Aşk Yeniden 25.bölümüyle birlikte, ilk sezonundaki başarısının temelini oluşturan ve izleyicilerinin diziyi bu kadar çok benimsemesini de sağlamış olan formüle, tam anlamıyla geri döndü. Neydi o formül? Komedi-Romantizm-Dram üçlüsünün tam da bu sıra yoğunluğunu izleyerek, dozunda ve yerinde kullanılmasıydı.. Son iki haftadır zaten ufak ufak ayak seslerini duyuyorduk, ama dün gece "Darbeli Haydar" etrafında dönen epizodik bir bölümle, adeta yeri göğü inletti Aşk Yeniden ailesi..
"Allah'ın kezbanı, geç şu arabaya!"Türkan hikayesinin bölüm içinde kendine ait bir giriş, gelişme ve sonuç kısmı olduğu için, o konuda fazla yorum yapmaya gerek yok. Ancak Türkan'ın karakterini kim kurguladı ve repliklerini kim yazdı diye merak etmiyor da değilim. Fatih'in dediği kadar var gerçekten, kız tam bir geri zekalı portresi olarak, çok başarılı bir şekilde gözlem edilerek çizilmiş. İşin asıl acı yanı ise, etrafımızda bu tarz şımarık ve sığ tiplerin yüz binlercesinin birden var olduğunu bilerek yaşamak zorunda olmamız..
Kayıp ilanı: Kendisini görenlerin insaniyet namına haber vermemesi rica olunur..
"Anneciğim, siz Alzheimer mı oldunuz yoksa?"
Hep diyordum ya, Mukaddes'e haddini bildirmesi gereken biri varsa, o da Gülsüm Hanım olmalıdır diye. Düşüncelerim sonunda karşılığını buldu ama vallahi bu kadarını ben bile beklemiyordum, bildiğin şamarı indirdi eski toprak. Ama yeminle üzerimdeki ölü toprağını da attım resmen. Çünkü Mukaddes'in takındığı tavırlar artık ciddi manada terbiyesizlik sınırlarını zorluyordu ve benim için katlanılması son derece güç oluyordu onu izlemek..
Ha bu sille onu kendine getirir mi? Keşke getirse ama pek sanmıyorum, sonuçta Mukaddes böyle biri, bu yaştan sonra da kendi kendine değişmesini beklemek sadece akıntıya karşı kürek çekmek olur.. Mukaddes'i sadece tek bir durum olmadığı biri gibi davranmaya zorlayabilir. Ne mi? Fehmi'nin, Mukaddes'ten illallah edip, onu terk etmesi ya da ayrılmak istediğini söylemesi.. Bu arada Fatih ve Zeynep'in düğün fotoğrafının yine Mukaddes tarafından sabotaja uğraması da son derece yerinde bir karardı onu da belirtmek isterim, gerçi bence bu olay daha ilk evi terk ettikleri gün yaşanmalıydı ama geç olsun güç olmasın..
"Selin, sen beni sevmiyor musun?"
Ah be Orhan, hep yanlış yerden bakıyorsun hayata be evladım, olayın sevgiyle ne alakası var.. Selin söylediklerinde de takındığı tavırda da sonuna kadar haklı. Hatta öyle ki dizinin başından beri Fatih dışında herhangi bir karakterin yaptığı bütün bir konuşmanın, baştan sona haklılık içerdiği ilk an olabilir o masada Selin'den duydukların. Senin etin-budun ne ki evlenelim diyorsun? Ayrıca insan biraz düşünceli olur, Selin'in durumu ortada, kız çaktırmasa da üzülüyor ailesi ile düştüğü durum dolayısıyla. Yeri miydi dayının gazına gelmenin.. Bir parça empati istiyorum, fazlasını değil..
Zeynep bu yüzden az daha Fatih'i kaybediyordu, kaç kere direkten döndü, aynı hataları sen yapma bari.. Zeynep demişken, onun geçirdiği değişimlerden de bahsetmemek olmaz..