Hayat Şarkısı: Dilimin ucunda bir hayat şarkısı...

Dillere dolanan acıklı bir şarkı gibi... 
Merve Yıldırım

Most Production yapımı Hayat Şarkısı, nihayet ekran yolculuğuna başladı. Diyalogları ilmek ilmek işlenmiş, bir bakanın kalbimi bin yaktığı Hayat Şarkısı, uzun bölümler boyunca evlerimize konuk olsun isterim. Çünkü incelikli bir senaryo, özenli bir reji, göz dolduran performanslar izleyebilmek de sevdiğin şarkının diline dolanması gibi keyif verir insana.

Mahinur Ergun’un kaleminden dökülenlerle, Cem Karcı’nın gözünden yansıyanların dansı nasıl keyif vermesin? Tek tek şu diyalogu, şu sahneyi beğendim diyerek lafı fazla uzatmak istemiyorum. Ama malum sürelerden dolayı izlerken biraz yorulduğumu hissetsem de genel olarak ağırlığının içine sakladığı tebessümleriyle dolu iki saat geçirdim. Ayrıca geçmişten geleceğe kurduğu köprülerle kurgusu öyle hoştu ki, o yorgunluğumu da çabucak unuttum.

“Onunla ben evlencem işte, ben evlencem!” diye diye Kerim’le nikah masasına oturan Hülya’nın hikayesi, Hülya’ya net bir şekilde kızamayacağım kadar sıcak detaylarla döşenmiş. Normal şartlarda küçücük bir kız çocuğunun dilinden evlilik lafını düşürmemesi, sokak ortasında verilen “söz”, “gelinim de gelinim” gibi şeylere de kızarım. Ama “yoksulluk” kavramının incelikle çizilen sınırları düşünebileceğim her şeyi unutup, hikayenin büyüsüne kapılmamı sağladı.

Hülya’nın küçüklüğünü canlandıran Sibel Melek Arat’a ba-yıl-dım! O zıpır gözlerine yerleştirdiği kırgınlık ve umut beni ona da, Hülya’ya da bağladı. Çocuk oyuncuların böyle performanslarını gördükçe gözlerim ışıldıyor. Dilerim, her daim yolu açık olur.

Küçük Hülya’nın muazzam oyunculuğunun yanına Cem Karcı’nın her daim sevdiğim rejisi de eklenince Hülya’yı anlama yolunda bir adım daha atmış oldum. Komşu kadından yediği tokatla sadece yanağı değil, yüreği de acıyan Hülya; babası dayak yerken isyan eden Hülya; ince bacaklarına büyük gelen çorapları ayağındayken, kokusunu içine çeke çeke pişirdiği kurban etini yağları damlaya damlaya yiyen Hülya bundan sonra kolay kolay onu anlayabilme isteğimi kıramaz. Kırgın ama umut dolu Hülya'dan, hırslı ve istediğini elde etme konusunda sınır tanımayan Hülya'ya geçişin ince detayları için de heyecanlıyım. Nasıl oldu da annesini yokluktan kurtarmak isteyen kız çocuğu, babasının ölümüne üzülmeyen, ablasının hayatını çalmaktan çekinmeyen bir kadın haline dönüştü? Elbette ki bunun tohumları çocukluktan atıldı ama ben bir şeyler daha bekliyorum doğrusu.

Gerçi Hülya gibi karakterleri severim. Acıları derindir, kazıdıkça altından başka şeyler çıkar. Hem izlemesi, hem anlaması keyiflidir. Sadece Hülya değil, Kerim de derin bir kuyu. Cool, yakışıklı, zengin ama kalbinin içinde neler neler var, kim bilir? Nihayetinde hayalleri, kendi başına sağladığı başarıları hiçe sayılmış, babasının oğlu olarak var olması istenen bir adam var karşımızda. Bu bile Kerim'i anlama aşamasında heyecanlanmama sebep. Burcu Biricik yine taş gibi bir karakter çıkarmış, hayranlıkla izledim. Ben yine tek bir karakter üzerinden diğerlerine dağılan hikayeleri de severim. Bildiğim tek şey Hülya'ya kızsam da, üzülsem de, bağırsam da, çağırsam da Burcu Biricik'in muazzam yorumu beni her seferinde Hülya'ya bir adım daha yaklaştıracak. Birkan Sokullu’yu çok beğenirim, Kerim karakteri açıldıkça efsane sahneleri de beraberinde getirecektir. Şimdilik ise bir gizli kutu.

Ve elbette ki Ahmet Mümtaz Taylan! İnsanın, “Baba!” diyerek kollarına koşası, sarılası geliyor. Öyle içten, öyle samimi, öyle babacan. Mimiklerine, bakışına hayran olmamak ne mümkün. Hele Emine’ye o bakışı neydi öyle… Bayram’ı sevdim; Bayram’ın sadece “baba” figürünü değil, karakterine sakladığı tatlı mizahı da sevdim.

İlk bölümün konuğu Ahmet Saraçoğlu’nun Ahmet Mümtaz Taylan’la karşılıklı sahneleri çok çok güzeldi. Ecem Özkaya ve Tayanç Ayaydın’ın ilk bölümdeki oyunculukları beni karakterlerinin içine öyle bir aldı ki hikayeye daha derinden girişlerini sabırsızlıkla bekliyorum. Pelin Öztekin ve Burcu Biricik’in elti çekişmesini ise şimdilik sevemedim, zaman geçtikçe ısınırım belki.

Sözün özü, Hayat Şarkısı’nı sevdim. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık; yolu uzun, şansı bol olsun!

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER