Güllerin Savaşı’nın
şu anki durumunu göz önüne aldığımda dizinin komedi ya da eğlence sekansını
Gülfem ile Cücü karşılıyor. Eğer diğer dizileri görmezden gelecek olursam
sahneler fena değil. (Gerçi her zamanki gibi sahneyi Canan Ergüder kurtarıyor o
da ayrı bir konu.) Diğer dizilerdeki birbirini tamamlayan partnerlere baktığımda
ise Gülfem-Cücü sahneleri, örnek verecek olursam Kiralık Aşk dizisindeki Neriman-Koray ikilisinin çakması
niteliğinde gözüme batıyor. “Keşke” diziye renk katmak adına diğer dizilerin
alt yapısı sağlam unsurlarına özenileceğine; Melis Civelek ve Sırma Yanık
Hanımefendilerin kendilerine özgü partnerler yaratarak, karakterlerin
paslaşmalarını sağlamaları daha işime gelirdi. Mademki böyle bir algıya yer
açacaklardı, o zaman rakip kanalların işleriyle kıyaslanacaklarını da göze
alacaklardı. Bilmiyorum, bu algıdan sadece ben mi rahatsız oldum? Hayır, öyle
ise bunu bilmek isterim.
Thai masajı daha iyi diyorlar. Ondan mı yaptırsak?
Bir küçücük aslancık varmış, kırlarda ko.. ko.. koşar oynarmış!
Bundan haftalar önce Güllerin Savaşı karşımıza yeni
karakterini çıkardı. Aslan Kral! Beş ya da altı hafta boyunca dizinin
gidişatını ve akışını önemli ölçüde etkileyecek olan bu karakterin henüz bebek
adımlarıyla bile bizlere getirildiğini göremedim. Hoş, görsem bile Kenan
Ece’nin oyununa bir türlü inanamadım. Aslan Kral, yani Tibet Yalçın karakteri
(karakter diyorum çünkü bu tanımlamaya göre dizinin akışı itibariyle karakter
olması gerekir) varlığını hissettiremiyor. Böyle bir karakterin, bizi
inandırabilmesi adına, alt yapısının ve oyunculuk gücünün yüksek olması
gerekir. Kısacası tutunacak bir dalımız olmalı. Aslan Kral’a inanabilmek için
birkaç hafta daha bekleyeceğim. Şayet yine hiçbir atak ve inandırıcılık olmazsa;
feriştahı gelse kimse bana karakterin varlığını kanıtlayamaz. Kimse kusura
bakmasın!
Skandal dediğin Kraliyet ailesininki gibi olmalı.
Vurur yüze ifadesi, asansör çarpar bi' tanesi.
Gülfem’in hayatını altüst eden kadın kardeşi çıktı! Şaka gibi. Gülfem’in
yerine kendinizi koyabilir misiniz? Can düşmanınız, sevdiğiniz herkesi
elinizden alan kadını kardeşiniz olarak kabul edebilir misiniz? En acısı da şu
ki; Gülfem’in, biyolojik babasının ölümünde parmağı olması! Gülfem duyduklarından sonra
büyük bir şoka girecektir. Tabii ki ilk boğazına yapışacağı kişi annesi Halide
olacaktır. Gülfem’in bu kardeşlik hikâyesini sindirmesi ve sindirdikten sonra
hazmetmesi zor olacak. Bu konu yenilir yutulur cinsten değil. Gülfem'in skandallarla dolu hayatına gün geçmiyor ki bir yenisi eklensin. Annesinin hizmetçi olduğunu öğrenen "magazin dünyası" Gülfem'i rahat bırakmazken, şimdi de biyolojik babasının evlerindeki bahçıvan çıkması ekmeklerine yağ sürülecek cinsten. Eh, zamanında da Gülfem Gülru'ya az bahçıvan kızı muamelesi yapmadı. Gülfem'in yerinde ben olsaydım bileklerimi dikine keserdim. Zira bu skandaldan sonra kapanmayacak çok yarası olacak. O değil de otomatikman Mesude, Yonca ve Çiçek de Gülfem'in baba tarafından kardeşi oluyor değil mi? Yonca'nın bunu duyduğundaki tepkisini ve sevincini şimdiden tahmin edebiliyorum. Ah Gülfem, çekilecek çilen varmış.
Savaş şimdi başlıyor! Uzun
zaman sonra Güllerin Savaşı’nda az gereksiz, net sahneler izledik. Sıkılmadım,
yer yer eğlendim ve sahnelere kendimi kaptırdım. Son zamanlarda genellikle
diziyi dinleyerek yazar olmuştum. Bu bölümün boşa çıkmaması beni sevindirdi.
Umarım bundan sonra da böyle devam eder. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür
ederiz. 57. bölümde görüşmek üzere…
Mortissa