İnsan kederlendiğinde gözlerinin
iklimi bozulur. Tebessüm yüzünün kursağında kalır. Mutluluğun dili tutulur. Kalp
bir yanar, bir söner. Annemizi böyle günlerde daha çok özleriz. İnsan nefesinde
ısınmayı da. Saçımız okşansın, herkes sussun, kederi sessizlikle imtihan edelim
isteriz.
Acı her insana uğrar. Büyük,
küçük demeden yaşadığın her şey sende bir iz bırakır. Kalbimiz bir mezarlık,
kalbimiz yara izi dolu bir viranedir aslında bakma sen. Ama yine de yoluna
devam etmektir hayat. Bu yolda elini sıkı sıkıya tutman gereken tek şey vicdanındır.
Onu sakın bırakma, kaybetme. Ne zaman ki ellerinden kayıp gitti işte o zaman
iyilerin gözüne gözükme, yoluna çıkma. Çünkü üzersin onları. Yaralarsın,
kıyarsın, dağıtırsın.
Konu bir türlü diziye
gelmiyor değil mi? Belki de gelmeyecek bilmiyorum ki...
Peki, şöyle yapayım o
zaman: Bir dizi kahramanının acısını kendimize dert etmemiz nedendir biliyor
musun? Birilerinin bunu yaşadığına olan inancımızdır. Bize teğet geçmiş bir acı
mutlaka birinin kapısını çalmıştır. Ya da bizim kapımızı çalmıştır, kim bilir?
Hayat birilerine adil davranmayı unuttuğunda, isteriz ki “bari” hikayedeki kahramanlarımız
mutlu olsun, adaleti bulsun. Kötüler en azından dizilerde kaybetsin, ders
çıkarsın, ıslah olsun. Bir medet umma halidir ya da ruhsal bir tatmin.
Bir dizide veya filmde bile
izlemeye dayanamayacağımız olaylar yaşanıyor ülkemde. Bir haber bülteninin son
dakikası, bir gazetenin manşeti olmaktan çok öte hem de. Parçalanan bedenler,
yitirilen umutlar bizi karanlık bir uçuruma sürüklemekte. Giden insanların her
biri can, evlat, ana, baba, oğul bunu unutma. Ne uğruna, kim için ve nasıl
sorularının vicdanını kemirmesine izin verme. Acıyı iliklerinde
hissedemiyorsan, kalbin üzülürken coğrafya seçiyorsa bir bak bakalım nabzın atıyor
mu; yaşıyor musun acaba?
Senin de uğruna savaşacak
değerlerin olmalı. Hatta daha da dik durman gereken zamanların. Kimsenin düşündüğü
için, hayal ettiği için, umut ettiği için ölmemesi gerektiğine inanmalısın bir
kere. Tökezleyen, yere düşen insanı tutup kaldırmalısın ve kalbinin, vicdanının
en güzel yerine koymalısın. Sen insansın ve bunu hiç unutmamalısın.
Bakın Şükrü Erbaş ne
diyor dizelerinde. Benzemeyelim diyorum işte böylelerine, zaten her şey böylelerine
benzemeyelim diye.
Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
Küçük çıkarların, büyük kurnazları
Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı planlı
Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
Dışa vurmayı duygularınızı
Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel
davranış.
Gittikçe yanlızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-Ki bu en büyük
kötülüktür size-
--
Sizin adınıza dünyanın
pek çok yerinde
Anlamıyorsunuz
inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz
Ömrünüzü güzelleştirecek
bir şey almadan hayattan
Bir şeyler bırakmadan
ardınızda gelecek adına
Koşaradım tükeniyorsunuz
insan kardeşlerim
Koşaradım
Duymadan bir gün olsun
dünyayı iliklerinizde..