1789.
Fransız Devrimi ile
insanların eşit olduğu, egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağı
ve kimsenin sosyal ya da dini inançlarından dolayı kınanamayacağı görüşü yaygındır. Aynı
devrimde milliyetçilik akımı da ortaya çıkar ve çok uluslu devletler yerini bağımsızlığı
ilan eden ulus devletlere bırakır.
2022.
Halen daha insanlara neyin nefret suçu,
neyin ayrımcılık, neyin ırkçılık olduğunu anlatıyoruz. Cinsiyet eşitliği gibi kavramların “lüks” değil “insan hakkı” olduğunu gösteriyoruz, direniyoruz. Soyumuzun yükünü yer geçen gün daha da çok hissediyoruz. Yeryüzü böyle bir yer mi gerçekten?
Yoksa coğrafya gerçekten
kaderimiz mi? Kaderimizle ve geçmişimizle kumar oynayabilir miyiz?
**
Pachinko, aynı adı taşıyan
romandan uyarlama dizi olarak 25 Nisan itibariyle Apple TV’de yerini aldı.
(Bu arada Pachinko, bir
dönem Japonların yaygın olarak oynadığı bir çeşit salon oyunu. Salon oyunu ile
kumar arası. Ama kazana her zaman kasa.^^)
Hikâye Sun Ja’nin
hikayesi aslında. Sun Ja, Busan’da doğup büyüyen, akıllı güçlü bir kız. Dönemin,
genel geçer değerlerinin tersine babası Sun Ja’yı eve hapsetmek yerine topluma karıştırıyor.
İnsan ilişkilerini geliştiriyor. Sosyal anlamda gelişmesine yardımcı oluyor. Kaldı ki yaşadığı dönem Kore Yarımadası’nın
Japon Sömürgesi altında olduğu dönem.
Acı ama gerçek; Kore hala ataerkil ve muhafazakar bir toplum.
Sömürge dönemini de dikkate aldığımız da kadınlar için dönemin şartlarının çok daha acımasız olduğunu anlamak zor değil.
Sun Ja da âşık oluyor. Âşık
olduğu adam Koh Han Su. (Lee Min Ho) Sun Ja, Han Su’dan hamile olduğunu ve Han
Su’nun evli ve çocuğunun olduğunu aynı zamanda öğreniyor. Sun Ja, kendi haline
yanarken Isak Baek ile karşılaşıyor ve olaylar gelişiyor.
Büyük resme baktığımızda, aslında Pachinko, geçmişten
1990’ların başına kadar ırkçılığın topraklarda yaşayan dört kuşak Koreli bir
ailenin, ayrımcı yasalar ve uluslararası politika yüzünden yoksulluğa mahkûm
edilmiş olması ve bu durumla savaş hikayesi aslında.
İtiraf: Hiçbir şeyin
standardı yok. Dünya değişiyor, algılar, standartlar, rakipler değişiyor. Hal böyle
olunca Pachinko’yu neye göre izleyip değerlendireceğimi tam kestiremedim. Doğan
görünümlü Şahin gibi. ^^ Korece-İngilizce-Japonca akan bir hikâye. Alışılagelmiş
k-drama olarak mı düşünmeliyim, yoksa dijitale çekilen bir k-drama mı? Yoksa
Amerikan yapımı dizi mi? Hepsinin, kendine göre belli “kalıpları” varmış gibi
geliyor. Büyük ihtimal yanılıyorum. Ama ille de bir kalıbın içine sokacaksak “Amerikan yapımı, dijitale yapılmış K-drama”
diyelim.
*
Pachinko, mini seri olarak, kesinlikle eşsiz
ve zekice ete kemiğe bürünmüş bir hikâye olarak yaratılmış. Döneme uygun kurulan
dünya, diyaloglar, karakterler daha ilk dakikadan insanı içine alıyor.
Kişisel gözlemlerim ve
tarihsel gerçeklerden yola çıkarak sunu söyleyebilirim ki Korelilerin en derin
yaralarının açıldığı tarihler şüphesiz Japon sömürge döneminde yaşadıkları tarihler.
Bir millet düşünün ki istila ettikleri toprakları kültürden başlayarak yok
etmeye ant içmiş. İnsanlar, mecbur ya bu deveyi güdecekler ya da bu diyardan gidecekler.
Pachinko, ilk üç bölüm itibariyle, hikâyenin tam ortasında duruyor. Sun Ja’nın
ekseninden kaymadan, gerçeğe yakın bir duruş sergilediğini düşünüyorum. Bir de
şu husus var ki bu bir belgesel değil. Yani gerçekler saptırılsa dahi, merak
eden giden araştırır yani, nedir.
Kurulan dünyanın mükemmelliğini
karşılaştırma yöntemi ile anlatmak istiyorum. Bir Netflix yapımı olan Kulübü
düşünün. Ne kadar gerçek, dönem ile ruhuna ne kadar uygun. Hah, aynısını Pachinko
için düşünebilirsiniz. Pachinko’nun tek farkı, iki farklı geçmiş dönemi anlatması.
Diyologlar ile
söyleyebileceğim tek şey Busan aksanı. Biliyorsunuz, benim kütük Busan. ^^
Karakterler ve olay
örgüsüne gelirsek…
Karakterler içinde Sun Ja
şüphesiz öne çıkan. Güçlü karakteri ile ilham alınabilecek bir duruşu var.
İnişleri çıkışları da olacaktır, devam eden bölümlerde göreceğiz. Ama “Son”
yazısını gördüğümüzde aklımızda Sun Ja ve gençliğindeki çektiği acıları hatırlayacağımızı
düşünüyorum. Koh Han Su ise… Kabul edelim ki Lee Min Ho’ya dönem karakteri çok
yakışıyor. Bkz: Gangnam Blues. Ancak Han Su’ya henüz yükselemedim. Bana haklı
nedenler sunması lazım. Bu nedenlerin ışığını yaktı, baba tarafından hasarlı
çıkacak. Umarım tatmin olurum. Baek Solomon ve Baek Isak için henüz bir görüş
oturtamadım. Biri gelecekte, diğeri ise geçmişi aydınlatacak. Ama sanırım, koca
hikâyede tarafım Baek Isak olacak, öyle hissediyorum.
**
Özetle; Apple TV’nin en
yeni dijital işlerinden olan Pachinko modern ve hareketli açılış sekansından şimdiye
kadar modernlik ile gelenekseli harmanlamış, kıymetli bir iş olarak gözüküyor. Seyrettikçe,
hikâye seyircisini biraz daha içine alıyor. Bölüme başladıktan sonra gördüğünüz
ve hissettiğiniz ile bölüm sonunda görüp hissettiğiniz ne kadar farklı olduğunu
anlıyorsunuz. Severiz böyle hareketli. Gönül isterdi ki bitmesin Pachinko için
keyifli bir beş bölüm, izleyecek olan herkese de şimdiden iyi seyirler
diliyorum.