayşegül’ü kaçırdığı bölümde kaç tane adamı yere serdin, ben hatırlamıyorum. O da intikam değil miydi? Onlar da hırsla, sinirle işlenmiş cinayetler değil miydi? Buradaki fark bu ölümün Ayşegül’ün önünde gerçekleşmesi ise eğer, burada da Poyraz’ın karakteriyle uyuşmayan noktalar olduğunu düşündüğümü belirtmek zorundayım. Poyraz, ne tür bir nefretle dolu olursa olsun, sevdiği kadının gözü önünde hırsına yenik düşecek bir adam mı, emin olamıyorum. Zaten Ayşegül’ün de gereksiz bir şekilde az tepki verdiğini düşünüyorum. Geçen bölümün sonunda Ayşegül’ün hâlâ akılcı davranıp davranmayacağını irdelemiştim kendi içimde. Ayşegül, silkelen ve kendine gel. Daha çok nefret etmen, o doktoru öldürdüğü için Poyraz’a öyle kötü kötü bakmaman gerekiyor.

Ayrıca, Ethem Özışık instagram hesabında doktorun Poyraz tarafından vurulup vurulmayacağını senaryo ekibiyle tartıştıkları bir video paylaşmış. Bu ölüm Poyraz’ın yeni bir evreye geçişi için pekala önemli değil mi? Yani hikaye ve Poyraz’ın dönüşümü zaten bu ölüm üzerinden gelişmeyecek mi? Doktoru öldürmediği takdirde Ayşegül’le Meksika’ya gidişlerini engelleyici şey ne olacaktı, merak ettim. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu ölüm olmasaydı biz 3. Poyraz’ı hangi vesileyle karşılamış olacaktık? Bu konuyu da tartışmaya açmak istiyorum, diğer türlü ucu biraz açık geldi.

Şeytan ve Baba

Her şey tamam, her şey kabul edilebilir de; Sado’yu İpek’i yem olarak kullanmak suretiyle öldürmek sizce de biraz acımasızca değil miydi Sayın Özışık? Böyle acayip acayip yazıyorsunuz, üzüyorsunuz falan ama öyle de bir hayran bırakıyorsunuz ki, ne söylesek eksik kalıyor. Poyraz’ın Bahri’nin yerine geçmesi için her türlü ortam hazırlanacak diye Sadrettin’i harcamak şart mıydı yine de? Üstelik mutlu olmasına çok az kaldığını düşünürken yeniden yıkılmışken. Dahası, dizinin sonunu bu kadar kolay tahmin edebiliyor oluşumuz hiç de normal değil.

Şaşırmaya karşı o kadar hissizleştik ki, final için ne gibi sürprizler düşünüyorsunuz merak ediyorum. Bölüm boyunca hiç kaplumbağa görmediğimizin, en azından kendi adıma öyle sandığımın da altını çizeyim. Ayrıca, Sadrettin ciddi ciddi ölüyorsa Songül’ün de ciddi ciddi dört ayağının üstüne düştüğünün hepimiz farkında mıyız? Belki bu vesileyle Bahri-Adil düşmanlığı güçlenecek; benim asıl merak ettiğimse Ayşegül’ün hâlâ -ve hâlâ- iyi olmakta ısrarcı olup olmayacağı. 

Marksistler de sever

Bölümün tek sevindirici noktası Zülfikar ve Meltem miydi? 14 Şubat geyiğiniz, küresel sermaye muhabbetleriniz yüz güldürücü tek şeydi bu bölümde. Sahiden, başka yerde tebessüm bile etmedik. Celil Nalçakan’dan önümüzdeki bölümlerde bir Nirvana yorumu beklediğimizi de söyleyeyim, ulan bari siz mutlu olun diyerek ZülMel’cileri tebrik edeyim.

Bu yazıyı Adil Topal’ın vurulmasına verdiği mazoşistçe tepkilere değinmeden bitirirsem üzülürüm. Ethem Özışık, Oğuz Atay’a çaktığı selamlarla Poyraz üzerinden deliliğe övgü yaparken, bir yandan da fiziksel acıya türlü methiyeler düzen Adil Topal üzerinden yeni bir postmodern algı mı yaratıyor dersiniz? Ben demem. Adil psikopat o kadar. Asla bir Zafer Biryol olamayacaksınız gözümde; fakat yine de kendinizi izletmeyi iyi biliyorsunuz sayın Adil Topal. Nedense ölümünüz Poyraz’ın elinden olacakmış ve oldukça da efsane bir sahne izleyecekmişiz gibi birtakım hisler var içimde.

Evet sevgili Poyraz Karayelci, görünen o ki dizinin finaline doğru yaklaşıyoruz. Mutsuz insanlar görmekten hep beraber çok sıkıldıysak ve 3. Poyraz’dan o kadar da memnun değilsek, mutlu yarınlar hayaliyle çarşambayı beklemeye var mısın?


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER