Hayatta tüm mesleklerde terinize gözyaşı ya da kan
karışır. Ancak bazı meslekler vardır ki hayatınız olur: Bale, bateri çalma,
akademi gibi. Dokuz-beş mesai dışında, hayatınız o iş olur. Bu tarz işler aklıma
iki kavramı getirir: Hırs ve takıntı. Çünkü bu ikisi olmazsa, zorlu çalışma
sürelerine, provalara, gösterilere katlanmak kolay olmaz.
Masalların tüm prensleri gelin ve koruyun!
Flesh
and Bone balerin olmaya çalışan bir kadının zorlu
süreçlerini anlatıyor. Çömez bir balerin ve onun tüm sınırlarını her anlamda
zorlayan acımasız ve hırslı bir eğitmen var karşımızda. Geçen sezon, sinemada
izlediğimiz Whiplash filmi aklımıza
gelse de dizinin ana karakterinin hikâyesi ile farklı bir boyut kazanıyor. İlk
bölümde tam anlamıyla göstermeseler de ana kadın karakterimiz aile içi tacize
uğramış bir karakter. İlk bölümde uyurken kendini kitaplarla korumaya aldığı
sahne bana bunu hatırlattı. Ve o sahneye bayıldım.
Ortaya bir şey çıkacak ama ne?
Dizinin bildiğimiz bale-hırslı eğitmen-kan-ter hikâyesinden
farklılaşmasını da yine kadın karakterin kendi bedenini keşfetmesi üzerinden
göreceğiz. Dizideki karakterlerden bazıları aynı zamanda bir striptiz kulübünde
dans ediyorlar. Clarie’in (Sarah Hay-
daha önce Black Swan’da dansçı olarak
da seyretmiştik) ilk defa bu kadar yalın karşılaştığı cinselliğin, O’nun
hayatını değiştireceğini gözlerinden görebiliyoruz. Hem striptiz kulübünde
gördükleri hem de beraber yaşamak zorunda olduğu ev arkadaşının cinselliği
Clarie değişime itecek ve bu değişimin bale eğitmenin hırsı ile çarpışması
diziyi izlenilir kılıyor.
Erotik peri masalına hoş geldiniz!
Clarie kim olduğunu henüz bilmiyor. Kimileri için
Clarie, kapıda onları gözetleyen evsiz adam için Clementine, striptiz
kulübündekilere göre Melek, okulda ondan hoşlanmayan kızlara göre Bambi (küçük
geyik yavrusu). Pek çok insan için pek çok şey. Ve o kendini bulma yolunda utandığı
pek çok şeye kafa tutuyor, mücadele ediyor.