Bir haftalık aranın ardından Filinta yine fişşşek gibi karşımıza çıktı. Daha önce söyledim mi hatırlamıyorum ama adeta aşık olduğum bazı yabancı dizileri dahi izlerken gözüm ara ara saate takılır. Filinta’yı izlerken de gözüm saate takılıyor ama iki bakış arasındaki fark yarım saati buluyor. Fişşşek gibi benzetmesini boşuna yapmıyoruz yani.
Burnunun üstüne kafa yemek çok fenadır çok! Nerden bildiğimi sormayın lütfen. Maruf’un Mustafa'yı iki hareketle yere çöktürmesi kuşkusuz Mustafa’nın bir anlık boşluğuydu ama sonradan Maruf’un bu kadar yetersiz kalacağını hiç tahmin etmezdim. Kusura bakma Maruf. Sende hiç iş yokmuş. Mustafa resmen keyfine göre adam dövdü. Padre’nin performansını izlediğimizde “Mustafa ne yapacak?” diye sormuştum ama Maruf’dan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki “Şimdi Padre düşünsün!”
Sonra işte Davut Paşa dedim Büyük Britanya'nın sizin gibi vasat adamlara ihtiyacı yoktur dedim.
Alman-İngiliz ortaklığı hayli ilgimi çekti doğrusu. Bankacılık kadar petrol de işin içine girecekmiş gibi görünüyor. Osmanlı dönemi petrolleri ve onda gözleri olanlar konusu Dracula dizisinde de işlenmişti. Fantastik bir bakış açısı görmek isterseniz tavsiye ederim. Neft konusu Boris’e uzanır mı çok merak ediyorum. Zira o böyle bir fırsatı, 100 yıl akacak çılgın bir gelir kaynağını ele geçirmek için her şeyi yapar.
Bakın Süreyya’ya bir şey olursa bu gezegeni yakarım! Tamam fazla oldu. Belki bu gezegeni yakamam ama en azından kanalı değiştirebilirim. Neyseki Bıçak Ali var yahu… Lavantalı adamın izini iyi sürdü ama daha bölüm boyunca bu işten hiç bahsedilmedi. Bu lavantanın kokusu gelecek bölümlerde de tütecek galiba…
Göztepe yenilince kendimden bile nefret ediyorum.
Hem Maruf olayı hem sözünün çiğnenmesi Padre’ye epey dokundu. Ne yeminler, ne yeminler… Kılıcını Mustafa’nın kanına bulayacakmış. O değil, adam tam terörist çıktı. Kahvehane patlatmak ne yahu? Vallahi içim acıdı. Böyle kaypak yöntemler her zaman sinirlerimi bozmuştur. Bu gidişle Padre beni hasta edecek. Bir ısınıyorum, bir soğuyorum, bir ısınıyorum, bir soğuyorum…
Ömrü hayatımda ben bu kadar güzel dayak yiyen bir adam görmedim. Vallahi onu döverlerken eriyorum. Hani bir kinim de yok ama ne yapayım hoşuma gidiyor. Te o zamanlardan boks işinde deli paralar dönmeye başlamış. Mecid bir kurnazlık yapmak istedi ama sanırım o da Garbis’in bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordu. Vallahi ağzım açık seyrettim.
Ben zaten RaniniTv okumuyorum...
Filinta bu kadar yetenekli adamları nerden buluyor? Hem iyi oyuncu hem de vücuduna çok hakim. Geçen sezonu izlemiş olanlar pek şaşırmamıştır ama ne yalan söyleyeyim ben Garbis’den etkilendim. Artık dayak yemesini beklediğim kadar atmasını da bekleyeceğim. Aynı zamanda daha sahne bitmeden Mecid’in babasından gerekli dersleri de aldık. Bahis kötüdür. İddaa oynamıyoruz arkadaşlar. En azından ikinci liglere oynamıyoruz zira çok sürpriz oluyor.
Padişah’ın Davutpaşa’ya su ikram etmesi güzel bir sahne olarak yorumlanabilir ama bence gereksiz bir sahneydi. Biz zaten Padişah’ın ne kadar mütevazı olduğunu hareketlerinden anlıyorduk. Üstüne bir de kör göze parmak sokar gibi göstermek olmadı. Bunun yanında Davut Paşa bir de faytonda Padişah’ı yorumlayınca vallahi pes artık dedim. Davut Paşa gel bölüm yorumunu da sen yaz bari. Resmen işimi elimden alıyorsun yaa… Koskoca paşaya yakışıyor mu hiç? Ben istihbarat topluyor muyum?
Yüce Efendi Boris’e öldürüleceğini söylediğinde evrende Boris’den sonraki en şaşkın kişi muhtemelen bir hanım izleyiciydi ama doğruya doğru ben de çok şaşırdım. Zamanında...