- Zeki ama çalışmıyor beyfendi. + Çalışmaz tabii işi gücü haytalık, atlayıp zıplamak!

Kurtlar Vadisi’nde Aslan Akbey “iki kişinin bildiği sır değildir” derken doğru söylüyormuş. Alman Sefiri’nin Yüceler Meclisi üyesi olması çok güzel bir sürprizdi. Sonra Almanya sanayileşmede geç kaldı deniyor. Nasıl geç kalmasın? Dışarıdaki adamlar Yüceler Meclisi'ne çalışıyor. 

Eş zamanlı olarak okul rezaletinin haberi de gelince iyi bir iş adamı olan Boris krizi yine fırsata dönüştürdü. İki dakikada öyle bir plan yaptı ki kanım dondu. Değil Osmanlı, yedi düvel nasıl dayansın bu planlara be kardeşim? Üstelik Boris’in son bakışlarına bakılırsa apayrı bir planı daha var. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Yüce Efendi’nin anlattığı ağaç ve balta hikayesini ben de çok severim. 

Yüce Efendi'nin devşirme konusunda yaptığı “savunma”dan sonra seyirci ne düşündü gerçekten merak ediyorum. Adamlar bizim yöntemimizi bize karşı kullanıyorlar. Biz yapınca iyi, onlar yapınca kötü görüyoruz. Vallahi zor bir hesaplaşma. Üstelik tek millet ideaları da (şimdi bana çürük domates falan fırlatacaksınız ama) ne yazık ki gayet mantıklı. Zira tıbben resmen doğrulandı ki biyolojik olarak “ırk” diye bir şey yok. Birbirimizden farklı değiliz. Sadece kültürel koşullar bizi farklılaştırıyor. O kültürleri de yine biz ortaya çıkartıyoruz. Yüceler Meclisi’ne nereden kayıt oluyorduk?

Hem çamaşırlarımı da yıkar. Baksana pantolonumun haline..

Demedi demeyin bu Leyla bizim ciğerimizi söker. Mustafa’ya o kadar kızıyorum ki hani dayak yemeyeceğimi bilsem kesin uçarım. Bu bölüm de kıza bir ton umut verdi. Leyla deli üzülecek ve bu da bizi çok üzecek. Fakat o çeşme sahnesi müthişti. Yüzünü yıkadıktan sonra havluyu alırkenki tutumu ve bakışı aslında Leyla’ya karşı nasıl da bomboş olduğunu bir kez daha bize gösterdi. Farah’a bile ayrı bi güzel bakmıştı. Mustafa girme şu kızın günahına Mustafa!! 

Her şeyden habersiz garibim Leyla hala herkese yetişmeye çalışıyor. Bu nasıl bir eğitimdir ki tıptan, kimyaya, oradan psikiyatriye kadar her şeyi kapsıyor. Farah'ı çözmeye kalktı. Bir bölümde de çözdü. Hızlı servis diye buna derim. Tamam bir bölümlük bir şefkat taktiği ile Farah'ı çözmek çok sağlam bir hikaye değildi ama Farah'ın Celal ile yaşadıklarını gördüğümüz sahne gerçekten muazzamdı. 

Adam o kadar aksiyon sahnesi çekti tebrik etmedim ama ayna sahnesi için Osman Kaya’yı gerçekten tebrik ederim. Genelde bu tür dönmeli sahneleri izlerken midemiz bulanıyor. Daha önce bir yerli dizide hiç beceremediklerini görmüştüm. Filinta’da muazzam olmuş. Bir o kadar da dokunaklıydı. Celal- Farah ilişkisi sandığımızdan çok daha kuvvetli bir bağmış ve tek taraflı değilmiş. Tamam belki aşk tek taraflı ama bağ kesinlikle çift taraflı ve çok kuvvetli. Tam da bu yüzden Farah’ın çözülse de kardeşlerini satmamasına kim kızabilir ki? En az kendisine acıdığı kadar kardeşlerine de acıyor.

Orta Dünya diye bir yerden geliyormuş bu yüzük. Takınca seni ele geçiriyormuş falan. Cücenin birinin elinden aldım. 

Bölüm boyunca bir okul arayıp durduk yine işi Bekri çözdü. Abdullah son zamanlarda hep sonradan yetişiyor. Performansında bir gerileme görüyorum. Aklı nerede acaba? Filinta’nın senaryo ekibi mantıklı bir şekilde bir olayın tüm aktörlerini final anında buluşturma işini çok iyi yapıyorlar. Şimdi, İngilizlerin yeni gelen ama belli ki sizin daha önceden gördüğünüz adamı ve Mustafalar aynı tuzağın içine birlikte daldılar. Silahlar çekildi ve artık herkes namlunun ucunda... Bir sahnede o kadar silah çekiliyorsa mutlaka bir çatışma çıkacaktır ama açık konuşayım ben o sahneyi pek merak etmiyorum.

Benim merak ettiğim, Padişah’dan aldığı emirle Davut Paşa’nın İngilizlere nasıl yaklaşacağı? Sör Henry elinde kalmasa bari… Benim merak ettiğim Süreyya’nın peşindeki lavantalı kimdi ve Süreyya Ali’den ne saklıyor? Benim merak ettiğim, Bekri her zaman böyle mübarek bir adam mıydı yoksa sonradan mı oldu? Ayağının tabanına sağlık Bekriciğim. Şiddet yanlısı biri değilim ama sen vurdukça benim içim serinledi. 

Son olarak, o kadar özenli dizi çekiyorlar ki yapım ekibini işlerine olan saygılarından dolayı gerçekten kutluyorum. Fakat devir o devir olsa dahi Arnavutköy gibi bir yerdeki okulun önünde öyle açık arazi olur mu Allah aşkına? Belki bir saniye dahi görmedik ama olmaz azizim olmaz. Ha bölüm çok güzel oldu o ayrı. Son+3, Bekri’yi ve arkadaşlarını daha farklı kılıklarda da görmek istiyoruz lütfen. Papaz kıyafetleri içindeki halleri aklıma geldikçe hala gülüyorum.

Haftaya görüşürüz...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER