Hadi tasarımı
Deniz’e sattın, peki neden ertesi gün bir sürü fırsatın olduğu halde Ömer’e
söylemedin Defne? Özellikle de Ömer’in mağaza yöneticilerine “Tranba varsa biz
yokuz.. Onunla aynı çatı altında olmak istemiyoruz” restini gördükten sonra sen de
neden jeton düşmez Defne? Kaç kenarlı senin bu jeton anlayabilmiş değilim. Ne
zaman dürüst olmaya karar verdin peki; yine son ve artık geri dönüşü olmayan
noktada! Dosyan özel kurye ile Ömer’in eline ulaşacakken baktın ki kaçış yok
dürüst olmaya karar verdin. İşte senin bu durumun bende de tıpkı Ömer’de olduğu
gibi bir ikileme neden oluyor. Ben senin artık gerçek aşkını ve mücadeleni
görmek istiyorum.
Ortada hiçbir engel yokken Ömer’i sevebiliyorsun ya da
başkalarına aşkını dillendirebiliyorsun. Birkaç yerde bıçak kemiğe dayandığında,
artık çıkış yolu olmadığında Ömer’e de söyledin. Ama bana göre yeterli değil.
Ben artık senin engeller karşında aşkından kolay kolay vazgeçmeyeceğini ve
mücadele edeceğini görmek istiyorum. O büyük aşkını bize ve Ömer’e göster
artık. Ya da vazgeçeceksen her şeyden hepten vazgeç ve şirkete uğrama artık.
Ömer’in de dediği gibi artık yeter Defne! Fabrika ayarlarına geri dön lütfen.
Çünkü Neriman’la geçirdiğin zaman zarfında senin de önceden belirttiğin gibi
oyunbaz biri oldun çıktın. Hayır, becersen yine neyse. Eline yüzüne
bulaştırıyorsun gerçekten.
Büyümen gerek Defne
maalesef. Ve yaşadığın bu olaylar her yerini paramparça ediyor belki ama senin
büyümene de yardımcı oluyor.
Sude konusuna hiç girmek istemiyorum çünkü bu
karakterin bana verdiği hiçbir şey yok! Oldukça hastalıklı bir kişi. Yasemin’i bile kötü olduğu zamanlarda daha bir katlanabilir buluyordum ama Sude
tam bir karakter israfı bana göre. Tez vakitte haberi gelsin.
Şirket
çalışanlarının özellikle tasarım bölümünün olaya tepkisini bir nebze
anlayabiliyorum. Gece gündüz çalışıp Deniz’in tasarımı çalması sonrası şirketi
kurtardılar. Söylenmeye hakları var ama Derya sen kim oluyorsun ve saçma sapan
çıkışlar yapmak cesaretini nerden buluyorsun kuzum? Birinin artık Derya’ya
haddini bildirmesi gerekiyor ve umarım bu Yasemin olur.
Şirket
çalışanlarının Defne affedilmemeli isyanını Sinan ve Yasemin’in kendilerini
örnek göstererek herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini belirterek
bastırmalarını bekliyorum. Ki Sinan ve Yasemin Deniz’i daha uzun tanıyorlardı
ve yapabilecekleri konusunda daha tecrübeliydiler.
Ömer’e gelirsek..
Aslında fazla söze gerek yok. Ömer olduğu gibi işte. Geçenlerde bir erkek
arkadaşım "böyle bir adam yok" dedi, "boşuna ümitlenmeyin". İşte o kadar mükemmele
yakın biri Ömer. Ne kadar çok yalan dolan, entrikadan uzak olmak istese o kadar
içine çekiliyor. Ömer’in keskin köşeleri var ve belki daha mutlu olabilmesi
için bu keskin köşelerin kırılması gerekiyor. Yaşadığı her olay Ömer’in keskin
köşelerini alıp götürüyor, siyah beyaz dünyasına grilikler katıyor belki ama
çok da yara alıyor. İşte aldığı bu yaralar nedeni ile biz Ömer’i pamuklara
sarıp sarmalamak, koruma altına almak istiyoruz. Ama bu son olay biraz fazla
oldu gibi. Bana sorarsanız oyundan bile kötü. Aslında bu olaya o kadar önem
vermeyecektim ama fragmanda gördüğüm gibi duvarları siyaha boyamayaydı iyiydi!
Son sözüm de şu
“biz” olmak meselesi üzerine. Bence olmadınız daha. Biz olmak bir araya gelmek
ya da evlenmek değildir. Bir olmaktır, bütün olmaktır, ortak dert, ortak sorun,
ortak mutluluk demektir. “Güven” demektir. Ömer biz olmaya daha yakın. Artık
bir sorunu olduğunda gidip bunu Defne ile konuşuyor daha doğrusu onunla
konuşmak istiyor. Ki bunu 20. Bölümde açıkça gördük. Defne’de bu yönde bir adım
daha göremedim ben. Biz olmayı başardıklarında izleyeme doyamayacağız bence.
Güven konusuna gelince kim kime ne kadar
güveniyor bilemedim şimdi. Bunun için bir test vardır. Güvendiğinizi sandığınız
kişiye arkanızı dönerek kendinizi sırt üstü bırakırsınız. Bu bırakabilme olayı
ona olan güveninizdir. Sizi yakalayacağını bilirsiniz. Şimdi Ömer sırt üstü
yere mi serilmiş oldu? Bekleyip görelim..
Her hafta 2 saatlik
dizi için onca emek veren insanlara güveniyorum ben. Anlatmak istedikleri var
ve öyle bir bölüm ile sonuca varma niyetinde değilim. Arkama yaslanıp bana
anlatılan mucizelerle dolu masalı izlemeye devam edeceğim.
Biraz uzun oldu
kusura bakmayın artık ne kadar biriktirmişsem içimde..