Billions: Ağlayanın parası gülene kâr getirmez mi?

Billions: Ağlayanın parası gülene kâr getirmez mi?
RaniniTv ilk yılını doldurmadan, Cannes'da düzenlenen ve sektörün en büyük içerik fuarı olarak bilinen MIPCOM 2015'e "basın" kontenjanından kabul edilince doğal olarak lansmanlarını fuara denk getiren bazı dizileri de erkenden izlemek nasip olmuştu. Dolayısıyla, 17 Ocak'ta Amerika yayını, hemen 24 saat sonra yani bu akşam da 22:30'da FX kanalında (D-Smart, Tivibu ve Tele-Dünya ve TurkcellTV'den yayın yapıyor) izleyeceğimiz Damian Lewis ve Paul Giamatti'nin başrollerini paylaştığı Billions'u Ekim ayında izlemiş oldum. Hem de her yıl Cannes Film Festivali'ne evsahipliği de yapan "Palace"de dev bir sinema salonunda.. Dev perdede dizi izlemek çok keyifli. Keşke tüketim alışkanlıklarımız değişse, her hafta hiç üşenmeden gider, misal The Walking Dead'i sinemada izlerdim. Net..

Amerikan hikayecileri bu kez para piyasasının entrikalarına gözünü dikmiş. Ortaya Billions çıkmış. Bölge Baş Savcısı Chuck Rhoades rolünde Paul Giamatti; milyarder borsacı, Axe Capital'in sahibi Bobby rolünde de Damian Lewis var. Pilot bölümü Neil Burger yönetti ve Brian Koppelman, David Levien, Andrew Ross Sorkin de yazdılar. Bu arkadaşlar aynı zamanda dizinin yaratıcıları. Hikayede kilit diğer karakterler ve oyuncular ise son olarak Mad Men'de Rachel olarak tanıdığımız Maggie Siff'in canlandırdığı Wendy Rhoades -ki soy adından da anlaşılacağı gibi kendisin Chuck ile derin bir bağı var-; Bobby'nin tam bir İrlandalı vahşi olan karısı Lara rolünde izlediğimiz Malin Akerman, Toby Leonard Moore'nin canlandırdığı Bryan Connerty ve Suits seyircisinin pek sevdiği (!) David Costaible'nin canlandırdığı Mike'yi sayabiliriz. Allah için herkesin de maşallahı var. Zehir gibi oynuyorlar...

Acıttım mı cicim?

Dizi başladığında ilk sahnenin şokunu atlattıktan sonra şehirde kısa bir tur atıp, Bölge Savcılığı'na gelen kamera sayesinde vücud dili "ben bir kaybedenim" diye bağıran arkadaşa odaklanıyoruz. Para ticareti işlerini devlet için denetleyen bir kurumda görevli bu arkadaş, ilk sahnede tuhaf bir durumda tanıştığımız an itibariyle de savcı olduğunu öğrendiğimiz Chuck'ı bir şirket yüzünden sıkıştırıyor.  Chuck'ın önüne koyduğu iddiaya göre Bobby Axelrod'un (biz ona artık Axe diyeceğiz) şirketi borsada yasa dışı işler yaparak ya da benim hiç anlamadığım ama yasa dışı olduğundan emin olduğumuz işler yaparak paraya para dememektedir. 

İşte tatlı Damian Lewis'i ilk gördüğümüz an da, Savcı'nın elindeki o vesikalık (head shot) vesilesiyle gerçekleşiyor. O ilk an ve daha sonraki birkaç sahnesinde Damian'ı izlerken, "Hello Brody!" dedim. İtiraf etmeliyim. Uzunca bir süre de içimdeki huysuz şeytanın "Aynı Brody yaw.." eleştirileri eşliğinde izledim Lewis'in Axe yorumunu. Kızıl saçlarından sen suçlusun! Ancak bir süre sonra Axe bende alışkanlık yaptı ve Brody'yi unuttum gitti.

Param var ama iyi kalpliyim de.. Fakirlik yıllarımda bana bedava sosisli veren amcayı hiç unutmadım!

Axe, madden ortaya çıktığı ilk sahneden sonra dizi boyunca asla anlamadığım bir takım hisse meselelerinden bahsediyorlar. Elbette zerre kadar ilgilenmediğim bu para işlerinin arasında Axe'nin, 11 Eylül saldırısından kurtulan "tek" ortak olduğunu da öğreniyoruz. O sabah ofisteki toplantıya gitmeyen tek ortak. Dünya Ticaret Merkezi'ndeki ofiste bir hayli mesai arkadaşlarını kaybetmişler. Doğal olarak, Axe'nin bu travmayı atlatmış olması, atlatma biçimi hatta belki hâlâ atlatmaya çalışır olacağını izlemek de oldukça ilginçleşiyor.

İşin içine dramatik yan öğeler girince Billions'un yapısı da ilginçleşiyor. Yapı, bizim yerli dramada nadiren kolladığımız bir durumdur. Bizde drama daha çok bölüm bölüm ilerleyen hikaye ve bazı sahnecikler kurmak üzerinden tasarlanır. Elde bazı ilginç sahneler ve bazı ilginç karakterler olur ama şöyle bir geri çekildiğinizde elde asla bütüne varacağınız bir "yapı" yoktur. Yapı bilgisi, her ne kadar yerli yabancı ustalar tarafından öğretildiği iddia edilse de bu durum tıpkı müzisyenlerde "kulak" olup olmaması gibi doğuştandır. Varsa eğitimle parlatırsınız; yoksa da yoktur. Neyse.. Billions daha ilk sahneden itibaren seyirciye, "sana sadece sıkıcı bir takım para pul entrikası izletmem, rahat ol" diyorlar. Adamların yapı ve hikaye becerisi tam burada kendini gösteriyor! Sizi ilgilendirecek, izleme ve takip etme alışkanlığınızı kaşıyacak o temel "duygu" üzerine sağlam bir dramatik yapı inşa ediyorlar. O saatten sonra konu Borsa'ymış, muhataplar Uzaylıymış, Vampirmiş, itmiş kuşmuş hiç fark etmiyor. Darısı başımıza..

Baksana sen bana, bende vatana millete hayırlı bir Savcı olacak göz var mı?

Ancak yine de söylemeliyim, Axe Capital sahnelerinin "para" odaklı diyalogları az uzasaydı uyurdum; neyse ki her sahneyi kısa kesmişlerdi.. Karakterlere dönersek, Chuck ekranda göründüğü ilk andan beri dünya üzerinde var olan bütün "zaaf" ve bu zaaflardan doğan zevklerin müptelası olmuş bir karakter imajı çiziyor. Doğal olarak kanundan yana bir kartal gibi duran Chuck ilk karşılaştığınız andan itibaren adeta "gizli arıza benim" diye bağırıyor; için için..

Kurt bir Türk dizisi seyircisi olarak önüme atılan bu klişeyi hemen yemiyorum elbette.. Emin olduğum tek şey Baş Savcı Chuck, kariyerini K9 kampına taşısa, fantazi dünyasına level atlatsan bile uzun vadede gece yatağa yalnız girmeye mahkum olacak. Okul aşkı, çoluk çocuk, yıllanmış evlilik derken yetmezmiş gibi bir de senin maaşının 10 mislini kazanan "taş" bir ablayı uzun süre yanında tutaman Chuck, tutaman.. Daha babanı ve ondan miras muhtemel sıkıntıları hesaba katmadım bile..

Hasta oldum kadına! Hiçbir diziden hatırlamıyorum; Malin Akerman benim için tam bir no-name 

İlk bakışta, "bu hikayenin tek kötüsü benim" efekti veren bir kadın Lara. Axe Capital'in burs verdiği fakir ama gururlu çocukların açıklandığı toplantıda (yanılmıyorsam hepsi de 11 Eylül saldırısında ölen şirket çalışanlarının çocukları) laf sokan ancak kocasının aşırılı müdahale etmeye tenezzül bile etmediği mütevefa ortağın karısına, "kendine gel senin ağzını yırtar, sokak köpeklerine yediririm" edasıyla savurduğu "şık" tehdit cümleleri ve arkasından beynimize çaktığı gülümseme resmen kanımı dondurdu. Hazır olun, işler iyi giderse yeni model bir Claire Underwood ile muhatap olmamız işten bile değil.

Bölümden çıkaracağımız dersler seç seç bitmiyor. En belirgini de, "Bir ev aldım hayatım değişti" cümlesinin altını dolduran ruh hali. Axe, sahip olduğu güç ve o gücün getirilerini saça saça yürüyüp, farkında bile olmadan özgüveni ile yarışıp, güvenli dünyevi bir alan kurmaya çalışırken, gözünü diktiği ve herkesin "alma" dediği evi alıyor ve bingo! Billions, her ne kadar da finans dünyası gibi görece sıkıcı bir temayı sırtlanmış görünse de aslında en başta da dediğim gibi duygular üzerinden yürüyor. Hangisine ihtiyacınız varsa onu alın. İfrat, hırs, iktidar kompleksi, yalnızlık, aşk, ihanet, sadakat.. Ve bence Axe sayesinde asri zaman modasını tadacağız yani insanların hayranlık ile nefret arasındaki çizgiyi kaç mili saniyede geçtiğini bir kez daha test edeceğiz.

Özetle, Billions'u vakit ayrırıp izlemenizi tavsiye ederim. Seriden bir fenomen çıkacak mı bilinmez ama hayli eğlenceli vakit geçirmemizi sağlayacağa benziyor. Lafı bağlarken, Temmuz ayında dizinin lansmanı için Los Angeles'te düzenlenen toplantıya katılan yazarımız Pelin Özuludağ'ın dizinin iki yıldızı ile yaptığı röportajı da şuraya bırakıyorum. İyi seyirler!

Böyle işte..
R.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER