Filinta: Diz çökeriz amma...

Şuan saat sabaha karşı 04:23… Ölesiye yorgun ve uykusuzum. Bölümü daha yeni bitirdim. Burnumda hafif bir tuz kokusu, gözlerim yaşlı değil ama nemli. Yorgunluğun yerini hüzün aldı. Öfke, uykusuzluğu kovdu. Bunlar beklemekle kısa süre içerisinde kaybolacak hisler de değil. Fakat büyük resme göre bir yazı yazmak istiyorsam geçmeli. Öyleyse hırsımızı da hüznümüzü de her zamanki bildiğimiz yolla klavyenin tuşlarına basa basa atalım. 

Geçen bölüm yazısında "hastane bölümü görmek istemiyorum” demiştim. Senaryo ekibi de seyirciye insaflı davranmış. Son anda Mustafa’nın yetişmesi gelecek dakikalar adına beni sevindirdi. Bu saatten sonra iki nefis planın tıkır tıkır işlemesini izledik. Mustafa’nın kurduğu şaşırtmacalı tuzağına düşersin onu anlarım ama bu düşmek değildi. Resmen yüzüstü iki seksen uzandılar. Samana kılıç sokmak nedir yahu? Daha yeni mezun oldular ya o yüzden tecrübesizliklerine veriyorum.

Kardeşliğin, Mustafaların peşlerine düşmeden önce yaptıkları cenaze töreni bana meşhur Brad Pitt, Orlando Bloom ve Eric Bana’lı Troy filmini hatırlattı. Orada da Achilles tıpkı böyle bir tören düzenleyip yeğenini yakmıştı ama o yakmadan önce kayıkçı onu güzel diyarlara götürsün diye gözlerinin üstüne iki altın da koymuştu. Burada yapmadılar. Ya adamın nereye gideceği umurlarında değil ya da senaryo ekibi başka bir şeyden esinlendi. 

Şurada açılacak bir kapı daha mı vardı acaba?..

İşleyen bir diğer güzel plan ise Şefika Hatun meselesiydi. Aslınur’u öyle şahane içeriye soktular ki karşı tarafı takdir etmedim desem yalan olur. Şefika ile karşılaştıkları anda seyirciye verilen gerilim ve konunun bağlandığı yer gerçekten muazzamdı. Böyle nefis düğümleri ve çözümleri umarım bolca görürüz. 

Aslınur’un içeriye sızması ve bilgi taşımaları nefisti ama gece sessizce girdiğin odada kapıya çarpmak da nesi yahu? Ya sizi kim böyle kötü yetiştirdi? Biriniz samanlık bıçaklar, diğeriniz kapıya çarpar. Tamam ani bir gerilim yükseltme arzusu olabilir ama çözüm kapıya çarpmasında olmamalıydı. Bunu söylemezsem çatlardım.

Farah ve Mustafa’nın karşılaştığı ilk an beni hazırlıksız yakaladı. Güzel ve ufak bir feykti. Mustafa öyle bi baktı ki Farah'a ekran başında ben bile rahatsız oldum. Hiç öyle bakılır mı Mustafa? Sana kimse çapkınlık öğretmedi mi? Tamam, Farah gülüşüyle kalbine bir ok saplamış olabilir ama bu kadar da belli edilmez ki… Hani senaryoda "bu kadar belli eder” deseler bile bu kadar belli edilmez. Hatun kaçar tabii…

Bana biri anlatsın Ali ne zaman Alim oldu? Geçen sene var mıydı böyle bir şey? Tamam gençler arasında anlaşmış olabilir ama henüz resmiyete dökülen bir şey yok. N’oluyoruz yani?..... 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER