“Mübaşiriz be Rızacım, nasıl olalım?”
15 Ekim 2014
Puşkin’in bir öyküsünde memur “ondördüncü dereceden bir çilekeş” olarak
tanımlanmış. Yine Gogol, yaşamının belli bir döneminde memuriyetle
hayatını idame ettirdiği için eserlerinde stereotip (basmakalıp
karakter) karakter yerine arketipleri sağlam olan gerçekçi memur
tiplemesi sunuyor. Saygılar Bizden’de de aynen böyle kendine has,
gerçekçi karakterler yer alıyor. Böylece karakterlerin sağlamlığı
sayesinde dizideki hem kişilerarası hiyerarşiye hem de hukuk binasının
kendi içindeki hiyerarşisine dayanan hikayelere inanıyoruz.
Mesela; yan
komşuya hiç anlamadıkları hukuk dilinde bir resmi kağıt geliyor, komşu
da hemen o kağıdı mahallenin hukuk şavaşçısı olan mübaşir Rıza’ya (Kemal Sunal) getiriyor. Rıza da kendi mahallesinin devleti olarak hemen “şunu
yaz, şuraya da imza at, getir hallederiz” gibi yardımlar sunuyor. Yani
mahallenin en üst hiyerarşisini Rıza dolduruyor. Burada hemen Rıza’nın
dizi de çatışmalı olduğu ev yaşamına da değineyim. Orada da hiyerarşi
mevcut. Örneğin; damat, kaynana ve evin çocukları televizyonda izlenecek
şey için çatışmaya ve doğal olarak güç gösterisine girebiliyorlar. Aynı
şekilde, anneanne/torun ve karı/koca ilişkileri de çatışma üzerine
kurulmuş.