Fox'un geçen sezonunu kurtaran (yazar burada The Following saçmalığına laf sokuyor) Empire, ikinci sezonuna muhteşem bir açılış bölümüyle başladı. Adamlar epeyce çalışmışlar. Bölümdeki baş kaldırı, ihtişam ve şatafat drama dünyasına kapak olurken, ürün yerleştirmeler ve dizinin neredeyse her karesini bir markaya satmış olmaları, aynı zamanda Empire üzerinden High Level Fashion Pazarlaması'na da girişmelerini takdir ettim. Bu maksimum ticari kafayla planlanmış pazarlama biçiminin yarısının yarısının yarısını gerçekleştiren MedCezir, düşük izlenme oranlarına rağmen reklamcının göz bebeği olmuş ve yayında kalmanın getirisini bölümlerce sağmıştı.
Canım yalnız bu pozisyonu Cem Altınsaray görmesin ^.^Öncelikle buradan Empire tasarımcılarına on puan! Her hafta ekrana yapışıp sadece hikaye akışıyla heyecanı tavanda tutan bir bölüm izlemiyoruz da, adeta lüks markaların satıldığı ve sadece randevu alarak giriş yapabildiğiniz bir AVM'de geziniyoruz. Bu sezonun görkemli açılış gösterisi ticareten başarılı ama suyunu
çıkarmaya da meyilliler gibi geldi bana. Hoş, adamlar bunu ilk kez de
yapmıyor, ilk kez bu kadar çok gözümüzün içine sokuluyor. İzlerken
inceden üzerime yapışan sıkıntı bu yüzdendir. Lansman için kurgulananları gördükçe, "Anladık, anladık en büyük sizsiniz!" deme noktasına geldim. Yalnız Cookie'nin ürünü iyi göstermek uğruna videoyu telefonu dik tutarak çekmeye çalışması da ayrı bir konu, elbette. Eğitim şart!
Yanlış anlaşılmasın. Empire'nin hikaye yaratıcıları da en az "marka pazarlamacıları" kadar çalışkan ve klişe çatışmaları allayıp pullayıp yeniden kastırmanın ustası adamlar. Geçen sezon her bölüm katlanarak yükselen hikaye yürüyüşü izleyiciyi gıdım sıkmadı. En azından beni hiç sıkmadı. Empire'yi izlerken "Neden hemen her attıkları kuşu vuruyorlar da biz hep karavana? " sorusunu siz de sormuyor musunuz? Ben kendime soruyorum ve cevabım "ama bizdeki imkanlar kısıtlı, çalışma şartları kötü, biz de 45 dakka yazsak tur attırırız" değil. Çalışma şartlarının fenalığını mecburen ve şimdilik kenara alırsak teknik imkanlarımız tavan. Adamlara tur bindirecek kadar iyi teknolojiyi satın alma gücümüz var.
Öyleyse neden olmuyor? Olanlar da 'tesadüf' rafında tozlanıyor ve o başarılar tekrarlanamıyor? Çünkü iyi hikaye kurmak bir matematik işidir ve biz bu basit matematiği öğrenmek istesek de öğrenemiyoruz. Fıtratımızda yok. Var olan şartlar değişse de bu gerçek değişmediği sürece asla çok başarılı işler kuramayacağız. Uyarlama yaparken elde var olan 45 dakikaya, bir 45 dakika daha ekleyemeyip seyirciyi sıkıntıdan çatlaranlar bu gerçeği yeniden düşünsün. Çalarken bile çaldığımız hikayenin matematiğini anlamıyoruz ve darmadağın oluyoruz. Dost acı söyler, bir bölüm önce ne yazdığını unutana saygı duymayı öğütlüyor, "Ama o bir duayen" diyoruz. Yazdığı eksikli hikayeler battığı halde döne yakıla yine o "başarısız"a proje teslim ediyoruz. Çünkü bi tutarsa televizyon çok karlı bir iş. Doldur boşalt sistemiyle yürüyor bu koca semt pazarı. Hikayen yoksa neyi nereye kadar tutturacaksın Ey fani diyen de yok. Yıldız oyuncuya x kadar bölüm parasını peşin verenip rezerv edenler kaç yazara peşin para verip, ÖNCE "otur bir yıl çalış" diyebiliyorlar? Ya da defalarca başarısız olmalarına rağmen sektörün yakasından düşmeyen yazarları daha ne kadar beslemeyi düşünüyorlar? Ne yazık ki Türkiye söz konusu olduğunda bu sektörde hemen her şeye yatırım yapıldı ama "yazar"a yatırım yapılmadı, yapılmıyor. Yakın zamanda da yapılmayacak. O zaman da yerli dramanın burnu boktan çıkmayacak. Neyse...
Daha ne kadar sürecek halkların özgürlük mücadelesi? Konumuza dönersek tek gerçek şudur ki: Fox, yayınlanan ilk Empire bölümüyle hedeflediği izlenme rekorlarını hem madden hem de manen yakaladı gibi duruyor. Yine de ilk sezon finalinde aldığı izlenme oranlarını yakalayamadı. 18 Mart 2015'te, "Who I am" adlı bölümde 17.62 ile seyirciye
veda eden Empire, sezon açılışında 16.18 milyon izleyiciye ulaştı.
Aradaki bir milyon farkı da Arman Güvenç açıklasın yoksa ben, "seyirci
henüz eve dönmedi" diyerek geçiştireceğim. Empire bu sezonda da Fox'un
yüzünü her anlamda güldürmeye devam edecek ve izlenme oranlarını
yükseltecektir diye tahmin ediyorum. Yapımcıların ertesi gün reyting listesine bakıp, "Nerede bu bi bilyon seyirci?" diyerek ah vah ettiklerini hayal ettim. Komiğime gitti.
Dizi Sosyal TV'de de çok konuşuldu. Twitter için uyguladıkları emoji çalışması bile Shonda'nın dizileri için üretilenden daha başarılıydı. Bu tip özel emoji çalışmalarını pek yakında yerli diziler için de görmeye başlayacağız sanırım. Haberi ilk kez benden duymuş olun ^.^ Anlayacağınız Empire sezon açılışında her türlü parayı kazandı. Üstelik onca sponsorluktan gelen paranın oldukça ciddi bir kısmını da bölüme gömdükleri de aşikar. Empire bir drama dizisinden evrilerek adeta Amerikancasına yakışır şekilde dev bir tv şovu içeriğini kazanmış. Hatırlarsanız RaniniTv'de ekibin yaz aylarında bütün Amerika'yı dolaşmaya çıktıklarını ve dizinin yeni sezonunda yer alacak yerel yetenekleri aradıklarını duyurmuştuk. Haberi kaçırmış olanlar için hemen şuraya bırakayım.
Tıklamaya üşenenler için de haberi özet geçeyim. Yaz başında (tam olarak 16 Temmuz'da) Empire yapımcıları bir yarışma organize ederek Amerika'nın 15 şehrini dolaştılar. İçinde çok donanımlı stüdyosu da olan bir otobüsle Amerika turuna çıkan ekip, dizinin hayranlarına Empire'ın hit şarkılarını yeniden yorumlama ve belki de dizide yer alacak yeni isim olma fırsatını sağladılar. Los
Angeles, San Francisco, Seattle, Chicago, Detroit, St. Louis, Dallas,
New Orleans, Nashville, Atlanta, Charlotte, Philadelphia, Washington DC,
New York ve Boston'u didik didik eden şöhret avcılarının meyvalarını bu sezon boyunca izleyeceğiz. Farkındaysanız henüz bölümden bahsetmeye vakit bulamadım. Empire'nin etinden sütünden her karesinden faydalanarak seriyi bir proje haline getiren bütün akıllara selam olsun. Olanı biteni resmen ağzımız açık izliyoruz. O derece..
"
The Devils Are Here" adındaki açılış bölümünü Lee Daniels yönetti. Yazar ekibine de zaman zaman kaptanlık eden Daniels, bilindiği üzere biz Türklerin "kurucu yönetmen" dediği türden bir adam. Dizinin ilk sezonunda da ilk iki bölümü o yönetmişti. 1959 doğumlu Daniels'in adını evvelce hiç duymadıysanız 2009 yapımı
Precious'un beyni diyerek varlığını açıklayayım. Erken dönemde oyunculuk da yapmış olan Daniels, yapımcı olarak pek çok bol gişeli ve ödüllü filme imza attı ancak henüz yönetmenliği ödüllendirilmedi. Oysa Empire'nin bu gün bizde yarattığı hissin ve başarısındaki aslan payının ona ait olduğunu düşünüyorum. Bu tezimi de sezon açılışı bölümündeki her sahnesiyle ispatladı. Ellerine sağlık.
Empire yola çıkış noktası olarak bir unutuşun hikayesini anlatıyormuş gibi dursa da temelde kadın odaklı bir geri dönüş ve intikam entrikasıdır aslında. 17 yıl hapis yattıktan sonra geri dönen Cookie, onun olanı yeniden kazanmak en önemlisi korumak için savaşıyor. Baş belası evlatlara, varislere, taş kafalı sisteme, ezberlere, toplum kurallarına, sektöre ve dahi Lucious'a karşı.. Empire ve yaratılan kahramanları Drama Tarihi'nin en sağlam klişesine
binerek ve 45 dakikada tartışmasız yepyeni şeyler söyleyerek hayatımıza
girdi. Uzun zaman da orada kalmaya niyetli. Sefasını sürsün, ne diyelim...
Cookie, Gucci 2013 Kış Koleksiyonuna ait elbiseyle kafeste
Cookie için sezonun ilk golü:Ofkorz last season!
Hatırlarsanız ilk bölüm hikayenin kötü Kralı Lucious'un stüdyoda kayıt yapan şarkıcısını darladığı ve ondan "doğru duyguyu" almaya çalıştığı sahne ile başlamıştı. "İyi ses, büyük ses olmanın önemi yok eğer ağzından çıkanı kalbin duymuyorsa" demek istemişti. (Çevirmenler hemen yüzünü ekşitmesinler, mealendir) Hepimize.. Kulağında bu öğütle hikayeyi izleyen herkese selam olsun. Bu sezonun fikri ve felsefi yol haritasının da sezon açılışında "Nereden geldiğimizi unutmayalım" subliminal mesajıyla sahneye kafes içinde indirilen goril ile çizdiklerini düşünüyorum. Bakacağız. Empire televizyonla derdi olan olmayan herkesin en az bir kez izlemesi gereken dev kibirli ama pek başarılı bir projedir. Emeği geçen herkesin aklına bereket!
Tez zamanda izlemenizi tavsiye ederim.
Böyle işte..
R.