Yangın kimin yüreğinde?
Duygu Tombak
3-4 hafta önce Fox Tv’nin, kendi YouTube kanalına
yeni dizi tanıtımları eklediğini gördüm. Kalbim
Yangın Yeri… Hatta o kadar ki Kalbim
Yangın Yeri’nin tanıtımlarında Kaan Yıldırım’ı tanıyamadım. (Vurmayııın.)
Ancak dizinin hikâyesi yayılıp; fragmanları çoğaldıkça Kalbim Yangın Yeri’nin radarıma girdiğini fark ettim. 30 Nisan
2016, Cumartesi akşamı ise ilk bölümünü izlemek için ekran karşısında yerimi
aldım.
Kalbim
Yangın Yeri dizisinin ilk bölümüyle ilgili
izlenimlerimi listeleme yöntemi ile paylaşmak isterim:
● Hikâye, kesinlikle merak uyandırıcı. Aslında benzer
hikâyeleri defalarca izlememize rağmen Kalbim
Yangın Yeri’nde adını koyamadığım bir çekicilik var. Belki de bana böyle
hissettiren şey hikâyedeki gizemdir. Şimdilik bilemiyorum. Ama ilk bölümden
anladığım kadarıyla durağan bir hikâye izlemeyeceğiz. (Özellikle Belkıs
Hanım’ın gizeminden boş bir hikâye çıkacağını düşünmüyorum.)
● Karakterler için kurulan dünyaları kendi adıma
sevdim. Hikâyenin doğası gereği olanlar, olması gerekenler (dekor, makyaj,
kostüm) rahatsız edici gelmedi.
● Diyalogları beğendim. Özellikle Sevda karakterinin
diyaloglarına ayrıca özenildiğini hissettim.
● Oyuncu seçimi konusunda kafamda bir-iki soru
işareti var ama bu soru işaretlerini büyük fotoğrafa koymak için henüz erken. Kaan Yıldırım’ı Kayıp’tan bu yana takip ediyorum. Ulan İstanbul ve Adı Mutluluk’ta
da izledim. Rol aldığı üç dizide de oyunculuğunun üzerine bir şeyler kattığı
belli. Kalbim Yangın Yeri’ndeki
Volkan performansıyla beni şaşırtmadı. Ancak Hande Soral ile Kaan Yıldırım’ın birbirleri için yanıp tutuşan çift
olarak nasıl görüntü vereceği, ilk tanıtımdan ilk bölümün sonuna kadar zihnimde bir
türlü canlanamadı. Oğuz Peçe ile Ece Çeşmioğlu’nu ise ilk defa izledim
ve oldukça beğendim. (Ece Çeşmioğlu’nun saç rengi umarım değişir, yoksa
televizyonu siyah beyaz izlemek zorunda kalacağım.^^)
● Müzikler çok rahatsız edici değildi.
● Müzikler tamam ama ses ile ilgili adını koyamadığım
bir şey vardı. Dizi esnasındaki ilk tespitim “Dış mekânlarda dublaj yapmışlar,
iç mekânlarda yapmamışlar, fark ondan sanırım.” şeklindeydi. Ama ilerledikçe
iç-dış ayırmamam gerektiğini anlamış oldum. Önümüzdeki bölümlerde düzeleceğini
düşünüyorum.
2010-2014 yılları arasında aynı gün ve saatte
Lale Devri dizisinin elde ettiği
başarıyı hatırlarsak
Kalbim
Yangın Yeri’ni oldukça şanslı görüyorum. Kendi adıma ise tam zamanlı olarak
izleyeceğimin sözünü veremem ama devamını getirebileceğim bir hikâye. Bundan
sonrası için tüm ekibe bol şanslar, bol reytingler dilerim: Tanrı, onları
reyting canavarından korusun; emeklerini boşa çıkartmasın.
Yazı devam ediyor...