Filinta: Tam bir prems!

Filinta 35. Bölüm bizi şoktan şoka sokarak bitmişti. Zaharyas gibi bir karakteri kolay kolay feda etmeyeceklerini düşünürsek çözüm için iki seçeneğimiz vardı. Ya uzuuun bir hastane süreci ya da çelik yelek... İkincisini seçtikleri için yapım ekibine ne kadar teşekkür etsek az zira yerli dizilerdeki hastane sahnelerinden bık-dık be karşim…

Çelik yeleğin varlığından Zaharyas nasıl haberdar oldu bilmiyorum ama çok da önemli değil. Önemli olan ve bundan sonra talep ettiğim şey Zaharyas’ı daha çok bağırması. Adam kükredi resmen, ekran başında ben korktum vallahi. Celil’in yanına saplanan bıçak aynı etkiyi vermedi ama kükremesiyle adeta bir Metro-Goldwyn-Mayer aslanı gibiydi. 

Ben işime yaramayan adam sevmiyor..

Süreyya’nın o arabada olmadığını zaten anlamıştık ama sonrası sürpriz oldu. Tuzak var diye kirişi kırmamış bir de üstüne tuzak kurmuş. Zaharyas görse bu maharet karşısında gözleri dolardı. Anita karakterinin cüretkarlığını gerçekten sevdim ama kendi adamının kafasına sıkması bana biraz fazla geldi. O yönü karikatürize edilmiş gibi oldu. Ona da eyvallah diyelim de silah kullanma tarzını acilen geliştirmeli. İkinci sezonunun başından beri Filinta’yı izliyorum ilk defa bu konularda bir olmamışlık hissettim. Başka yapımlarda olsa hiç dillendirmezdim ama Filinta’nın bu konulardaki kusursuzluğu bize de müşkülpesent bir bakış açısına sahip olma lüksünü sağlıyor.

Filinta tayfasının tünel maceralarının en dikkat çekici unsuru ampülü de önce bizim bulduğumuz gerçeğiydi. Edison da bizden araklamış. Foto Abdullah tam bir İsviçreli bilim adamı. İhtiyaç olan her şeyi bulabiliyor. Zaten icatlar da ihtiyaçlardan çıkmıyor mu? Tünel macerasında hafif bir Indiana Jones havası almadım desem yalan olur. Çeşitli tuzaklar, arkadan yuvarlanan teker gibi dev bir taş falan ne bileyim o sahnelere heyecan katacak bir şeyler bekledim ama olmadı.. Bu sefer daha sakin bir yol seçmişler. Canları sağ olsun.

Biliyor musun 001, halımı berbat edeceğin için sana ayrıca kızgınım.

Arkadaşlar güç budur işte! Tek bir notla adam, kendi adamının kafasına sıktırdı. Hükmetmek budur. Bizim atanamayan Vendetta’nın bu kadar hızlı göçeceğini tahmin etmiyordum. Filinta’yı farklı kılan şeylerden biri de tam olarak bu işte. Başka bir yapımda 001 en az üç bölüm daha kaçar veyahut mücadele ederdi ve sonra da minimum 10 dakikalık bir sekansla ölürdü. Filinta bir anda her şeyi bıçak gibi kesebiliyor. 120-130 dakikalık bir işte bunu yapma bonkörlüğünü gösterirsen ben de sana ancak helal olsun derim.

Filinta kapılarına dayandığında Farah’ın Leyla’yı vererek yardım etmesini anlarım. Mustafa çağırdığında gelmeyip kapıyı kapatmasını da anlarım ama o kısacık ve başarısız baskında neden kaçmadığını anlamam mümkün değil. Kapıdan içeriye giden o kısacık zamanda ne değişti de kaçabilecekken kaçmadı? Bu açıdan hikaye seyirciyi ufak bir kasise soktu. Burada Padre’ye de bir çift sözüm var. İnsan bir sevdiğine sahip çıkamaz mı yahu? Bak Mustafa'ya adam tam bir prems. Tek baskınla iki prenses birden kurtardı. Bu Farah’ı kaçıncı kaybedişin? O kadar derin uyursan doğal tabii… Mustafalar içeriye sessizce girmeyi tercih etseler kuyruğundan tutacaklardı Padre bey. Acaba tüm o asabi imajın altında biraz fazla rahat bir insan yatıyor olabilir mi?

Hipokrata da sözüm var ama bıraksam da ölseler mi yaa?..

Bizimkiler operasyondan dönünce ne yapar? Tabii ki sevdiklerinin yanlarına koşarlar. Mustafa gene Leyla’ya kucak dolusu ümitler verdi. Demedi demeyin bu kadar ümidin ardından yarı yolda bırakırsa Leyla, Mustafa’yı çekip alnının çatısından vurabilir. Kimse de niye vurdun demez. Bıçak Ali ise mükemmel sofranın tadını dahi çıkartamadı. Fakat ne yalan söyleyeyim Ali’ye özendim yahu… Bizim evde kuraldır herkes yemeğini tabağına kendisi alır. Ali sadece ne istediğini söylüyor. Bende mi evlensem ne yapsam...

Neyse konu dağıldı. Ne demiştik? Sofranın tadını çıkartamadı zira sefaret basması gerekiyordu. Şahane de bastı. Keyiften benim yağlarım erimişse ilk sezonu izleyenler televizyon karşısında pelte olmuştur. Davut Paşa’nın fırçalarının fanı olacağım galiba. Öyle güzel fırça atıyor ki insanın kabahat işleyesi geliyor. Mustafa ve Ali’ye karşı evlatlarını çok seven ama bir türlü onlarla baş edemeyen bir baba gibi oldu. Kadı Gıyaseddin’in yokluğu dizide büyük bir boşluk yaratabilirdi ama Davut Paşa kendi meşrebince o boşluğu çok güzel doldurdu. 

Bak Mustafa, bu gırtlaktan ne haram lokmalar geçtiii ne haram lokmalar geçti.

Davut Paşa fırçasını kayarken Esat Paşa haberi nihayet ortama bomba gibi düştü. Geçen bölümlerde de “Sherlock musun Mustafa?” diye sormuştum. Artık eminim. Bundan sonra namın Filinta ‘The Sherlock’ Mustafa. Adamların iz bırakarak söylemek istediği tüm mesajları kısa sürede buldu. Bu işin en tepelerden bitirildiğini çözdü. Zaten her şeyden önce koca Osmanlı nazırlığına iki ceset birden sokulması bazı şeyleri anlamak açısından yeter ve artardı. 

Bu sefer yanılan Padişah Hazretleri oldu. Bu işin Boris’i aştığını düşündü ama tam da Boris’in işiydi. Yüce Meclisi kullanarak Esat Paşa belasından kurtuldu, şimdi de...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER