“Paşam, sen babaanneye mi geldin?”Gülsüm Hanım beklediğimiz gibi ilk yumuşayan karakter olarak, küçük küçük adımlarla da olsa aradaki mesafeleri kapatmaya başladı.. Ancak daha önce de dediğim gibi; Gülsüm Hanım ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ortada Mukaddes ve Zeynep adında iki gerçek var. Ben hâlâ Zeynep'in o yediği tokatın altında kalacağını ve olayı unutabileceğini sanmıyorum. Çünkü karakteri müsait değil, elbet bir gün yaptığı bu hareketin ağır bir karşılığını görecektir Mukaddes. Ondan sonra ne mi olur? Ben de bilmiyorum..
“Zeynep, senin büyük bir servetin var biliyorsun değil mi?”
Zeynep şimdilik Meryem'in maddi destek sağlama çabaları karşısında kaçak güreşiyor, hatta hakkını yemeyelim, kendinden beklenmeyecek kadar da duyarlı ve düşünceli davranıyor bu konuda Fatih üzülmesin diye. Fakat bu daha ne kadar sürer bilmiyorum. Çünkü ben bu Meryem'in yapmak istediği "maddi destek" olayının ince ince ve bilerek işlendiğini düşünüyorum. Elbet günün birinde Zeynep de bol paranın tadına bakmak isteyecektir, ki bence hakkıdır da zaten. Fakat Fatih her şeyini kaybetmişken, Zeynep'in birden milyoner olması ve ardından Zeynep'ten gelebilecek herhangi bir densizce söz her şeyi yeniden mahvedebilir..
Sonuçta Fatih her ne kadar çaktırmamaya çalışsa da kaybettikleri için üzgün. Bunun maddi yönü belki %5 bile değildir ama manevi anlamda yaşadığı sıkıntılar zaman zaman ekrana yansıyor.. Özellikle diğer denizcilerin Derin Şevket'e baba diye hitap ettikleri ve yardımcı olmayı teklif ettikleri sahnede, Fatih'in yüzünden düşen bin parçaydı. Çünkü babasını özlüyor..
"Ben o kadar ucuz muyum!"
Dilber'in bir devamlılığı olacağı geçen haftadan belliydi zaten. Ama bundan sonra da devam eder mi etmez mi onu bilmiyorum, gerçi Kâmil ile matrak bir ikili olabilirler. Bu arada Fatih, yahu ne adamsın.. Dilber'in teklifi iki milyara çıkınca, alıcı gözle Dilber'i süzdüğün o kısacık an var ya, nice komedi filmine bedel kesinlikle. Ama seni yargıladığımı sanma, sen de ekmeğinin peşindesin sonuçta..
“Gece gece aklım sizde kalmasın Fatih bey!”
Fatih'in de kısmeti açıldı yemin ederim. Önce Mustafa, şimdi ise pavyondaki ses sanatçısı abi. Hani Mustafa için bromance falan dedik ama sen yine de kendine mukayyet ol..
Mutfak-Banyo bir arada! Bir yandan kendini köpükleyip bir yandan çorba karıştırabilme keyfi..
“Tadilat onlar kardeşim..”
Fadik tatlım üzülme, telaşa mahal yok. Çünkü ben size ev buldum! Gerçi minik bir detay var, tavan yüksekliği 1,70 metreymiş. Gerçi sen kurtarıyorsun, Ayfer'i de enlemesine sokarız. Fakat Şaziment’i hiç görmedik o yüzden o konuda garanti veremiyorum..
Şaziment..
Valla bu iş gittikçe daha ilginç bir hâl alıyor.. Merak ettiğim bir şey var, acaba bu Şaziment'in robot görseline sahip olması durumunun altı daha fazla kaşınacak mı? Öyle bir şey olsa yeminle Türk televizyonları için devrim olur.. Ha bizim genel izleyici kitlesi bu tarz bir absürt komedi girişimini ne kadar beğenir, emin değilim. Gençlerin seveceği kesin ama.. Zaten Şaziment'in o halini görünce, canımız ciğerimiz Cameron'u ne kadar çok özlediğimi bir kez daha fark ettim. Şaziment, Cameron benzeri soğuk ama alımlı bir tip olsa reytingler kesin artar ama bak, ona garanti verebilirim..
Bitirirken..
Geçen hafta, en azından bir süre için hikayenin genel akışıyla ilgili çok fazla şey yazmamaya karar verdiğimi söylemiştim. O yüzden Ertan işi nereye bağlanır? Tekneyi kim yaktı? Darbeli Haydar meselesinden neler çıkabilir? Gibi konularda sessizliğimi koruyorum.. Ama sizlerin bunlar ya da başka konular hakkında fikirleri varsa, onları da duymak isterim tabii ki..
Ha bölümün absürt komediye kayan kısımları için ise şunu diyebilirim, bence gayet güzeldi. Özellikle Fatih'in attığı uçan kafa, bugüne kadar izlediğim en komik sahnelerden biri olabilir. Hala düşünüyorum, acaba adama direk kendi mi uçtu, yoksa bir yere falan mı tutturdular? Çünkü bildiğin baya 90 derece açıyla, Superman gibi gitti Haydar'ın üstüne..
Belli ki bu gibi absürt komedi içeren bölümleri daha çok izleyeceğiz.. Tek problem ise iki saat süren dizi süreleri. İster istemez kimi sahneler olması gereğinden fazla uzun tutuluyor, haliyle de dizinin temposu bazen düşüyor. Ama dediğim gibi bunun için yapılabilecek bir şey şu an yok..
Ayrıca belirtmek istediğim son bir şey var; diziden ayrılan İrem karakteri hakkında dizi karakterlerinden gelen açıklama için özellikle teşekkür ederim.. Hep dediğim gibi, Aşk Yeniden'in içinde zombiler, kurt adamlar hatta robotlar dahi olabilir, ancak bunların hiçbiri ortadan bir anda kaybolan karakter gibi dizinin kendi içindeki gerçekçiliğine darbe vurmaz..
Son sözlerim ise dizi ile ilgili değil, bizim geleceğimizle ilgili.. Umarım hepimiz şu an olduğumuzdan daha iyi birer insan olmayı zaman içinde başarırız. Ve umarım, ölmüş insanlar için yapılan saygı duruşunu yuhalayacak kadar vicdanımızı, hiçbir zaman kaybetmeyiz..
Valandil..