Yanlış anladınız biz sadece arkadaşız.
Eylül için fedakar biri demiştim ya ben bir yerlerde. Fedakarlık iyi, güzel, hoş ama arkasına sığınmadıkça. Eylül annesi için Serkan’dan vazgeçti, eyvallah. Ama bu kadar rezil bir açıklama yapmak zorunda mı? Hadi yaptın o zaman Serkan'ın söylediklerine kızmaya ne hakkın var? Serkan'ı yaralayan sen, söylediklerine alınan; gücenen yine sen… Olmadı Eylül olmadı maalesef bizımla diılsınn. Gerçekleri öğrenen Serkan’dan bir atak bekliyordum ben. Ama kızlar yurdunu basıp, Neriman Hanım'ı peşine takıp avaz avaz ilan-ı aşk edeceğini de düşünmemiştim hani. Bir de o sahnede Hedoş’a çok güldüm. Canım ya nasıl bağırdı öyle “Yurda erkek girdi odalarınıza.” diye duyanda yurda elinde silah olan biri girdi sanır. O kadar ciddiydi. Eylül'e ne kadar kızsam da aralarındaki küslüğün uzamamasına sevindim. Yanlış anlaşılmaları, küslükleri uzatmayan senarist candır can. Ama bu durum aileler için geçerli değil onlar mümkünse sürünsün biraz. Bir de Kemal’in yaptığı pislik var tabii. Nereden bulduysa uyuşturucu paketini Serkan'ın cebine sıkıştırıverdi. Serkan pakete dokundu mu tam göremedim ama dokunmadıysa sorun yok zaten. Parmak izi sonucuyla aklanır. İnşallah Kemal’in parmak izini bulurlar da atarlar içeri.


Havalı araçlar yarı yolda bıraktı galiba?

İlkokul çağlarında sınıfımızda bir arkadaşımız vardı. Aynı Arda gibi tekerlekli sandalyesi vardı. Sınıf öğretmenimiz, arkadaşımız gelmeden konuşmuştu bizimle. Bunun dalga geçilecek bir şey olmadığını öyle güzel anlatmıştı ki birimizin aklından bile geçmemişti dalga geçmek. Çocukların kendiliğinden böyle bir durumu anlamaları beklenemez. Anlatmak ama bunu zamanında yapmak gerek. Diğer sınıflardan arkadaşlar dalga geçmeye çalıştığı zaman küçücük boyumuzla efelenirdik hepsine. Şüphesiz, öğretmenimiz konuşmasaydı bizler de diğerleri gibi dalga geçmeye kalkacaktık. Benim hocam da Toprak gibiydi yani. Eğitim ailede başlasa da öğretmenin etkisi küçümsenemez. 16 yaşında birine ise bunu sadece konuşarak anlatmak çok zordur. O yüzden neler yaşadığını göstermek çok güzel bir fikirdi. Songül, Güney ve Cenk daha önce hiç dikkat etmedikleri engelli rampasının (daha kibar bir şekli varsa söylerseniz sevinirim) yerini öğrendiler mesela. Merdiven inmenin o havalı zannedilen araçla nasıl zor olduğunu. Ya da kantinden bir şey alırken yetişememenin nasıl olduğunu…  Ayrıca tüm ekibe duyarlılıkları için teşekkür ederim. Ne yazık ki güzel ülkemde hala bu durumları dalga malzemesi olarak kullanan insanlar var. Umarım onlar da bir gün anlarlar yanlışlarını. Anlamak için böyle bir olayın başlarına gelmesini beklemezler.


Kaçalım! Neriman şimdi de benim peşime düşmüş.

Songül ve Güney için bu bölüm fazla sahne yazılmamıştı ama Sanat Sokağı'ndaki sahne güzeldi. Özellikle zabıtanın kovaladığı güne yapılan gönderme. Ama kızın satış yapması lazım Güney, anlayış biraz. :) Hepimiz küçükken birilerinin yanına yalnız kalmasınlar diye gönderilmişizdir. Bu bölümde Kader o küçük çocuk pozisyonunda kaldı. Songül’ün amacı bu değildi tabii ki ama Güney’de okul dışında Songül'ü bir tek orada görüyor. Sanki birazcık haklıydı Kader’i gönderirken. Tek sorun Songül’ün zeki ve tuttuğunu koparan biri olduğunu unutması oldu. İstediği cevabı almak için resmen tehdit etti Güney’i. Böyle küçük küçük sahnelerle ilerliyor olmaları çok güzel. Kırgın Çiçekler’in gençlik dizilerinden farkı olmalı değil mi?


Bakma tatlı tatlı güldüğüme ben diğerlerinden de fenayım.

Şarkı yarışması unutulmamış. Yarışmada derece kazanan Meral ile röportaj yapmaya gazeteciler geldi. Meral’in bu durum karşısında havaya girmesi elbette ki beklediğimiz bir şeydi. Saçlarını yıkaması, jöle arayışına girmesi de Meral açısından normal tabii de bence ilk hali çok daha güzeldi. Defne'nin ortalığı karıştırması ile haber yarışmayı anlatmaktan ziyade yetim acıtasyonuna döndü. Gazeteciler, doktorlar, polisler yani kamuya hizmet etmek için çalışan ve kitleleri etkileyebilecek olan insanların sosyal sorunlar hakkında daha dikkatli olmaları gerek. Reyting için Meral’in geçmişini deştiniz. Tebrikler, gazeteniz sattı ve siz görevinizi yaptınız. Şimdi gönül rahatlığıyla gidip uyuyacaksınız öyle mi? Peki, yaraladığımız insanlar ne olacak? Bu hayatta dokunulmaması gereken şeyler var. Meral’in yetim olmasından el aleme ne? Ha, kız istemiş olur, ailesini bulmak için haber yapılmasını ister o ayrı. Haberden sonra gelen kadın (bakın Meral’in annesi demiyorum hala şüphelerim var) Meral’e “Senin adın Yıldız.” dedi. Kız zaten üzgündü daha çok parçalayacak bu kadın onu ya bakalım hayırlısı. Bir de Meral’in üzgünken yalnız kalması ağır geldi bana. Kızlarla arası düzelse mi acaba?

Son olarak anketi oylar ve yorum yaparsanız sevinirim. (Anket son sayfada.) 

Haftaya görüşene kadar kendinize iyi bakın.

Sevgiler…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER