21. yüzyılda süper kahraman olmak

Bilen bilir, bilmeyenler için de hemen izah edeyim. Bilim kurgu, dram ve gizem (ya da gerilim) üçlemesi benim için favori bir üçlemedir. Bayılırım bu türlerin bir araya geldiği dizilere. Yakın tarihten örnek vermek gerekirse, üç sezon nefesimi tutup Under the Dome izledim, ranini.tv bünyesinde severek de yorumladım. Bu yazımı esir alan diğer bir üçleme örneği Sense8 oldu ki ilk sezonuyla favori dizilerim arasında yerini aldı. Geç olsun güç olmasın diyerek şimdi de bu üçlemenin başka bir sağlam yapımı olan The 100’ı izlemeye başladım, yakınlarıma da izleyin diye baskı uyguluyorum. İyi midir kötü müdür kararını vermek bana düşmez ama böyle pis bir huyum var: Severek takip ettiğim işleri hele de bilim kurgu, dram ve gizem türlerini bir araya getiriyorsa, zorla arkadaşlarıma izletirim.


Seni anan FBI ajanı ol diye doğurmuş canım...

Şimdi gelelim konumuza. Sizi bilmem ama yaz sonunda Limitless hikayesinin televizyona uyarlanacağını öğrendiğimde çocuklar gibi havalara uçtum. Hemen gözümün önüne Bradley Cooper geldi. Şahsen aktör olarak kendisini çok başarılı bulurum. Yine bilim kurgu, gizem ve gerilim türlerinin bir araya geldiği bu filmin bende ayrı bir yeri vardır. Henüz dizinin yayın tarihini bile belli olmadan, ben tabii boş durur muyum hemen başladım eşe dosta “Kesin izleyin.” ısrarlarına. Daha bir dur değil mi, kadro belli olsun... Neyse ki Jake McDorman, Jennifer Carpenter ve Hill Harper isimleri beni hayal kırıklığına uğratmadı. Dexter’ın ağzı bozuk polis memuru Debra Morgan olarak hatırlayacağınız Jennifer Carpenter zaten candır. Limitless’da da karşımıza yine full karizma FBI ajanı olarak çıkıyor.


Kimse Bradley Cooper hiç yok demedi ki...
 
Geçtiğimiz Cuma akşamı pilot bölümüyle Fox Crime ekranlarında Türk izleyicilerle buluşan Limitless bu sezon adından çokça söz ettireceğe benziyor. Benim ise zaten canıma minnet; NZT hikayesine bayılıyorum. Diziyi izlemek için Bradley Cooper’lı Limitless filmini izlemiş olmanız hiç mi hiç gerekmiyor. Çünkü bu dizi bir devam yapımı değil. Aksine dizinin yaratıcısı Craig Sweeny sağ olsun, daha pilot bölümüyle dizinin filmin gölgesinde kalmayacağını açıkça belli etti.
 

Brian'dan resmen sempatiklik akıyor.

Pilot bölümünün ilk sahnesi yaldır yaldır ortalıkta koşuşan hoş bir adam ile açılıyor. Kim mi bu adam? Brian Finch. Shameless ve Manhattan Love Story gibi televizyon dizilerinden tanıdığımız Jake McDorman tarafından canlandırılan Brian Finch, hayatın bir yerinde kaybolmuş sıradan bir adam. Ünlü bir rock yıldızı olma hayaliyle 28 yaşına kadar elle tutulur bir meslek edinemeyen Brian’ın dünyası eski arkadaşı Eli’dan aldığı küçük bir hap sayesinde tamamen değişiyor. Biz bu hapa NZT-48 diyoruz. Zihin açıcı hap olarak tanımlayabileceğimiz NZT-48, 12 saat boyunca kişinin beyin kapasitesini %100 olarak kullanmasını sağlıyor. Brian’ın üzerindeki etkilerini ise daha ilk 10 dakikada görüyoruz. Bulduğu geçici işte harikalar yaratan Brian’ın daha sonra şehir meydanında elektro gitarla solo atması beni benden aldı. Öte yandan, Brian oldukça şefkatli bir evlat. NZT ile gelen hünerlerini sadece kendisi için çarçur etmiyor, hastalığı teşhis edilemeyen babasına hapın etkisinin sürdüğü son dakikalara kadar yardım etmeye çalışıyor. NZT kullanan arkadaşının ve onun iş arkadaşının cesetlerini bulan Brian’ın FBI ile yolunun kesişmesi de tam olarak burada başlıyor. FBI, NZT hakkında az ama öz bir şekilde bilgi sahibi. Bu cinayet soruşturmasında görevli FBI ajanları Rebecca Harris (Jennifer Carpenter) ve Spellman Boyle (Hill Harper) haliyle Brian’ın peşine düşüyor. Brian ise bu sırada NZT’nin kafasını çözmekle meşgul. Daha ilk bölümden Brian ve Rebecca arasındaki iletişimi ne kadar sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Muhtemelen sezon sonuna kadar “Ölümüne kankayız!” moduna gireceklerini tahmin ediyorum.
 

Adamın dibi oluyor kendisi.

Pilot bölümün sürprizi ise filmin ana karakteri ve dizinin yapımcısı olan Bradley Cooper. Senatör ve başkan adayı olarak karşımıza çıkan Eddie Morra, şıp diye Brian’ı NZT’nin yan etkilerinden kurtarıyor. Ama tabii ki sevabına değil. Bu devirde kim kime karşılıksız iyilik yapmış ki zaten... Yine de tombiş Bradley Cooper’ın o konuşması beni bile NZT kullanmaya ikna edebilir gibi geldi. Tabii Brian o son hapı masum olduğunu kanıtlamak için kullanmak zorunda kalıyor.
 
Velhasılıkelam, Limitless’ın pilot bölümü oldukça tatmin ediciydi. Ensesinde Eddie Morra gibi bir adam olmasına rağmen FBI için çalışmaya başlayacak Brian’ın NZT’den vazgeçmesi şimdilik pek mümkün görünmüyor. Babasının hayatını kurtarması ise cabası. Konu babalardan açılmışken Rebecca’nın babasının ölmeden önce NZT kullandığına inanması ve bu inancından dolayı Brian ile aşırı ilgilenmesini oldukça normal karşılamak gerekiyor. Çocukluğumdan beri en sevdiğim süper kahraman olan Spider-Man alınmasın ama Brian Finch 21. yüzyılın süper kahramanı olmaya aday. Küçücük bir hap nelere kadir, değil mi?
 

Haftaya görüşmek üzere...


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER