Sosyal medya, sorulmamış soruların cevaplarından oluşan bir ülke

Sosyal medya, sorulmamış soruların cevaplarından oluşan bir ülke
Mustafa Savaş ve Bestem Büyüm, İstanbul seyahati esnasında röportaj için bana da vakit ayırdılar
Bir yapımcı arkadaşım, "Bak, ilgini çekebilir" notuyla '2013 Sosyal Tv Raporu' dosyasını yolladığımda Kimola ile tanışmış oldum. Sonra onları Twitter'dan takip etmeye başladım. İstatistik temelli, sıradan insana sevimsiz ve sıkıcı gelebilecek verilere sıcak ve samimi bir yüz katmaları ve bunu yaparken de verinin güvenilirliğini hiç bozmamaları çok dikkatimi çekti. Daha sonra ranini.tv açılırken onların verileriyle Sosyal Tv reytinglerini duyurmak istediğimi ilettim, 'olur' dediler. Eh, sırada konuşup sohbet etmek ve Sosyal Tv'de neler olup bittiğini anlamak, anlatmak vardı. Ortaya bu röportaj çıktı. Buyrun okuyun, Mustafa Savaş ve Bestem Büyüm ile Sosyal Tv'nin konuşmadığımız tek bir santimetresi bile kalmadı .


Nereden çıktı bu Sosyal TV reyting ölçümü meselesi, nasıl başladınız?
M: Ne zaman ki evlerinde hoş sohbetin yerini televizyona bırakmış bir neslin çocukları büyüdü, o zaman çocukluğunu televizyon karşısında geçiren bu genç kesim, belki de en yaygın alışkanlıkları olan televizyon izlemeyi, kendi imkanlarıyla yeniden sosyalleştirmeye başladı. Sosyal Medyanın bu harekete ev sahipliği yapmasıyla Sosyal TV, bu hareketin ölçümlenmeye başlamasıyla da Sosyal TV Reytingleri doğdu diyebiliriz.

Kimola, metin verisini işleyerek kurumsal ürün ve servisler sunan bir veri teknolojileri şirketi. Haziran 2013 tarihinde, televizyon ve reklam verenlere veri analizleri sağlamak üzere Kimola Analytics’i Kimola’nın ürün ailesine eklediğimizi duyurmadan önce, veri teknolojileri işi ile iştigal eden her şirkette olduğu gibi biz de veri analizi anlamında neler yapabileceğimizin takipçisiydik. Tam da bu dönemde ABD’de Nielsen’ın Twitter ile iş ortaklığını duyurması ile Sosyal TV Analizleri bizim de radarımıza girmiş oldu. Şirket içinde yaptığımız pazar araştırmaları ve teknik incelemeler sonucunda, metin verisini işlemekteki ve bu veriyi anlamlandıran teknolojimizi, televizyon ve reklam verenler için de kullanmaya karar verdik. Böylece Kimola Analytics ürünü ile Kimola, dünyada hızla parlayan Sosyal TV analizlerinin Türkiye’deki öncüsü oldu.
 
Bu işe girerken karşınıza çıkan zorluklar nelerdi? Sağladığınız verilere bakış açısı nasıl oldu?
M: Piyasaya çıkmadan önce, Türkiye’de televizyon yayınları hakkında Twitter’da ne kadarlık bir konuşma hacmi olduğunu anlamaya çalışarak başladık. Bir kaç pilot çalışma yapıp, televizyon programlarının Twitter’da ne kadar konuşulduğunu ölçümledik. Bu ilk çalışmaların neticesinde günlük ortalama 30.000 ila 50.000 Twitter kullanıcısının TV yayınları hakkında konuştuğunu gözlemledik ki ortalama 2.500 hane üzerinden yapılan geleneksel ölçümlerle kıyasladığımızda çok daha geniş bir veri hacmine ulaşmış oluyorduk. Tabii bu pilot çalışmalar neticesinde ilk yüzleştiğimiz sonuçlardan birisi de geleneksel ölçümlerle Sosyal TV ölçümlerinin kimi zaman birbirine zıt düştüğüydü. Sokaklarda, yer altı kültüründe çok sıkı ve kalabalık bir izleyici kitlesi olan TV yayınları geleneksel ölçüm sonuçlarında zayıf bir performans sergileyebiliyordu.

Bu ön çalışmalardan elde ettiğimiz sonuçları, fikirlerini almak üzere o dönem reklam ve televizyon sektörünün önde gelen isimleriyle de paylaştık. Geleneksel ölçümlemelerle ilgili ne kadar eleştiri duyduysak da, bir o kadar da tutunmuşluk vardı bu yöntemlerine karşı. Bu noktada Sosyal TV ölçümlerini, geleneksel ölçümleme verilerine alternatif değil de tamamlayıcı nitelikte sunan metodumuz için, yaklaşımımızı doğrulayan bir tablo ile karşılaşmış olduk.

B: Aslına bakarsanız ölçüm yani reyting vermekle bitmiyor iş. Esas başladığı yer orası çünkü Sosyal TV’yi ölçümlerken geleneksel reytinglerin ulaşamadığı bir veri setine sahip oluyorsunuz.

M: Evet, sosyal medya sorulmamış soruların cevaplarından oluşan bir ülke aslında. Kimse kimseye soru sormazken, burada her iş dalına içgörüler sağlayacak cevaplar var. Bu noktada, geleneksel ile kıyaslandığında Sosyal TV ölçümlerinin çok daha geniş bir veri havuzundan geliyor olması bizlere televizyon endüstrisi için de ikinci bir göz açıyor.
 
Geleneksel dedin de, Sosyal Tv'nin yani bizim eskiden AGB, şimdi de TNS olarak bildiğimiz ölçümlemeden farkı nedir?
B: Sosyal TV dediğimiz şey izleyicilerin televizyon deneyimlerini sosyal medya üzerinden paylaşmalarıdır. Bu noktada televizyon izlemek yalnız yapılan bir eylem olmaktan çıkıp sosyal bir aktiviteye dönüşüyor ve izleyici deneyimi dediğimiz olay ise monolog olmaktan çıkıp diyaloga dönüşüyor. Kanalların ve oyuncuların izleyiciler ile etkileşime girdiği, izleyicilerin diğer izleyicilerle gerçek ve eş zamanlı buluştuğu çok yönlü bir evren Sosyal TV.

Sosyal TV reytingi dediğimiz şey ise bunun ölçümlenmesi. Kaç izleyiciden kaç Tweet geldi ve bu Tweetlerin o gün içinde sahip olduğu pay oranı neydi gibi sonuçların elde edildiği bir ölçümleme. Bizim reytinglerimiz toplam Tweet sayısı üzerinden verilir. Sıralama kriteri Tweet sayısıdır ama bununla beraber müşterilerimize sağladığımız birçok matematiksel ve analitik ölçüm değeri var.
 
Peki ya geleneksel reytingler?
B: Geleneksel reytingler cihaza bağımlı, 2000-3000 hane arasında belirlenmiş bir örneklem üzerinden işliyor. O 2500 hanenin izlediklerinin 70 milyonun izleme alışkanlıklarını temsil ettiği var sayılıyor. Sosyal TV reytinglerinde ise örneklem diye bir kavram yok. İzleyiciysen ve deneyimini paylaşıyorsan bu Sosyal TV nüfusunun bir parçası haline geliyorsun. Bu nüfus her geçen gün organik bir şekilde genişleyen bir nüfus. Burada oldukça geniş bir data havuzundan bahsediyoruz. Geleneksel reytingler 2500 haneden izlenme oranı çıkarırken biz gününe göre 50,000 ila 100,000’lik bir izleyici kitlesinden veri topluyoruz.

M: Geleneksel ve Sosyal TV reytinglerini karşılaştırmaya gittiğimizde en baştan şunu kabul etmek gerekiyor: geleneksel reytingin sunduğu veriler ve sektöre sağladığı fayda ile Sosyal TV reytinginin sunduğu veriler ve sektöre sağladığı fayda tümüyle birbirine zıt değil ancak birbirinden farklı; sonuç olarak birbirini tamamlayan unsurlar. Geleneksel reyting ile ölçemediğimiz bazı bileşenleri Sosyal TV verileri ile ölçebiliyoruz, Sosyal TV’nin eksik kalan noktaları da geleneksel reyting ile tamamlayabiliyoruz. Sosyal TV reytingleri sosyal medya demografisi içerisine hapis olmuş durumda. Bu açığı geleneksel reyting verileri ile kapatırken, sokakta veya yer altı kültüründe popüler olan yayınları Sosyal TV ile ölçümleyebiliyoruz. Bunun örneğini geçmişte Leyla ile Mecnun ve Behzat Ç. dizilerinde yaşadık. Sokakta herkes bunları konuşurken geleneksel ölçümlemelerde her zaman aradığını bulamayan yayınlardı bunlar. Dolayısıyla iki ölçümleme yönteminden elde edilen veriler birbirini tamamlayan nitelikte, ikisinin birbirinden fakından farkından bahsederken bu ayrımı vurgulamak gerekiyor.

B: Burada değinilmesi gereken çok önemli bir nokta daha var o da içerik. Sosyal TV reytingleri izleyicilerin sağladığı içerik üzerinden elde edildiği için, izleyicilerin o yayın hakkındaki duygu ve düşünceleri, yayın hakkında bir içgörüye dönüşüyor. Sosyal TV ölçümlemelerinden elde edilen data, izleyicilerin o bölümde neyi sevip neyi sevmediklerini, karakterlerle ilgili düşüncelerini, diziyle kurdukları bağı ve bunun gibi bir sürü içgörüyü edinebildiğiniz bir sonuca dönüşüyor.

M: Evet, normal şartlarda monolog halinde giden, izleyicilerin sadece televizyonu dinlediği bir düzen bu sefer izleyicilerin de tepki verebildiği ve kendileri gibi düşünen ya da hisseden diğer izleyicilerle etkileşime geçip seslerini yükseltebildiği bir diyalog haline dönüşüyor. Burada önemli olan, sosyal medyada televizyon yayınları hakkında üretilen metin verisini doğru işleyip, anlamlandırarak sektörle buluşturmaktır. Televizyon kanalları ve yapımcılar kitlesine ne kadar hakim olursa, bu kitleyi ne kadar iyi tanıyıp korumayı başarırsa televizyon ve reklamcılık sektörü de o kadar gelişecek ve bu alana yapılan yatırımlar daha doğru bir karşılık bulmaya başlayacak. Bu endüstriye üretilen veri analizleri, aslında bu endüstriye emek veren tarafların karşılıklı olarak bu işten daha büyük fayda sağlamasını sağlıyor.   

B: Bir nokta daha var aslına bakarsan, o da çoklu ekran deneyimi dediğimiz kavramın hayatlarımıza girmesi ile ortaya çıkıyor.

Haklısınız, bir de o çoklu ekran meselesi var. Pek çok arkadaşım televizyonu böyle izliyor.
B: Evet, bugün ortalama bir sosyal TV izleyicisi televizyondan Kara Para Aşk’ı izlerken cep telefonundan ya da tabletinden Benim Adım Gültepe’yi takip edebiliyor. Geleneksel reyting ölçümleri bu çoklu ekran deneyimini karşılayacak bir yapıya sahip değil dolayısı ile izleyici datası otomatik olarak ortadan kayboluyor. Halbuki izleyici iki yayın içinde duygusal yatırım yapıp, zaman ayırıyor. Dolayısı ile geleneksel reyting ölçümlerinin kaçırdığı bu veriyi Sosyal TV ölçümlemesi ile geri kazanmış oluyorsunuz.

M: Yayın gününden ve zamanından bağımsız baktığımızda bir yayının sansürsüz halini izlemek için ertesi günü bekleyen izleyiciler de mevcut.

Mesela?
B: En güzel örneklerinden biri geçen sezon Kardeş Payı dizisi oldu. Neredeyse Perşembe gecesi yayını izleyen izleyici sayısı kadar Cuma günü sansürsüz internet yayınını izleyen vardı.

M: Aynen, bir izleyici kitlesinin her zaman o an televizyon başında olacağını garanti edemeyiz ama duygularını sosyal medyada paylaşmaktan imtina etmiyorlar.
 
Sosyal TV reytingleri gelenekselin yerine geçebilecek mi?  
M: Aslında bunu biraz da zaman tayin edecek. Şu anki şartları konuşacak olursak, zaten tek başına geleneksel reytingin eksik kaldığı noktalardan dolayı Sosyal TV reytingi ihtiyacı ortaya çıkmış durumda. Şu an için Sosyal TV, geleneksel reytingin açık bıraktığı yerleri tamamlıyor. Zaman içerisinde izleyicilerin alışkanlıkları şu an öngöremediğimiz şekilde değişirse belki bu soruyu tekrar konuşmak gerekir ama kısa vadede birbirlerinin yerine geçmeyecek, birbirlerine tamamlayıcı veriler olarak kullanılmaya devam edecekler.
 
Sosyal TV diyoruz, Sosyal TV reytingleri paylaşıyoruz, peki Sosyal TV sadece reytingden mi ibaret?
B: Kısa cevap hayır.

M: Sadece 2013-2014 sezonunda, toplamda 2 milyon Twitter hesabının televizyon yayınları ile nasıl etkileşime geçtiği ile ilgili veri topladık.

B: Burada bir yıla yakın bir süre zarfında 500’den fazla TV yayını ve televizyon içerikli 11 milyon tweetin analizinden bahsediyoruz aslına bakarsanız.

M: Dolayısıyla bu kadar veriyi sadece televizyon yayınlarının matematiksel sıralamalarını çıkartmak için kullanmamız oldukça cılız bir yaklaşım olacaktır. Bu doğrultuda müşterilerimize, televizyon yayınının sahip olduğu izleyici kitlesinin özelliklerini ve eğilimlerini açıklayan analiz ve raporlar sağlıyoruz. Bu verileri herhangi bir zaman aralığı için rakip yayınların verileri ile çarpıştırıp, geleceğe dair öngörüler çıkartıyoruz. Yeni bir program yayın hayatına başladığında, hangi yayınların izleyici kitlelerini kendisine çektiğini, zaman içinde ne kadar yeni izleyici kazanıp, ne kadar kaybettiğini rakamlara dökebiliyoruz.

Reklam verenler ve medya satın alma ajansları için sağladığımız veriler ise bir ürün için en doğru televizyon yayınlarının belirlenmesi ve bir reklam kampanası ya da bir sponsorluğun sonuçlarının ölçümlenebilmesi üzerine.
Geleneksel reytingler daha geniş ölçekte bir demografi bilgisi sunsa da bize izleyici kitlesinin özündeki davranış biçimleri, bu izleyici kitlesinin hangi öğelerden dolayı ekran başına kilitlendiğini bize verebilecek tek mecra Sosyal TV ölçümlemeleridir.

B: Evet aslında işin özü bir programın ne kadar izlenip ne kadar izlenmediği değil, nasıl izlendiği ve ne için izlendiği üzerinden dönüyor. Sosyal TV, izleyici deneyimini gerçek zamanlı olarak yakalayabildiğiniz bir platform olduğu için önem kazanan şey üretilen içerik ve kitlenin etkileşim eğilimleri. Burası duruma izleyicinin gözünden bakabildiğiniz tek nokta.

Kimola, merkez ofisi Ankara'da olan bir şirket

Bu ölçümleri nasıl yapıyorsunuz?
M: Şimdiye kadar Türkiye'de 500'ün üzerinde televizyon yayının takibini yaptık, bunlardan bir kısmı yayından kaldırıldı bir kısmı hala devam ediyor ve her gün yenileri ekleniyor. Bunu yaparken biz 7/24 bu televizyon yayınları ile ilgili sosyal medyada nelerin konuşulduğunu takip ediyoruz. Sosyal TV’yi geleneksel ölçümlerden ayıran en önemli şeylerden birinin, nicelik değil nitelik sağlayan yapısı olduğunu tekrar vurgulayacak olursak, bizim için önemli olan husus da burada dönen konuşmaların içeriği olacaktır. Bir televizyon yayınının Facebook sayfasına gelecek bir beğeni bize bir şey açıklamazken, Twitter’da yazılan 100 karakterlik ortalama bir görüş, data perspektifinden baktığımızda, bize çok şey ifade ediyor. Twitter her ne kadar insanların metin yazmaya itildiği bir micro-blog platformu olsa da aynı zamanda kirliliği ile nam salmış bir veri kaynağı. Dolayısı ile piyasada sosyal mecraları veri kaynağı olarak kullanan her sektörün yaşadığı en büyük mücadelelerden biri bu kirliliğin temizlenmesi, yalnızca saf veriye ulaşılması.

B: Bizim de metin verisine odaklanmış bir data şirketi olarak buradaki gücümüz, sektöre olabildiğince saf, sadece gerçek kullanıcılar tarafından sağlanan gerçek içeriğin temel alındığı analiz sonuçları sağlayabilmekten geliyor.

M: Televizyon yayınları hakkında Twitter’da yapılan bir paylaşımı, veri havuzumuza kabul etmeden önce o Twitter kullanıcısının geçmiş hareketlerinden, üretilen içeriğin daha önce üretilmiş bir içeriğin kopyası olup olmadığına kadar çok geniş bir yelpazede, 20 kriterden oluşan bir filtreleme sistemi uyguluyoruz. Verinin saflaştırılmasını algoritmalar üstlendiği için, şu zamana kadar sektörde yapılmamış nitelikte gerçek zamanlı veri akışları sağlayabiliyoruz müşterilerimize. Televizyon yayınları hakkında bir tweet attığınızda, bir saniyeden daha kısa sürelerde bu filtrelerin nasıl uygulanıp da gerçek zamanlı akış ekranında yer aldığını ya da çöp verilerin bu veri akışına giremediğini kullanıcılarımız kendi gözleriyle görebiliyor.
 
Ölçümlemelerin sonuçlarına baktığımda farklı yöntemleri görüyorum. Kimisi skorlama üzerinden yapıyor, siz tweet sayısı veriyorsunuz, burada belirli bir ölçüt var mı?
M: Sosyal TV ölçümlemelerinde, sosyal medyada bir varlığı olan televizyon izleyicileri bu ölçümlerin bir parçasıdır, hatta siz bile. Ne var ki geleneksel ölçümleme yöntemleri ile ilgili çok fazla bilinmeyen var. Tam da bu noktada sektöre Sosyal TV ölçümlemelerini getirip, yeni bir bilinmez eklemenin hiç bir anlamı yok bizim gözümüzde. Bu nedenle halka açık yayınladığımız ölçümlerimizde skorlama yerine, en şeffaf ve en kolay anlaşılan, tweet sayısı kriterine göre bir sıralama veriyoruz. Öte yandan web arayüzünden yazılımımızı ya da raporlarımızı kullanan müşterilerimizle paylaştığımız 15 farklı metrik var. Bir medya satın alma stratejisti farklı metriklerle ilgilenirken, bir televizyon kanalı çalışanı farklı bir metrik ile ilgilenebiliyor. Aynı şekilde bir yapım şirketinin ilgilendiği değerler farklı olurken markaların baktığı şey tamamen farklı olabiliyor.

B: Şunu da eklemek gerekir aslına bakarsanız. Global arenada bu işi yapan Nielsen, SecondSync gibi şirketler bu veriyi en basit hali ile yani toplam tweet sayısı olarak paylaşır. Biz de bu yolu takip ederek, bilinmezlikleri en aza indirgeme kararı aldık. Bir skorlama için yayılım ve benzeri değişkenleri çarptığınız zaman yanıltıcı sonuçlar alabiliyorsunuz. Sonuçta sizin attığınız bir tweetin ne kadar yayıldığı o dizinin ya da programın ne kadar izlendiğine işaret eden bir şey değil, sadece ürettiğiniz içeriğin kaç kişi tarafından görüldüğünün göstergesi...

Galiba en sevdiklerimden biri de bu karşılaştırma kartları

'Büyük veri' ile Sosyal TV’nin bağlantısı nedir? Sizin büyük veriye yaklaşımınız nedir, Sosyal TV analizinde bunu nasıl kullanıyorsunuz?
B: Ortada bir ‘büyük veri’ sorunsalı mevcut aslında. Kime sorsanız büyük veri yapıyoruz diyor, o yüzden de son dönemlerde büyük veri ile ilgili ciddi tartışmalar başladı. Bence bunun en büyük sebebi büyük verinin ne olduğunu anlamadan büyük veri yapmaya çalışan onlarca şirketin var olması. Sonuçta büyük veri analiz edebildiğiniz zaman değerlenen bir şey ve bunu analiz edebilecek teknolojiyi geliştirmek herkesin yapabileceği bir şey değil.

M: Büyük veri konusu, başka bir söyleşiye tek başına konu olabilecek kadar geniş bir ölçekte. Ancak bu konuyu sadece Sosyal TV özelinde ele alacak olursak, insan gücüne olan bağımlılığının minimuma indirgendiği noktada Büyük Veri ve onun doğru işlendiğinden söz edebiliriz. Verinin, hangi durumlarda ne şekilde hareket ettiğini belirleyecek, yeni elde edilen verilerin aynı desene uygun olup olmadığını matematiksel ve içeriksel olarak belirleyebilecek algoritmaların varlığı halinde ancak büyük veri ve ondan fayda elde etmekten bahsedebiliriz. Bugün kimi araştırma ve sosyal medya şirketlerinde olduğu gibi %50 insan gücüne dayandırdığınız bir süreçte büyük veri işliyor olmaktan bahsedemezsiniz. Büyük verinin teknoloji şirketleri ile özdeşleşmesindeki temel neden, bu şirketlerde üretilen teknolojilerin insan gücüne bağımlılığı azaltan mekanizmaları olmasıdır.

Sosyal TV ve büyük verinin birleştiği nokta ise günlük 100.000 kullanıcının katılımına çıkabilen bir dünyada sadece gerçek kullanıcılardan, gerçek paylaşımların alınıp sonuçların anlık olarak sunulmasını sağlayan bir yapının minimum insan gücüyle sağlanıyor olunmasıdır.

B: Kimola Analytics ekibinden kimsenin izlemediği yayınların içeriğini, algoritma tarafından çıkartılan özetler ile analiz edebiliyoruz. Sonuçta siz de Ranini TV’den bilirsiniz, her bir yayını takip eden birisi olmalı ki sağlıklı bir içerik çıkabilsin. Ben nitelikli işçi gücümden 10 kişiyi tweet ayıklayıp analiz etsin diye oraya ayırırsam o teknolojiyi üreten adam değilim demektir. Orda benim gücüm bunu insan bağımlılığından kurtaran teknolojiyi yazan adam olmak ve benim çalışanlarım o dizileri izlemeden o dizi ile ilgili içerikleri bilebiliyorsa, anlamlı analizler çıkarabiliyorsa ve bunu analiz olarak müşterilerime sağlayabiliyorsa o zaman ben bu işi doğru yapıyorum ve büyük veriyi işliyorum dediğim noktadır.

M: Dünyanın her yerinde Büyük Veri kavramının teknoloji şirketleri ile ilişkilendirilmesinin başlıca sebebi de budur.

Çok güzel anlattınız. Bende taşlar tam olarak yerine oturdu mesela. Peki şu ana kadar sektörden konuştuk, veriyi nasıl topladığınızdan konuştuk. Bunun bir de izleyici ayağı var. İzleyicilerden gelen tepkiler nedir? Nasıl sorular alıyorsunuz? Sizinle etkileşimleri nasıl?
M: Bir önceki akşam yayında olmayan bir televizyon yayınının bizim listelerde ilk 5’e girdiği günler oluyor. Bu da geleneksel ölçümleme yöntemleri ile elde edilmiş sonuçları görmeye alışkın izleyicilerin alıştığı bir durum değil tabii. Bunun nasıl olduğu yönünde sorular alıyoruz.

Evet, Bestem bana da bunu izah etmek durumunda kalmıştı.
B: Medcezir ve Kiraz Mevsimi bunlara güzel örnekler çünkü kanalın izleyicilerle ve izleyicilerin kendi aralarındaki iletişim ve etkileşim çok başarılı.

M: Bizim yaptığımız ölçümlemeler, Sosyal TV’nin doğası gereği, yayın gününden ve saatinden bağımsız olarak gerçekleşiyor. Çünkü bahsettiğimiz gibi bir televizyon yayının saatinde ve gününde ekran başında olabilmek 21. Yüzyıl insanı için artık bir lüks, öte yandan sansürsüz izlemek örneğindeki gibi bunu bir tercih meselesi olduğu durumlar da var.

B: Burada tekrar tekrar seyredenler de var aslına bakarsanız. Hatta bazen görüyoruz hayranlar dizinin internetteki seyredilme oranlarını da paylaşıyor ve bu öyle es geçilebilecek rakamlar değil. Milyonlardan bahsediyoruz ve dijital ortam gibi yeni reklam mecralarına ve yatırımlarına açık bir platform bunun sağlayıcısı olarak karşımıza çıkıyor. Bazen izleyiciler sevdikleri bölümlerden ekran görüntüleri ile capsler ve kolajlar hazırlayabiliyor. Buna sektör açısından bakarsak izleyicilerin çok ciddi bir duygu ve zaman yatırımı yaptığı durumlar söz konusu. Es geçilip kaybedilebilecek bir veri değil, reklam ve pazarlama çerçevesinden bakıldığında. Burada bahsettiğimiz şey sizin kanalınızın sitesinde yayınladığınız bölümlerin arasında aldığınız reklamlardan real-time marketing çalışmalarına kadar çok geniş bir yelpazeyi içine alıyor. Sosyal TV ölçümlerinin sürekli, yayın gününden ve saatinden bağımsız yapılması beraberinde birçok farklı dinamik ve fırsatı da getiriyor.

Dizilere özel olarak hazırladıkları datacard

Peki Tweet sayılarınız ile ilgili soru geliyor mu? Sonuçta açık açık yayınlıyorsunuz...
B: Bunu hem sektörden hem de izleyicilerden soranlar var. “Dün gece dizimiz TT oldu, sizde şu kadar Tweet almış, bu nasıl olur?” şeklinde sorular geliyor. Aslına bakarsanız buradaki dinamikler bizim bir data şirketi oluşumuz ile ilgili. Bilimsel duruşumuzdan kaynaklanan bir bakış açısı ile sisteme giren tweetler çok ciddi filtrelemelerden geçtikten sonra kabul ediliyor. Dolayısı ile TT çalışmaları, spam ve pazarlama içerikli tweetler bu güvenilir veri havuzunun dışında tutulur. Burada sağlanılan sonuçlar Monitoring sonuçlarından her zaman daha az çıkacaktır çünkü bizim buradaki amacımız sağlanan datayı olabildiğince saflaştırabilmek. O gürültüyü ne kadar azaltırsak sizin için o kadar doğru ve verimli bir sonuç sağlayabiliyoruz. Bir data şirketi olarak bizim derdimiz kaç tweet aldığınızı söylemek değil, kaç tane sağlıklı tweet aldığınızı ve bunun analizini söylemek. O yüzden bizim için değerli olan veri gerçek kullanıcılar tarafından üretilen gerçek içerikler. Bir içgörü ve öngörü sağlayacak kadar sağlıklı olan veri de aslında bu veri.

M: Burada övündüğümüz ne kadar çok tweet sayısı verebildiğimiz değil ne kadar saflaştırabildiğimiz.

B: Dizilerin bölüm etiketleri güzel bir örnek aslına bakarsanız. Kimola Labs’de yaptığımız bir araştırmada karşımıza çıkan sonuca göre bir bölüm etiketine üretilen içeriğin %35 ila %45’i dizi ile ilgili içerik iken geri kalanı spam, pazarlama tweetleri, takipçi talepleri ve yaz bazı ajansların TT ve WTT çalışmaları olabiliyor. Bu da ortada çok ciddi bir gürültü olduğunun en iyi örneklerinden biri.

Çok güzel bir sohbetti. Çok teşekkür ederim, yoğun iş trafiği arasında da bana zaman ayırdınız.
M:
Biz teşekkür ederiz.

Bestem son cümleyi kurmadı çünkü Mustafa, Ankara'ya dönmek için yol açıktı ama biz Bestem ile oturup sohbete devam ettik. Dizilerden ve hayattan konuştuk. İnsanın içi ferahlıyor, Mustafa ve Bestem gibi genç, aydınlık insanları tanıyınca ve umutlanıyor gelecek hakkında..
Böyle işte..
R.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER