Kiralık Aşk: Bir deli oyun rüzgârı

20. bölüm sonunda gelen sürpriz evlenme teklifini, oyun daha doğrusu Neriman’a olan 200 bin TL borcu yüzünden kabul edemeyeceğini düşünen Defne, 21. Bölüm boyunca Ömer’i oyalayarak bu soruna bir çözüm bulmaya çalıştı. Ve aslında bulduğu çözümlerin bir şekilde ucunun Ömer’e dayandığı gerçeğini göz ardı ederek çırpındı durdu. Bu arada  çırpınmaların Ömer üzerindeki etkisini göremedi. Sonunda Ömer’in “yeter ama artık.. hakikaten yeter.. Beni sevip sevmediğine isteyip istemediğine bir karar ver artık” resti ile karşı karşıya kaldı.

Ben bir mühendisim. İş hayatında karşılaşılan sorunlara çeşitli teknikler kullanarak çözüm getirmeye çalışmak işimizin bir parçası. Bir sorunu çözerken öncelikle sorun denilen şeyi doğru tanımlamanız gerekir. Çünkü eğer sorunu doğru tanımlamaz iseniz bulduğunuz çözümler geçerliliğini yitirir ve sorun karşınızda durmaya devam eder. Şimdi Defne açısından bakarsak, onun sorunu yani evlenme teklifini kabul etmesinin önünde duran engel gerçekten Neriman’a olan 200 bin TL borcu mudur? Bence sorunun bir parçası ama kendisi değildir. Ben derim ki oyun/yalan üzerine kurulu bir evlilik olmamalıdır. Birçok kişinin bildiği bu oyunun her an ortaya çıkma gibi bir tehlikesi var ve ne kadar geç ortaya çıkarsa tahribatı o kadar büyük olacak. Sorun Defne tarafından yanlış tanımlanınca “çekirdek team” hemen 200 bin TL’yi nasıl toplarız derdine düştü. Oysa ki aslında İso’dan, Defne’ye tıpkı Yasemin’e yaptığı gibi “sen dümdüz olursan yolun da dümdüz olur” tavsiyesi beklerdim.

Sorun çözmede ikinci bir nokta da olaya bütün olarak bakabilme gereğidir. Yani sadece soruna odaklanır iseniz gerçekte gözünüzün önünde olan çözümü göremez, yalan yanlış çözümlerle boşa kürek çekersiniz. Olaya farklı bir bakış açısı gerekir. Dışarıdan biri gerekir. Bazen nokta çözümler olayın hiç içinde olmayan kişilerden gelir. Ki bu durumda farklı ve olayın içinde olmayan kişinin Yasemin olabileceğini düşünüyorum. Yasemin’in şöyle bir artısı da var üstelik. Bizim “çekirdek team” yalanla dolanla oyunla entrikayla alakası olmayan kişiler. Dolayısı ile tehlike yaklaştığında ya farkına varmıyorlar ya da nasıl önlem alacaklarını bilmiyorlar. Bu noktada Defne ve Yasemin arasında oluşabilmesi muhtemel bir arkadaşlığın Defne’ye çok faydalı olacağını düşünüyorum.

İso’nun Sinan gibi ilk engelde Yasemin’den vazgeçmediğini ve “aşk iyileştirir” sözünün arkasında sağlam durduğu düşünüldüğünde kardeşi/canı olarak gördüğü Defne ile Yasemin’in arkadaşlık kaçınılmaz geliyor. Belki bu arkadaşlığın tohumlarını atmaya başlarız. Hem Yasemin’in Ömer’e de kendini affettirmesi gerekiyor. Bu da iyi bir fırsat aslında. Bekleyelim görelim.

200 bin TL’yi bulmak için Deniz Tranba’nın teklifini kabul etmekte haklı mıydı Defne? Bence değildi hem de ne değildi! Evet, tasarım Defne’nin kime isterse satabilir. Ama Deniz Tranba’ya değil. Bunun tek nedeni Ömer’in düşmanı ve rakibi olması değil. Deniz Tranba’nın Sinan’ı kandırma olayının her adımına tek tek tanık oldu Defne. Deniz’in Sinan’a sunduğu nedenler de gayet mantıklı idi ve aslında hiçbir art niyeti yokmuş gibi görünüyordu. Hatta güven kazanmak için önce kendi koleksiyonunu gönderdi Sinan’a. Ama sonra ne yaptı? Sinan’ı Passionis’i ve dolayısı ile Ömer’i vurmak için kullandı.

Yani demem o ki bu masum tasarım satın alma olayını Deniz’in Ömer’i vurmak için kullanmayacağını nasıl düşünemedin Defne? Neden Nihan’ın uyarılarını akıl süzgecinden geçirip düşünmedin hiç? Ama dediğim gibi o kadar evlenme teklifine evet demesinin önündeki soruna odaklıydı ki bunun boş bir çözüm ve hatta uzun vadede kendisine ve Ömer’e en büyük zararı verecek çözüm olduğunu göremedi Defne maalesef.

Aslında neler beklemiştik Defne’den değil mi? Yasemin’in üzerine atlayan, Ömer’e her köşeye sıkıştığında ya da yanlış anladığında çemkirip O'nu hayatından kovan Defne’nin, Deniz'e de kapıyı göstermesini bekledik. Ama Deniz Derya’dan aldığı bilgilerle doğru noktaları işaret ederek Defne’yi ikna etti. Aslında bu olayın tam da gösterildiği şekilde gelişebileceği ihtimalini daha 20. Bölüm sonunda Ömer Defne’ye Deniz’in kim olduğunu gösterirken aklımızda bulundurmamız gerekiyormuş.

“O Deniz Tranba mıymış? Yani gerçekten ben onun ismini/kim olduğunu bilsem..” yanına yaklaşmazdım diyecekti Defne, Ömer’e eğer Ömer “biliyorsun artık” diye araya girmeseydi. Uzak dur ondan demedi Ömer ama Passionis’e yaşattıklarından sonra demesine gerek olmadığını düşündü tabii. Ya da artık Deniz Tranba olduğunu biliyorsun seçim senin diye düşündü. Tıpkı her konuda olduğu gibi Defne’yi zorlamayıp tercihlerine saygı duyması gibi.
 
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER