Ve son sahne. Biliyorsunuz dizimizde Bahri,
Poyraz, Sefer, Zafer ve Sema için de benzer tartışmalar yaşandı. Tabii en
hararetli olanı bir hafta boyunca konuşulan Sema’nın vurulma sahnesiydi. Burada
Sinan’ın ölme ihtimali Sema’nın ölme ihtimalinden daha yüksek görünüyor
mantıken. Anne kendini kaybedip bayılabilir ama Poyraz gibi bir baba, yaşama
ihtimali olan evladını neden hemen hastaneye taşımayı düşünmez de dakikalarca
dövünmeye devam eder?
Eğer cesur bir hamleyle Sinan ölürse, hikaye bambaşka bir
noktaya akabilir, Poyraz dark side’a geçebilir. Tabii esprisiz-şakasız Poyraz
ne kadar Poyraz olur bilinmez. Ama fragmandan Sinan’ın henüz ölmemiş olduğunu
görüyoruz. Ki büyük ihtimalle (artık ölüm manasına geldiğini bildiğimiz
kaplumbağalara rağmen) ölmeyecek. Sadece Ayşegül ve Bahri’yle aradaki buzlar
erisin diye böyle dramatik bir sahneyle bunca insanın canı sıkıldıysa (hem de
her gün çocukların ve gençlerin ölüp gittiği şu günlerde) da ne desem
bilemiyorum.
Ama son sahnedeki oyunculuk uzun zamandır görmediğimiz derecede
üst düzeydi. Hem Şebnem Hassanisoughi hem İlker Kaleli çok gerçekçiydiler.
Sahnenin sosyal medyada bu kadar olay olmasının sebebi de bu samimi oyunculuktu
belki. İlker Kaleli, baba olmadığı halde, evladını o durumda gören bir babanın verebileceği
en doğal tepkileri vererek tüm duygusunu bizlere çok iyi geçirmeyi başardı. O
konsantrasyondan sonra gerçeğe nasıl döndü merak ediyorum doğrusu. Tebrikler.
Bu
bölümdeki Poyraz-Bahri karşılaşmasında sinyalini aldığımız ve fragmanda
gördüğümüz üzere, gelecek bölümdeki Poyraz ve Bahri sahnesi de yine duygusal
anlar yaşatacak.
Toparlarsam (bi zahmet) yine çok sevdiğimiz
anlar olsa da, merakla beklenen sezonun ilk bölümü alışageldiğimiz Poyraz
Karayel çizgisinde değildi. Sonraki bölümlerde toparlanmalarını bekliyorum ve
umuyorum. Bir de II. Poyraz Dönemi filan, Hikmet Benol’u örnek alacaksanız VII.
Poyraz’a kadar yolu var onun. Tadında bırakılıp unutulmazlar arasına girmesini
çok isterim bu dizinin. Seviyorum çünkü merkez.
Sevgiler, mutlu günler.