Yalnız ben böyle ciğerimi sökeceğinizi bilseydim gelmezdim. Bu nasıl matem? Mahvolduk… Padişah bile oradaydı. Tanımasam, Boris dahi üzüldü diyeceğim. Dokuz tahta çok ağır geldi yahu. Gıyasettin Baba’nın mezarına atılan her kürek ciğerimizde yanan ateşe atılan kömür oldu. Kolay sönmez bu ateş. Belki harı sakinleşir ama közü için için yanar hep.
Mustafa’nın yasını öfkeye dönüştürmesi muazzamdı. Özellikle bir sahnede adama tepeden sıkışına bayıldım. Sonrasındaki kovalamacada atların durmasıyla yüz yüze olmasa da ilk defa Celal ile karşı karşıya geldiler. Celal başına aldığı belayı bilmiyor tabii. Fakat o kadar sinsi sinsi yaklaştıktan sonra bağırıp çağırmak biraz sakil kaçtı. Yanındaki adamları bu sefer hakikaten tehlikeye atmış oldu.
Senin duanın güzelliği karşısında bizim dualarımız mahçup kalıyor.
Firavun harekatı meğer Padişah’ın kızını kaçırmakmış. E niye adı Firavun o zaman? Amaç Padişah’ın psikolojisini bozup yanlış kararlar aldırmak. Ne kadar güçlü olursa olsun yanlış kararlar alan bir düşmandan daha kolay bir rakip yoktur. En eski ama daima işe yarayan numaralardan biri. Zaten eski numaralar hep işe yarar.
Açıkçası Padişah pek dengesi bozulacakmış gibi durmuyor. Yine de göz yaşlarına hakim olamadı. Konu evlat olunca cihan padişahı olsan ne fayda? Belli ki sabırla bekledi ve ağlayabileceği tek yerde kendini bıraktı. Dünya ayaklarının altına serili olsa da aciz bir kul olmaktan gıdım öteye gidemeyeceği mevlamın huzurundan daha münasip bir yer yok. Çok ince düşünülmüş, çok güzel bir sahneydi. Duasına bayıldım. Hatta özellikle bir cümleyi aldım ve çok hoşuma gitti ben de dualarımda kullanacağım. “Hz. İbrahim’i ateşe serin kıldığın gibi benimde içime ferahlık ver yarabbi” Aaaaamiiiinnnnnn!
Samed yazıyı bitirmiş mi??
Yüce Efendi’nin iktisadi zafere özellikle dikkat çekmesi bana Atatürk’ün “Askeri zafeleri iktisadi zaferler takip etmeli” sözünü hatırlattı. Bence güzel bir selam çakma oldu. Aynı sözler bugün hâlâ geçerli. Asarız, keseriz tamam da üretmiyorsan ne olursan ol sonun hüsran.
Hani böylesi kötü anlarda insan tutunacak bir dal, bir güç arar ya... O dal benim için Davut Paşa ve Mustafaların birlikte uyum içinde çalışmalarıydı. Ofiste geçen ilk diyaloglarında Davut Paşa ile atışıp yol gösterildiğinde hüznüm bir kat daha arttı diyebilirim. Yapım olarak çok güzel bir şekilde içimizi ezdiniz. Bu bir başarıdır. Eyvallah ama en ihtiyacımız olan dönemde bizlere Davut Paşa-Mustafa birlikteliğini vermediniz ya, alacağınız olsun. Vallahi psikolojim bozulacak.
O tabut nasıl da ağır olur bilenler favv:(
Tamam hepimiz Kadı’nın matemi içerisindeyiz ama koca sezon matem havasına geçer mi? Geçmez. Gazı Bıçak Ali’den aldık. Hani öyle bir gaza geldim ki sanırsın Kadı, Mustafa’yı değil de beni işaret etmiş. Biraz daha ileri gitse Google’a “kardeşlik istanbul adres” yazacaktım. Mustafa benden 100 yıl geride olsa da bir adım önde. O nereden başlayacağını da biliyor. İlk durak hidayete ermiş sniper. İleri!
Sniper belli ki geçen sezondan bir karakter. Epey de uğraştırmışa benziyor bizimkileri. Geçen sezon hakkında malumatım olmadığı için yorum yapamadım ama yönlendirdiği yerdeki çıkartılan iş muazzamdı. Tüm mekan darma duman edilmişken arkada ağlayan iki kadın Mustafaların, Kardeşlik ile olan farklarının altını çiziyordu. Birinin hiçbir prensibi, değeri yok. Mustafalar ise kadınlara zarar vermez. Tabii kadınlar onlara zarar vermedikçe...
Filinta Mustafa’yı tarih edecek adama bak hele. Amca “ben daha ölmedim” krizine girenler spor araba alıyorlar. Sen de spor fayton çekeydin ya altına. Tamam bu Yüce Efendi pek......