Altına renkli taş koymadık diye mi bu tripler?...

...Türk polisine enselenmemeyi öğren. Üstüne üstlük Polat'ın hastanesinden hasta kaçırmaya kalkınca yürek yediğini sandım ama yememiş. Plan yaptım derken Asya’ya talimat vermeyi kastediyormuş. Adam haklı. En iyi plan en basit plandır. Ayrıca ölü balığa isim koymak nasıl bir psikopatlıktır aklım almadı. Gölge bu konuda resmen yeni bir level açtı. Bu hallerini seviyor muyuz? Hastasıyız! Hoş balık ölü mü emin de değilim. Benim bildiğim balık ölünce su üstünde yan yatar. Bu dibe çökmüş yeme bile duyarsızdı. Yine de balıkta Gölge'ye trip atacak yürek olduğunu düşünmediğim için ölmüş kabul ediyorum.

Diskin içindekileri görür de yerinde durur mu? Operasyonlar başladı. Vallahi iyi ki de başladı. Yanında Erhan’ı görünce başta biraz canım sıkılmadı değil. Geçen sene sonu da Erhan’ı denemişlerdi ama “kapıda bekle Erhan”, “girişte dur Erhan” tarzı olduğu için tutmamıştı. Benzer sahneler geleceğini düşündüm ama her geçen saniye beklenmedik şekilde neşem arttı.

Koltuk göründüğünden daha rahatmış ben de şaşırdım valla..

Polat’ın ihtiyar adamın mekanına girişi, yukarı çıkışı “çekil ki silahım belimde dursun” repliği bizler için hep özlenen Vadi’den esintilerdi. Hele “seni hastanede keserim organlarını insanlara dağıtırım” repliğini duyduğumda sene bir anda 2003 oldu. Soluma baktım Hasan Şaş taç çizgisinde anlamsız çalımlar atıyordu. Nostalji esintileri derdik ama resmen o döneme döndük. Şikayetçi miyiz? Asla!

Sonrasında Erhan ve Cahit listedeki evlere davet götürdü ki özellikle Erhan’ın gül hareketine çok güldüm. Formda bir Erhan bu dizi için çok değerli. Davete icabet edenlere Polat bir racon daha kesti ki herhalde Vadi’nin ilk sezonlarına hayran olan izleyiciye bir an bu kadarı doz aşımı olacak diye korktum. Polat’da artık nasıl bir karizma varsa adamlarının çoğunu kaybetmiş olsa dahi biri bile efelenemedi. Yine de Polat birkaçının evine gidecektir.

Anlatsana biraz neden deri?..

Asya hakikaten karakter olarak kötü biri yaa… Ondaki bencillik, her şeyin en iyisine doğuştan layık olduğunu düşünen ergenlerde bile yok. Aslında bencillik tam olarak doğru bir niteleme mi bilemiyorum. Sadece kendi grubuna karşı merhametli. Geri kalan her şey önemsiz. En ufak duraksamadan vericiyi almaya gitti ve yerine ulaştırdı. Hani Scarface filminde Tony Montana’nın bile yabancı birine karşı merhamet gösterebileceğini görmüştük. Asya onu da solladı. Pes…

Hastaneden çıkarken Öktem Hoca ile karşılaşmaları nihayet Asya hakkında bazı cevaplar almamızı sağladı. Aslan Akbey ile bağlantılıymış. İhtiyarlarla organik bir bağlantısı olduğu fikri burada eleniyor. O bıçak nasıl eline geçti ve değerini nereden biliyor gibi soruların cevapları için anlaşılan biraz daha bekleyeceğiz. Ölünün ardından kötü konuşulmaz ama meğer sen ne pis bir adammışsın Aslan Amca yaa… Cenazenin üstünden yıllar geçti hala karşımıza senin çevirdiğin dolaplar çıkıyor. 

Bu adamlara karşı gelsem beni de öldürürler ama Kenan'ı satsam bir çocuk daha yapabilirim. Evet evet...

Fehmi-Yusuf arasında yaşanacak kırılmanın bu kadar erken olması keyfime keyif kattı doğrusu. Top çevirmeyecekler artık. Yusuf sorusunu sordu ve Fehmi “ailesi ve gücü için gerekirse ondan da vazgeçebileceğini” söyledi. Şok oldum. Fehmi’den hiç beklemezdim bunu. Yusuf da kartları açtı. "Güvendiğin adamlar oğlunu öldürmeye kalktı..” Hadi sana kolay gelsiiiin… Bu demir leblebiyi yut yutabilirsen… Mete de Mr. Smith’le bir olup Yusuf’un kalemini kırdı ama onlar daha önce de kırmıştı. Beceremiyorlar bu işi. Anca rüzgar yapıyorlar. Fakat Fehmi’nin tepkisi önemli. Gelecek bölümlere ilişkin şimdilik en çok bu konuyu merak ediyorum.

Gölge’nin en çok kıymet verdiği bürokratın adresini bulma yöntemleri yine çok keyifliydi. Cahit ve Erhan’ın kimyası tutuyor. Açıkçası Erhan Abdülhey’le bile böyle güzel paslaşamıyordu. Bu ikili benim için tamamdır. Her sahnelerini ilgiyle izlerim. 

Mekanın adresini ele geçirir geçirmez baskına gittiler ki aksi düşünülemezdi zaten. Vadi reflekslerinden alışık olmadığımız şey ise Gölge ve Ariel’in de mekanda olmasıydı. Vallahi Polat, Cahit, Erhan üçü de posterlik pozlar vererek mekana daldılar. Gölge kalmakta ısrarcı, Polat kapıyı bile açtı. Çok can alıcı bir yerde bitti ve bu sezon ilk defa bir hafta nasıl geçecek diye düşünüyorum. Oh bee dünya varmış!

Kurtlar Vadisi Pusu 268. bölüm en heyecanlı yerinde böylece bitti. İlk bölüm dahil sezonun en iyi ve en özenilmiş bölümünü izledik. Dizi teknik olarak gerçekten vites yükseltmiş gibiydi ama esas sıçrama senaryoda olmuş. Kaç haftadır bu senaristlerin aklı neredeymiş bilmiyorum. Çok bariz bir fark var. Senarist değişikliği olsa duyardık ama öyle bir şey de yok. 

Fotoğraftaki puslu kısım gittikçe netleşecek...

Öyleyse adamın aklına şu soru geliyor, “geçen bölümleri yazanlar bu adamlarsa bu bölümü yazanlar kim?” Eskiden iki bölümlük konuyu 10 bölüme uzatan bir Vadi varken birden bire işlediği konularda patır patır ilerleyen bir Vadi çıktı karşımıza. Ayrıca üçüncü adam olarak görünen o ki Erhan’ı seçmeleri de çok doğru bir tercih olmuş. Erhan’ın neler yapabileceğini biliyoruz ve Vadi seyircisi böyle bir karakteri gerçekten özledi. Senaryo biraz Erhan’a doğru kayınca kaç yerde yüzümüz güldü. Bu muazzam bir başarı. Tutmuş bir aşı varken yenisini denememek çok akıllıca.

Ayrıca yapım ne yapar, ne eder bilmem ama senaryo ekibinin şu bölümdeki performansını genele yaymalarını sağlamalı. İşte o zaman Kurtlar Vadisi Pusu tüm görkemiyle yine yumruğunu masaya vurur ki ilk yumruk geldi bile. 

Bir hafta nasıl geçecek bilmiyorum ama haftaya görüşürüz :)

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER