Zalimler için yaşasın cehennem..
Yaşanan ağır travmalardan sonra, zaman zaman insanlar birbirlerini suçlamak için bahane ararlar. Çünkü hayatın öyle ya da böyle devam ettiğini kabul etmek istemezler. Ancak bence önemli olan kaç gün boyunca üzüldüğünüz ve yas tuttuğunuz değildir. Önemli olan geride bıraktıklarınızı, ne kadar çok hatırladığınızdır. Onların başına gelenlerin bir daha tekrarlanmaması ve adaletin yerini bulması için elinizden geleni yapıp, yapmadığınızdır.. Ve biz ne yazık ki Cumhuriyet tarihinde görülmemiş ve bahsettiğim tarza travmalara neden olan bir felaketi, sadece birkaç gün önce ardımızda bıraktık ..


Tarihin en acı karelerinden biri.. Bir gün o kartonlardan birinde, herhangi birimiz de olabilir..

Tek bilmenizi istediğim şu ki; sanırım uzunca bir süre boyunca bir daha asla eskisi gibi içten ve ağız dolusu gülemeyeceğiz. Ha diyelim güldük, çok kısa bir süre sonra yine bu felaketin açtığı yaraları hatırlayacağız.. Ne kadar iyi şeyler yaşanırsa yaşansın, bir tarafımız hep kanayacak. Fatih'in yüzündeki zoraki gülümseme gibi olacak bundan sonra bizim gülücüklerimiz de.. Keşke tüm bu olanları engelleyebilseydik. Aslında açık açık, bağıra çağıra söylemek istediğim çok şey var ama burası onun yeri değil.. O yüzden ben size yine bir hikaye anlatayım..

"Son anda kaçtıkları odanın, kapısını kapatmayı başarmışlardı. Ancak çok uzun süre dayanabileceklerini de sanmıyorlardı. Sadece üç kişiydiler.. Yaratıklar bir yandan kapıya yüklenirken bir yandan da duvarlardaki deliklerden içeriye doğru bakarak çığlık atıyorlardı. Bu bir insanın en korkunç kabuslarında bile hayal edemeyeceği kadar dehşet verici bir sahneydi. “Lanet olsun!” dedi ekip lideri “Bunlar akıllı, resmen tuzak kurmuşlar!”, “Ne yapacağız efendim?” diye korkuyla sordu yanındaki asker, bir yandan da duvarlardaki deliklerden dışarı ateş ediyordu. Ama liderinin verebileceği bir cevabı yoktu, o yüzden bir anlık bir sessizlik oldu, ardından “Tanrı’ya inanıyor musun asker?” diye sordu ekip lideri, o sırada diğer askerle birlikte var gücüyle kapıya da yüklenmeye devam ediyordu. Buna karşılık ölümün hızla kendine yaklaştığını bilen asker “Hayır efendim inanmıyorum.” dedi titrek bir ses tonuyla, “Ben de inanmıyorum asker.” diye cevapladı ekip lideri. Birden diğer asker “Ben inanıyorum efendim!” diyerek araya girdi, tam da kapının çatırdamaya başladığı o anda. Ekip lideri ona doğru döndü ve dedi ki “O zaman dua etmeye başlasan çok iyi olacak, çünkü eğer gerçekten varsa, bizi buradan sadece o kurtarabilir!”"

Dünyadaki bu kötülüğün karşısında, insanın kimi zaman umudu kırılıyor, doğru. Zaten tüm caniler yakalansa dahi, Dünya üzerinde onlara verilebilecek cezalar sınırlı. Kısacası onların yaptıkların karşılığı, sadece Dünyevi hayatla sınırlı kalmamalı.. O sebeple ben de tüm kalbimle diyorum ki; bu Dünya'da olmasa bile öte tarafta umarım hak ettiklerini bulurlar..

Çok uzatmamışımdır umarım, lâkin bu konudan bahsetmeseydim rahat edemezdim.. Sanırım bölüm yorumuna da başlayabilirim artık..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER