Günün birinde zengin bir kız ile buna içten içe hayıflanan
fakir ama gururlu bir genç varmış. Yıllar yıllar içinde genç kız ailesini
kaybetmiş; delikanlı iyice büyümüş kalbindeki kırıklarla, kin ve öfkeyle…
Hırslandığı kıza ters cümleler söyleyerek kalbindeki kırıkları tamir edeceğini
düşünmüş. Oysa iç dünyası acıyla kaplı olmaya devam ederken karşısındaki kız
da erimeye başlamış.
Dizinin asi delikanlısı Gökhan ve eski ukala prensesi
Cemre'nin aşkı tam da böyle başladı. Bir anda zenginlikten fakirliğe ilerleyen
Cemre, önce kendiyle yüzleşti. Geldiği yetimhane ve tanıdığı kızlar ile devam
eden hayatına Gökhan’ı dahil etmesi, gözyaşı ve kalp kırıklarıyla oldu.
Gökhan’ın kavgacı ruhu, Cemre’nin iyi niyetiyle törpülenir
mi, merak ediyorum. Hayata, babasına olan öfkesini her an Cemre’ye kusacakmış
hissi veriyor. “Cemre seni seviyorum.” dedikten sonra gözüne yumruk atacak, “Kusura bakma.” dedikten sonra başka kavgaya yetişecekmiş gibi hissettiğini görüyorum.
Birbirlerine fiziken yakıştırdığım çifti karakter olarak yakıştıramıyorum.
(Renkler - zevkler misali)
Bir cümle ile CemGök: Harala gürele ilişki yaşayan çift ne
zamana kadar aynı gemide yolculuk eder? (Her CemGök kısaltmasında yer gök diyen
bir ben miyim?)