Yüreğim sıkıştı... 
O son sahne neydi öyle! Son sahne neydi? Nasıl yazdınız, nasıl çektiniz, nasıl oynadınız? Emeğinize, yüreğinize sağlık! Hani dilimden düşürmediğim parmak kırma sahnesi var ya, aynı o sahnedeki gibi gerildim, kaldım.

Onur Saylak’ı gerçekten ağzım açık izliyorum. Ruh hali saniyede değişiyor; gözleri bir an aşkla yanarken, bir an nefret saçıyor. Tekin karakteri ilk andan beri düz bir çizgi üzerinde, hiçbir şekilde sapmadan yürüyor ve ben bundan inanılmaz bir keyif alıyorum.

Gönül bir gün patlayacak dedim durdum ve sonunda patladı. Bir ‘oh’ çektim inanın. Çünkü yaşadıkları hiç kolay şeyler olmamasına rağmen bende bir şeyler eksik kalıyordu. Gönül’ün dramına inanabilmem için bir sinir krizi şarttı. Yalnız sinir krizi diye çırpınırken bu kadar güzel bir sahne beklemiyordum. Tekin’in Gönül’ü sakinleştirmeye çalışması, yanında olması sahneyi iyice yükseltti. O öpücük sonrasında Gönül’ün bir şey hissetmeyeceği gün gibi ortadaydı ama bu sahnenin etkisini azalttı mı? Asla.

Ee tabii, taş olsa çatlardı.

İşte Gönül ve Tekin böyle güzel sahneler izletirken, Gönül’ün Yusuf’la beraber olmasını isteyemiyorum. Çünkü Gökçe Bahadır ve Onur Saylak bir araya gelince o sahne uçuyor. Dışarıdan çok güzel bir fotoğraf veriyorlar, o fotoğrafın içine hiç girmesek bir ömür ikisi beraber olsun isterim. Ama işte içeriye girince işler tamamen değişiyor. Aslına bakarsanız Tekin mi, Yusuf mu sorusuna verilecek bir cevabım da yok benim. Çünkü ikisi de bir şekilde Gönül’ün canını acıtıyor/acıtacak.

Çok güzel sahneydi, net!

Tekin, içindeki canavarı ortaya çıkarana kadar kusursuz bir adam portresi çiziyordu, bunu hep söylüyorum. Fakat yaptıklarını gördükten sonra Tekin’e hiçbir şey olmamış gibi şans vermek, nereden baksan mantıksız. Tekin tek bir hata yapmadı, her karşılaşmada hatalar zincirine bir yenisini ekledi. Eklemeye de devam edecek. Ee nasıl güvenebiliriz Tekin’e?

Tekin güven vermiyor ama Yusuf da ondan çok farklı değil. Yusuf’ta rahatsız edici bir şeyler var. Ve bu rahatsızlığı Gönül, Kürşat’ın kızı olmasaydı da hissedecektim. Çünkü adam hala kara kutu! Gönül için silahı bırakması, ona zarar vermemek için uzaklaşmak istemesi onu bir adım öne çıkarsa da hala güven vermiyor. Birini seçmek zorunda kalsam, henüz fiziksel bir zarar vermemesinden ötürü Yusuf’u seçerim ama yine de bu ona güvendiğim anlamına gelmez. Bu konuda çok karışığım sevgili okur, çok.

Normalde yazımı bitirmeden fragmanı izlemiyorum. Ama bölüm finalinin şokuyla kanalı değiştiremedim, izlemek zorunda kaldım. ‘O nasıl bir fragman!’ tepkisini gösterdim ve iyice gerildim. Gelecek bölümde ortalık iyice karışacak, Yusuf’un babası da hikayeye dahil olacak. Fakat bir hafta nasıl geçecek, işte onu bilemiyorum.

Bölümün ilk yarısında sıkılsam da ikinci yarısında kat kat keyif aldım. Hele hele son sahne harikaydı! Emeği geçen herkese teşekkürler, umarım yarın reyting listesinde de güzel bir yer buluruz.

Siz Hatırla Gönül’ün 4.bölümüyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Yazın, konuşalım, tartışalım.

Haftaya görüşmek dileğiyle… 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER