5 Şubat 1999, İzmir doğumlu Cemre Baysel, oyunculuğa 2014 yılında
Yeşil Deniz dizisinde 'Gonca' rolüyle başladı. Daha sonra
İsimsizler dizisinde rol alan Baysel, 2017 yılında başrollerini Bülent İnal, Özlem Conker'in paylaştığı TRT1'de yayınlanan tarihi drama
Payitaht Abdülhamid 'te Firuze olarak, 2018 yılında ise yine TRT1 dizisi
Elimi Bırakma'nın Melis'i olarak karşımıza çıktı. Cemre Baysel şimdileerde ise çekimleri Adana'da süren
Ramo dizisinde Fatoş olarak karşımıza çıkıyor.
1-Son projenizde canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş anahtar kelime?
Tutkulu, korkusuz, içten, hayalperest, dik başlı.
2-Canlandırdığınız karakterin tek bir özelliğine sahip olacaksınız; hangisini seçerdiniz?
Hayalperestliğini isterdim sanırım. Hiçbir zaman pembe hayalleri olan biri olmadım. Her zaman isteklerim oldu tabii ama bunlar için hırslanmadım, illa olsun diye çabalamadım. Benim için hayırlıysa zaten olur dedim hep. Hayal kırıklığına uğrayıp üzülmektense; akışına bırakıp mutlu olmayı seçtim.
3- Oynadığınız diziyi, filmi veya tiyatro oyununu bir yemek, canlandırdığınız karakteri de malzemelerden biri olarak düşünecek olursanız; projeyi hangi yemeğe benzetirsiniz ve karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
En sevdiklerimden ‘İç Pilav’ derim. Ciğer, badem, kestane şöleniyle birlikte ben içindeki “kuş üzümüyüm” diyebilirim. O olmasa ağır tatlar arasındaki ince ve tatlı geçiş nasıl sağlanabilir?
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz; nasıl geçmişti?
İlk audition’ımı 2014 yılında Yeşil Deniz dizisi için vermiştim. Yönetmenle ilk tanıştığımızda o kadar utanmıştım o kadar çekinerek konuşuyordum ki “sanırım sen bu işi yapamayacaksın“ dedi. Ayağa kalkıp ceketimi çıkardım. “Yaparım, hadi başlayalım“ dedim. Bir kaç tekrardan sonra teşekkür edip dizinin iki bölüm senaryosunu verdi. Aradan 1 hafta geçti. Bir baktım ki setimin ilk günü.
5- Bugüne kadar oynarken yaptığınız en komik hata nedir?
İnanın aklımda kalan bir şey yok. Ama kim bilir neler yapmışımdır.
6- Şu an/son olarak oynadığınız dizide, filmde veya tiyatro oyununda sizin ya da başka bir karakterin söylediği, en sevdiğiniz replik nedir?
İsyan akıl dışıdır benim ciğerim; isyan sanattır.
7- Bir bölümlüğüne/sahneliğine oynadığınız herhangi bir işteki karakterinizi ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdiniz? Aynı şekilde siz de başka bir karakteri oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz? (Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden)
Karakteri çıkarırken herkes o kadar uğraşıyor ki.. Günlerce haftalarca süren beyin fırtınaları, denemeler, yazıp çizmeler sonucu karakter ortaya çıkıyor. Benim elmas gibi işlediğim şeyi başkasının tek seferlik bir eğlence için kullanmasına müsaade etmem. Ben de kimsenin elmasını kullanmak istemem. Bu çok özel apayrı bir durum. Bu soruyu pas geçiyorum.
8-Ergenliğinize döndük; sevdiğiniz bir ünlünün fotoğrafını tişörte bastıracaksınız. Bu kim olurdu? (Yerli/yabancı fark etmez.)
Cem Adrian. Tişörtünü giymedim ama odamın duvarlarına resimlerini yaptığım çok oldu. Şuan da çok iyi iki dostuz. Bizimkisi hayranlıkla başlayıp sonunda muhteşem bir dostluğa dönüşme hikayesidir.
9-Karşınızda zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi şehre ışınlanmak isterdiniz?
Rönesans Dönemi/Floransa. Bilimin, felsefenin, eşsiz sanat patlamalarının olduğu döneme.
10-Bugüne kadarki en büyük çılgınlığınız nedir?
Benim için bugüne kadar ki en büyük çılgınlık lisede resim bölümü öğrencisiyken, oyuncu olma kararını vermekti. Ve dahası; bu tempodayken hâlâ bir elimle resim öğretmenliğinden mezun olabilmeye çalışmak.
11-Hangi dizileri takip ediyorsunuz ve onları izlerken yanında yemesem olmaz dediğiniz abur cuburlar neler?
Öyle olmazsa olmazım bir dizi yok. Ben daha çok iyi bir film izleyicisiyimdir. Aklıma geldikçe izlediğim tek dizi Peaky Blinders. Yemezsem olmaz dediğim bir abur cuburum yok. Dikkat dağıtıcı buluyorum.
12-Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksınız; öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksiniz. Hangilerini seçerdiniz?
Güne bir kitabın dünyasında başlasaydım bu kitap Rüzgar Gibi Geçti kitabı olurdu. Kitabın baş karakteri Scarlett O’Hara’nın umursamaz ve güçlü tavırları bir kadın olarak idol alabileceğim türden. Bu sebeple hem Scarlett’le tanışıp uzun bir sohbet etmek, hem de o dönemin sosyal yaşantısını gözlemlemek isterdim. Öğlen de bir dizinin dünyasıyla devam edeceksem bu kesinlikle Friends olurdu. Dizideki arkadaş grubuyla Central Parktaki her zaman takıldıkları kafede buluşup onlarla birlikte kahve içip Phoebe Buffay’in bestelediği şarkıları dinlemek isterdim. Ve son olarak geceyi Pretty Women filmiyle noktalamak isterim. Julia Roberts ve Richard Gere ile birlikte opera dinletisi muazzam olurdu.
13-Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları nelerdir?
Çekilmez kelimesi çok ağır bence. Çekilmeyecek derecede olsaydı bu işi yapmazdım. Her işin kendine göre zorlukları var tabii ama ben yine de bunları sorun olarak görmüyorum diğer meslek gruplarıyla karşılaştırdığımızda. İşimin en sevdiğim tarafı ise bambaşka şekilde davranmak. Cemre olarak yapmayacağım şeyleri Fatoş olarak Melis olarak vs. yapabilmek. Hissetmediklerimi onlar üzerinden hissedebilmek.
14-Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi, bunların yanına bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram ekleyin.
Barışizm.
15-Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru rica etsem…
Hayatta bir sloganın var mı? Varsa nedir?