Oscar 2016 Yazarlar Paneli: Bir nevi kaliteli, entellektüel gıybet seansı

Bu sene Spotlight ile Oscar'a aday olan yazar Tom McCarthy
Bu sorudan sonra, yazarların mizacı ve geçmişleri aşağı yukarı belli oluyor ve söyleşi, gönüllerin favorisi soruyla devam ediyor: Yazmayı ertelemek (procrastination) için başvurduğunuz favori aktiviteler neler? Hint restoranından terk Jonathan Herman (Straight Outta Compton), harika bir kombinasyonu olduğunu söylüyor: Önce her fani gibi birkaç saatini Facebook’da harcıyor, sonra uzun bir öğle yemeği, ardından yorgun düşerek azıcık kestiriyor ve uyandığında zaten gün bitmiş oluyor. Size de tanıdık geldi mi?

Andrea Berloff (Straight Outta Compton) grubun en çalışkan öğrencisi. Asla tembellik yapmadığını, sabah 8:30’da başlayan çalışma gününün, 16:00’da bittiğini anlatıyor. Böylesine düzenli yazmak için en büyük motivasyonun mortgage ödemeleri olduğunu belirten yazar, adeta boğazına kadar borca batmışçasına ara vermeden yazıyor da yazıyor.

Tom McCarthy (Spotlight), gittikçe yaşlanan ve artık yürüyemeyen köpeğini yürütmeye calışarak vakit öldürdüğünü, Josh Singer (Spotlight) ise filmi yazmaya başlamadan önce, dört ayı araştırma yaparak geçirmelerinden daha büyük bir oyalanma düşünemediğini söylüyor.

Emma Donoghue (Room) de, uzun bir projenin ortasındayken, durup durup asla yayınlanmayacak kısa hikayeler yazmak suretiyle, asıl projeyi elinden geldiğince görmezden geldiğini söylüyor. Yine son derece üretken bir kadın yazar hikayesi.

Josh Cooley (Inside Out) yazmaktan sıkıldığında, kendi ifadesiyle “evinde yaşayan çocukları” (kendi çocukları) bahane olarak kullanmaya çalıştığını, fakat ne zaman onlarla oynamaya çalışsa, miniklerin “Git projeni bitir” diyerek kendisini başlarından savdıklarını anlatıyor. Meg LeFauve (Inside Out) de, yazmaktan kaçmak için sosyal takvimini olur olmadık şeylerle doldurduğunu belirtiyor.

Sanırım şu noktada, söyleşideki kadın yazarların dikkatlerinin kolay kolay dağılmadığını ve bir işi yapmaktan kaçınırken vakitlerini harcamak yerine, faydalı başka işlere giriştiklerinin farkına vardık. Bunun bilinciyle söyleşideki konuklara bir daha baktığımızda, sadece dört kadın yazar olduğunu görüyoruz. Akademi Ödüllerindeki ırk tartışmasının yanına, biraz da cinsiyet ayrımcılığı mı eklesek? Benden önce eminim Jennifer Lawrence bu işe el atacaktır ama sanırım az önce feminist mesaj verdim, hepimize hayırlı olsun.

Bu soruya son cevap Charles Randolph’tan (The Big Short) geliyor. Böyle durumlarda kendini haberleri izlemeye verdiğini ve yaklaşan seçimler konusunda tam bir uzman olduğunu söyleyen Randolph, yaşadığı yere yakın kahveci olmadığından, bütün gününü ordan oraya farklı kahvecilere giderek (ve oralarda yazmaya çalışarak)geçirdiğini ve sekiz saatlik iş gününün en az dört saatini trafikte harcadığını belirtiyor. Sanıyorum bu cevap herkesten çok İstanbullulara hitap ediyor.


Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER