... kendi maskesini de düşürmüş oldu. Zaharyas gibi zeki bir adam yaptığı hamlelerin sinir uçlarına dokunduğunu yani başarılı olduğunu gördü. Üstüne üstlük Farah- Çocuklar takasının sorumluluğunu da meclise yıktı ki vallahi helal olsun dedim. Bu adam değil sıfırdan, eksi yüzden başlasa bile bu noktalara gelirmiş.
Nikahımız var dostlar! Süreyya bir adım atsa Ali koşardı ki Süreyya iki adım attı. Olympos tanrıları Prometheus’u kayaya bağladıkları gibi Ali’yi bağlasalar yine o zincirleri kopartır gelirdi. Her şeyiyle çok eğlenceli bir nikah oldu. Mehir mevzusu hem eğlenceli hem değerliydi. Ne yazık ki kızlarımız bu konulara gereken önemi göstermiyorlar. Halbuki haktır ve dünyanın bin türlü hali vardır. İsteyiniz efendim… Süreyya kadar varlıklı değilseniz isteyiniz.
Seninle evleneyim diyorum Leyla. Bir de para biriktirip Kadıköy'ün arka taraflarından arsa kapatayım. İlerde çocuklar rahat eder.
Düğündeki tek olumsuz şey Mustafa’nın atmosferin gazına gelmesiydi. Maç izlerken futbol oynamak istersin, araba yarışı seyrederken araba süresin gelir. Doğal olarak nikahta da nikahlanasın gelir. Mustafa da coştu ama sonunu hiç düşünmedi. Ben artık Leyla’ya daha fazla yanaşır dedim ama iş evlilik teklifine kadar gitti. Valla Kadı gider ayak yaktın çocuğun başını. Evliliğe bir lafım yok ama kanının kaynamadığı biriyle sırf atmosferden coşarak ve mantıklı geldiği için evlenmeye kalkmak kötü bir fikir. Mustafa bunun faturasını elbet öder ama daha ağır faturayı hiç suçu yokken Leyla ödeyecek. Olmadı bu Mustafam, olmadı…
Düğünde ne kadar eğlendiysek hocaların hikayesinde de bir o kadar üzüldük. Başlarına kötü şeyler geleceğini bildiğimizden namazlarından tutun, yumurtaya ekmek banmalarına kadar her şey çok dokunaklıydı. Allahın sevgili kullarıymışlar. Hem karınlarını doyurdular, hem namazlarını kılıp dua ettiler ve öyle şehit oldular.
Kapıları çalındığında ve Padre ile karşı karşıya geldiklerinde gerçekten çok üzgündüm ama bir yandan da için için Rıza Kocaoğlu performansını göreceğim için heyecanlıydım. Sezon başından beri grubunun en iyisi olarak lanse ediliyordu ama hiç iş başında görmemiştik. Külliye baskınında dahi yapım onu saklamıştı.
Hayat kısa, Rıza Kocaoğlu uçuyor..
Aman Yarabbi! Şimdiye kadar bir yerli dizide izlediğim en iyi dövüş sahnelerini izledim. Hatta abartmıyorum yabancı diziler arasında bile bu kadar iyisini pek az izledim. Diğerlerine haksızlık etmek istemem ama Rıza Kocaoğlu bana dünya standartlarında, her hikayede rahatlıkla performans sergileyebilecek bir oyuncu olduğunu sonuna kadar kanıtladı. Hiçbir hareketi göze batmadı, hiçbir hareketi sakil kaçmadı ki gerçekten kolay hareketler değildi. Resmen destan yazdı. Sen neymişsin be abi!
Bir oyuncuyu başka bir oyuncuyla kıyaslamak hiç adetim değildir. Şu anda da amacım o değil ama söylemezsem olmaz. Hani ara ara haberler çıkıyor ya Kıvanç Tatlıtuğ’u Vikings dizisi için istiyorlar diye… Kıvanç Tatlıtuğ’u ne kadar beğensem de bence Rıza Kocaoğlu’nu istemeliler. Zaten bu sahneleri izleseler onlar da Rıza Kocaoğlu’nu tercih ederler.
Padre’nin muhteşem performansına rağmen Mustafaları yetiştiren hocaların bu şekilde şehadete ermeleri ise pek hoşuma gitmedi. Padre’yi olmasa da içlerinden birini indirmelilerdi. O yeterlilik hocalarda fazlasıyla olmalıydı. Bu benim nazarımda eksi bir puan olarak haneye yazıldı.
Bence bana hayran olmakta geç bile kaldın.
Sanırım bu dizide de kötüleri seveceğim. Padre’ye zaten bu bölümde bayıldım bir de alttan alttan Zaharyas’a hayranlık başlıyor gibi… O da Süreyya gibi bu sezon pasif başladı ama zehir gibi aktifleşiyor. Kendi adamlarını Kardeşliğin eline bırakıp tekrar panzehir yaptırarak kurtarmak güzel bir fikir ama daha güzeli bu düzeni hiç bozmamak. Aslında bu hamleyi yapacağını daha önceden çoğumuz sezmişizdir ama bunu Kardeşlik’e yutturmak ve sonrasında olabilecekleri düşünmek. İşte keyifli nokta burası. Büyük iş adamı olmak böyle bir şey işte. Krizleri fırsata çevirirsin.
Çocukların yolculuğuna döndüğümüz her an sıkıldım doğrusu. Fakat finalinde Padre’nin çocukları bekleyiş tarzı kahkaha atmama sebep oldu. Zaten öncesinde koltuklara çizmesiyle çıkmasını yadırgamıştım. O nasıl yatış yahu? Adam dövüşmeyi öğrenmekten oturup kalkmayı öğrenememiş ama ona yakışıyor. Yine de umarım bir sahnede amuda kalkmış şekilde karşılamaz gelenleri.
Operasyon: Özgür Kuşlar
Mustafa nihayet çeteyi bir araya getirdi ama geçen bölüm ben yanlış mı anladım acaba? Bu operasyondan sonra serbest kalacaklarmış? Gerçekten böyleyse üzülürüm. Hepsini iyi tarafta görmek güzel olurdu.
Buluşma yerinde Padre’nin bir sürprizi olacağını biliyorduk ama alana mayın döşemek nedir yahu? Bantı 120-130 yıl sonrasına sarsak herhalde AVACSlarla vurduracaktı. Mustafa tek başına ortaya çıktı ama Padre riske edilmezmiş. Madem riske edilmiyor niye Mustafa’nın hocası gibi mahir iki dövüşçünün karşısına çıkartılıyor? Orada çıkartıyorsan burada da riske etmeliydin.
Mustafa ve çocuklar mayınlar arasındayken Filinta 31. bölüm bitti. Padre’nin numarası belli, mayınlar… Fakat Mustafa’nın numarası henüz belli değil. Abdullah ve Ali’yi gördük ama Şifahi, Kesin Nişancı ve Bekri ortada yoktu. Kardeşliği güzel bir sürpriz bekliyor gibi… Haydi hayırlısı.
Haftaya görüşürüz.